24.Bölüm

9.7K 560 208
                                    

Sessizlik...

İçimde kopan fırtınalara rağmen dışımın sergilediği sessizlik. Hayatımın zor anlarında sığındığım, beni koruduğunu düşündüğüm eşsiz bir şeydi sessizlik. Kısacası her kesden, her şeyden daha yakın olandı bana sessizlik.

Yine etrafımda oluşan durumlardan beni korumak için gözle görünmeyen bir kale inşa etmiş ve beni o güçlü  kalenin içine almıştı ebedi dostum. İznim olmadan kimseyi almadığı, yıkılmayan, büyük bir kale. Ve şu an Barış o kalenin kapısın usulca vuruyordu. Kimseyi misafir almak istememe rağmen anlayışlı tavırlarıyla, beni değerli hissettirmesiyle kendini misafir olarak kabul etmeme neden olmuştu.

Adım sesleri duyduğumda ağır hareketlerle sesin geldiği tarafa baktım. Barış hızlı adımlarla bana doğru geliyordu. Bir kaç adımlık mesafe kaldığında her zamanki gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

"Uğraştırmaman güzel."

Yanıma oturduğunda söylediği cümleyle ona baktım.

"Ne?"

"Konumu atmanı diyorum."

"Ha, onu diyorsun. Uğraşmak istemedim."

Sadece onun beni sinir etmesine izin vermeden kendim yapmıştım. Ne kadar başardığım bir muamma olsa bile.

"Tamam, sinir etmeye çalışmayalım bir birimizi."

İçimden geçen her şeyi sanki duyuyormuş gibi davranması ilk zamanlar beni şaşırtırdı ama zaman geçtiktce buna alışmıştım ama ilginç gelmiyor değildi.

"Yapmak, söylemek istediğimi nasıl hemen anlıyorsun be oğlum?"

Sorumla suratının düşmesini hiç beklemiyordum. Yüzündeki gülümsemeyle saklamaya çalışsa bile o gülümsemenin altında üzüntü saklı olduğunu anlamıştım.

"Barış? Ne oldu?"

Gözlerini kapatıp kafasını salladı.

"Yok bir şey."

"Yeme beni Barış. Söylesene."

"Seni çözdüğüm için."

Söylediği cümlede hiçbir mantık olmadığı için kaşlarımı havalandırarak ona baktım.

"Seni nasıl anladığımı sormadın mı?"

Kafamla hemen onu onayladığımda gülümsedi.

"İşte onun cevabını verdim. Seni çözdüğüm için."

Elimle kendimi işaret ederek alayla güldüm.

"Beni mi çözdün? O kadar kolaymıyım?"

Yüzündeki kırılmışlık ifadesi gülümsemesiyle karışmış ve her kesin anlayamayacağı bir ifade belirmişti yüzünde.

"Kolay değilsin ama fazla izleyince çözüyor insan."

Söylediğiyle gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi açıldı. Şok içinde ona bakarken gülümsemesini yüzünden silip bakışlarını ellerine indirdi.

"Barış sakın tahmin ettiğim şey olmasın."

Tamamen soğukluk barındıran sesimden kendim bile buz bağlamıştım. Bakışlarını ellerinden kaldırıp hızla yüzüme yönlendirmişti.

"Tehdit mi ediyorsun beni?"

Çenesinin titremesinden dişlerini bir birine bastırması belli oluyordu. Gözüne bakdığım için derinlerde sinirle parlayan bir alev olduğunu görüyordum.

"Tehdit mi? Barış sadece seni uyarıyorum. Uğura aşık olduğumu bildiğin halde böyle bir aptallık yapmanı anlayamam."

Sessizliğin kulakları sar edebileceği bir parkta attığı kahkaha tüm parkı inletmişti. Sinirlerimin gerilmesine neden olan kahkahasını bağırmamla kesmeyi başarmıştım.

"Barış!"

"Ne Barış?! Etrafında birilerinin olmasını istediğin halde insanlara değer vermek aklından bile geçmiyor!"

Gözlerindeki ateş ve sesindeki sinir beni delip geçmişti. Resmen sinirden titremeye başlamıştı.

"Barış."

"Efe artık kendine gel. Dünya Uğurun etrafında dönmüyor. Bunu anlamak bu kadar zor değil. Uğura aşık olduğun için kimse seni sevemez mi? Sen kendine engel olmayı başardın mı? Aşk lan bu, aşk. İstediğine değil, kalbinin attığına aşık olunur. Bunu en iyi senin anlaman gerekiyor ama Uğurdan başka hiçbir bok umrunda olmadığı için anlamıyorsun."

Ağzım açık bir şekilde söylediklerini hazmetmeye çalışıyordum ama fazla ağırdı ve gerçekler olması daha fazla ağır gelmişti.

"Ve sana aşık falan değilim Efe. Birazcık umursasaydın Asuya aşık olduğumu söylediğimi hatırlardın."

Derin bir nefes alıp sonunda cevap vermeye karar vermiştim.

"Beni izlediğini söyledin Barış. Salak yerine mi koyuyorsun adamı?"

Haklı olduğumdan emin olduğum için rahatlıkla söylemiştim.

"Uğur hep Asunun yanında oluyordu ve sende sürekli Uğurun götünden ayrılmadığın için senide izlemek zorunda kalıyordum. Seni bilerek izlemiyordum yani. Rahat olabilirsin, arkadaşlığımızı bitirmek zorunda kalmayacaksın."

Elini gülerek omuzuma vurduğunda kaşlarımı çatarak onu izlemeye davam ediyordum.

"Hadi iyisin, yalnız kalmayacaksın. Ne de olsa Barışı yanında bulundurmaya devam edeceksin."

Yüzüne indirdiğim yumrukla geri sendelemişti. Burnundan akan kanı elinin tersiyle silerek tekrar bana yaklaştı.

"Söylediklerim yalan mı Efe? Söylediğim her kelimede haklıyım ve bu seni deli ediyor."

Barışın başka bir kişiliğe bürünmesi beni şaşırtsada kontrolümü kaybetmemiştim. Göğsünden sert bir şekilde iterek kendimden uzaklaştırdım.

"Yalnız kalmamak için yanında olduğumu düşünüyorsan durma yanımda. Seni tutan mı var?!"

Sinirle bağırdığımda ruh hali aniden değişmişti ve bu yüzündeki ifadeden belli oluyordu. Yüzünde hüzünlü bir ifade mevcuddu ve bu gerçekten insanın kalbine dokunuyordu.

"Öyle düşünmüyorum, gerçek bu. Sen bana asla değer vermedin. Uğura verdiğin değerin yarısını bile vermedin."

"Öyle düşünüyorsan siktir git Barış."

Arkama bile bakmadan onu orada yalnız bırakıp evin yolunu tuttum.

ÇaresizlikWhere stories live. Discover now