39.Bölüm

8.6K 548 100
                                    

"İyi ki hep yanımda oldun."

İçten söylediğim cümleyle Barışın yüzündeki gülümseme usulca soldu ve gözleri daha duygu dolu bakmaya başladı. Gözlerindeki duygu yoğunluğu başta hoşuma gitsede sonradan beni korkutmaya başlamıştı. Yavaş hareketlerle bana yaklaşmasıyla tahmin edeceğim şey yapacağını anlamıştım.

Ben sesli bir şekilde yutkunduğumda, o dudaklarını dudaklarıma yakınlaştırmakla meşguldü. Nefesi usulca yüzüme çarpmaya başladığında hızla ayağa kalktım ve teleşla yüzüne bakmatan konuşmaya başladım.

"Ben içecek bir şey getireyim sana, susamışsındır. Aslında evde pek bir şey yok ama kahve yapabilirim. Fazla sürmez zaten. Ama istemeyede bilirsin tabiki. Yani sorun yok bunda, çay istersen anlarım. Ne istediğini söylemen..."

Ayağa kalkarak omuzlarımdan yakaladığı zaman konuşmamı aniden kesdim. Bakışlarını bakışlarıma sabitlediyinde bir şey söylemeden yutkundum.

"Bir şey istemiyorum, sakinleşsen yeter. Seni istemeden öpecek değilim."

Sesimin titremesine engel olamadan konuştum.

"Hayır, hayır. İstememekle bir alakası yok aslında. Ben sadece... Nasıl söylesem..."

Söylediğim her lafla yüzü biraz daha düşüyordu ve bu beni aşırı derecede üzüyordu. Derin bir nefes vererek omuzlarımı düşürdüğüm sırada üzgün bir sesle içimden geçenleri ifade etmeye çalıştım.

"Aslında aşkın beni fazla korkutuyor. Bana bakarken bile gözlerindeki duygu yoğunluğunu o kadar derinden hissediyorumki."

Kaşları çatıldığında söylediklerimi içimden yeniden tekrarladım ama kızacağı bir şey söylemediğimi kendime ispatladığımda merakla konuşmasını beklemeye başladım.

"Duygu dolu olmak kötü bir şey mi? Sana aşığım diyorum Efe. Sana hiçbir duygu barındırmadan bakmamı istemen sencede fazla saçma değil mi? Sevgiyle sana bakmamın seni nasıl korkuttuğunada pek anlam veremedim açıkcası."

Başımı olumsuz anlamda salladığım zaman nedenini soruyormuş gibi gözlerime bakmayı sürdürüyordu.

"Ben ondan korkmuyorum. Yine anlatmak istediklerimi söyleyemedim galiba. Beni fazla seviyorsun ve ben sana aşık olmadığım için seni üze, hayal kırıklığına uğratabilirim. Korktuğum konu bu."

Bakışlarını benden ayırarak yere sabitlediğinde kafasını olumlu anlamda salladığını fark ettim.

"Peki."

Fısıltıyla söylediği kelimenin ardından derin bir nefes aldı ve fazla beklemeden aldığı nefesi aynı şekilde geri verdi. Gözlerini benden kaçırmaya devam ederek konuştu.

"Bana karşı hiçbir duygun yok mu?"

Umutsuzca sorduğu sorusuna cevap vermek için beynimi kurcaladım ama elle tutulur bir şey bulamadığım için sessizliğimi korumaya devam ettim.

"Anladım."

Zor duyduğum bir şekilde fısıldadığında onun kalbinin kırılması düşüncesi benim kalbimin deli gibi atmasına neden olmuştu. Bedenimin hafif bir şekilde titremesini umursamadan bileğinden yakaladım ve baş parmağımla tuttuğum yeri okşamaya başldım.

"Ne tür bir duygu olduğunu adlandıramam ama sana anlatabilirim galiba. Kalbimi ve nefesimi hızlandırıyorsun ama aynı zamanda ufak bir dokunuşun, bir kelimen kalbimi durdura, nefesimi kesebiliyor. Bazen nedensizce seni düşünürken bulabiliyorum kendimi. Seni kırmaktan, üzmekten deli gibi korkuyorum."

Tuttuğum bileğini bırakmadan elimi eline indirerek parmaklarımızı bir birine kenetleyerek konuşmama kaldığım yerden devam ettim.

"Tüm bunların ne demek olduğunu bilmiyorum. Senin bende olan yerine bir türlü karar veremiyorum. Arkadaşım olmadığına artık eminim ama aşk olmadığınıda biliyorum. Sadece tek bir şey biliyorum. Senin yanında olmak istediğimi."

"Hep yanında olacağım zaten. Bunun için sadece yanında olamamı istemeye devam etmen yeterli. Bu konuda rahat olabilirsin. Gelelim hissettiklerine. Aslında bu hissettiklerinin tek bir adı var."

Hızla kafamı olumsuz anlamda salladığım zaman gülmeye başladı.

"Hayır, aşk olduğunu söylemeyeceğim. Aşk hemen olacak bir şey değil zaten."

Yüzündeki gülümseye hayranlıkla bakarak bende dudaklarıma küçük bir gülümseme yerleştirdim.

"Peki, bunun adı ne sence?"

"Adının bir önemi var mı? Önemli olan hissettiklerin sonuçta."

Suratımı ekşittiğimde yüzündeki gülümsemede büyümüştü.

"Adının bir önemi yok ama senin ne düşündüğünü merak ettim."

"Hoşlanıyorsun, hepsi bu."

Birlikte olan parmaklarımı usulca kıpırdatmamla hemen oda kırırdatmıştı.

"Sence hissettiklerim bu kadar basit mi? Her insandan hoşlanabiliriz sonuçta."

Cümlemin bitmesiyle hiç beklemden lafa atlamıştı.

"Her insana aşıkda olabiliriz."

"O anlamda söylemedim. Yani hoş görünümlü birini gördüğümüz zaman ondan bile hoşlanabiliriz ama benim hissettiklerim çok daha yoğun."

"O söylediğin beğenmek oluyor Efe."

"Kendini benden akıllı göstermeye çalıştığın zaman senin ağzını yüzünü dağıtmak istiyorum. Bunu biliyorsun, değil mi?"

Söylediklerimin ardından gözlerimi devirdiğimde küçük bir kahkaha atmıştı.

ÇaresizlikWhere stories live. Discover now