38.Bölüm

8.9K 549 128
                                    

"Ne yapıyorsun?"

Ellerim duvarda asılan fotoğraflara gittiğinde beni yakalamış ve kendine çekmişti. Bedenim göğsüne çarptığında hızlanan nefesimi umursamadan dikkatle gözlerine baktım.

"Ne yapıyorum?"

Konuşmamla gülümsedi ve kolumdaki elini hareket ettirerek elime indirdi. Parmaklarını parmaklarıma kenetlediğinde bir şey söylemeden ona uyuyordum.

"Fotoğrafları öylesine kırıp dökemezsin."

Söylediğine karşı kaşlarımı havalandırdım.

"Neden?"

Elimi bırakmadan diger elini fotoğraflardan birine uzattı ve fotoğrafın üzerinde parmaklarını gezdirdi.

"Bunların hepsi birer anı ve en önemlisi içinde senin var olduğun birer anı."

Gözlerimi gözlerinden ayırmadan ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştım. Yüzündeki samimi gülümseme yerini korumaya devam ederken gözlerindeki ciddiliği görmeyi başarmıştım.

"Bazen nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun diye düşünüyorum ama bir türlü cevap bulamıyorum."

"İyi mi?"

Gözlerinin içi sevinçle titrediğinde benimde yüzümdeki gülümseme genişledi.

"Evet, iyi. Ne kadar iyi biri olduğunla ilgili en ufak bir fikrin var mı?"

"Belkide sadece sana karşı iyiyimdir, olamaz mı? Birde bu taraftan düşün."

Onun iyi biri olduğunu çok iyi biliyordum. Zaten okulda Barışı kime sorsan her kes aynı şeyi söylerdi. Her zaman anlayışlı, yardımsever biri olmuştu.

Gözlerim yüzünde gezinirken aklımdan sadece tek bir şey geçiyordu, yüzüne dokunmak. Nedenini bilmediğim halde, içimdeki ses bunu yapmam için beni resmen teşvik ediyordu. Zaten Barışla ilgili hiçbir şeye anlam veremiyor ve nedensizce yapıyordum.

Kendimi fazla kasmadan elimi yanağına götürdüm. Elimin yanağıyla temas ettiği anda Barış gözlerini kapamıştı. Nefesi hızlanırken gözleri titriyordu. Benden bu kadar fazla etkilenmesi, beni bu kadar çok sevmesi inanılmaz bir şekilde mutlu ediyordu beni.

Yüzünü hafif bir şekilde okşadığımda Barışın titrediğini hissettim. Hiçbir hareket etmeden öylece gözleri kapalı bir şekilde karşımda duruyordu.

"Seninle geçen her an daha fazla anlıyorum beni ne kadar çok sevdiğini."

Sesimi duyar duymaz yavaş hareketle gözlerini açtı.

"Seni ilk gördüğüm gün bunları yaşayacağımı bana söyleselerdi siktiri çekerdim."

"Bana neden hiç belli etmedin?"

Sessizce ofladıktan sonra dudaklarını sıkıca bir birine bastırdı.

"Belli etsem bile bir şey değişmeyecekti. Sadece Uğura odaklanmış bir durumdaydın. Uğur benden hoşlanmıyor diye arkadaş olmayı bile reddediyordun. Hatırlasana seninle konuşmaya çalışdığım zamanlar kalbimi kırmamaya çalışarak beni kendinden uzaklaştırıyordun. Sadece Uğurla kavgalı olduğun zamanlar rahatlıkla konuşuyordun benimle."

"Tam bir aptallık."

Keyifsizce söylendiğimde elini omzuma koyarak sıktı.

"Tüm bunları yaşamasaydık şu an bu durumda olamazdık. O yüzden yaşanılan her şey değerli."

Bir kaç saniyelik sessizlik oluştu aramızda ama ben sorumla bu sessizliği yok etmiştim.

"Peki kolaymıydı? Yani sürekli Uğurun peşinden ayrılmamam."

Huzursuzca kıpırdandığında dikkatle hareketlerini izledim.

"Alışmıştım. Yani alışmak zorunda kalmıştım."

"Özür dilerim."

Fısıltıyla söylediğim özürle kaçırdığı gözleri yeniden beni buldu.

"Özür dilemen gerekmiyor. Sonuçta bilmiyordun."

Aniden beni kolumdan yakalayarak yatağa oturtmasıyla boşluğa düşer gibi oturdum yatağa. Gülerek ne yapmaya çalıştığına baktığım zaman telefonunu çıkardı ve bir şeyler aramaya başladı.

"Ne yapıyorsun?"

Kafasını telefondan kaldırmadan keyifle cevap verdi.

"Bu kadar üzücü konuşmayı bitirmek en iyisi diye düşündüm."

Keyifle söylediği kelimeler benimde gülmeme neden olmuştu. Onun dikkatle telefonda bir şeyler aramasına karşılık olarak bende onu izliyordum. Heyecan ve mutluluk barındıran yüzünü izlemek resmen keyif veriyordu bana.

Aniden "İşte" diye fısıldadığında merakla telefona bakmaya çalıştım ama ekranı kapadı.

"Ne o?"

"Önce hikayesini anlatmam gerekiyor."

Kafamı olumlu anlamda sallayarak anlatacağı hikayeyi merakla bekledim.

"Seninle tanışmamızda 8 ay sonra hani bir partiye gitmiştik ya."

Hatırlamadığımı belli eder bir şekilde yüzüne baktığımda açıklama gereği duymuş olacakki hemen konuşmaya devam etti.

"Hani Uğur bir kızla geçirmişti tüm gününü. Sende ona sinirlenerek mutfağa gitmiştin ve tüm parti boyunca orada kalmıştın."

Hatıralar zihnimde canlandığında heyecanla lafa atlamıştım.

"Evet, sende beni yalnız bırakmamak için tüm partiyi benimle birlikte mutfakta harcamıştın. Keyifsiz olmama rağmen eğlenmiştik baya."

"Evet, işte o günden bir fotoğraf"

Mutlu bir şekilde kafasını sallayarak telefonunun ekranını bana doğru tutmuştu. Ekranda kendimin 2 sene önceki halini görünce fotoğrafa yüzümü buruşturarak ve aynı zamanda mutlu bir şekilde baktım.

 Ekranda kendimin 2 sene önceki halini görünce fotoğrafa yüzümü buruşturarak ve aynı zamanda mutlu bir şekilde baktım

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

"Acıkdığını söylediğinde mutfakta ağız tadına uygun sadece bu vardı."

Tüm bunları anlatırken gözünde gördüğüm mutluluk beni benden almıştı resmen. Elimi telefon tutan elinin bileğine koyarak hafifce okşadım.

"İyi ki hep yanımda oldun."

Dün bölüm atmadığım için kısa bile olsa atayım dedim. Özür dilerim❤

ÇaresizlikNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ