SOĞUK

3.4K 684 502
                                    

İlerde bir ışık gördüm, biraz daha hızlı yürümeye çabaladım. Taksi durağımı diye aklımdan geçerken daha büyük bir yer gibi duruyordu. Umutla daha da hızlandım. Marketti ışıkları yanıyordu. İki araba vardı önünde açık olsun diye içimden dua ettim. İçeri girip yardım isteyebilirdim. Yaklaşınca içerde iki adam olduğunu gördüm. Biri masanın diğer tarafında uzun boylu olan kapıya yakındı konuşuyorlardı.

Arabanın arka tarafına geçerek kendimi gizledim. Uygar benden önce gelmiş mi diye emin olmadan markete girmeyecektim. Durduğum zaman ayak parmaklarımı hissetmedim. Ellerimin ve yüzümün sızlaması canımı çok yakıyordu. Hareket etmeye çalışsam da olmuyordu.

Arkamdan ışık vurunca kendimi biraz daha gizleyip hareketsiz kaldım. Bir araba daha geldi. Gizlendiğim arabanın hemen yanına durup ışıklarını kapattı. Tam çıkacakken Uygar 'ı gördüm. Gelen Uygar'dı. Sağa sola bakınıp markete girdi. Hızlı hızlı yürüyerek marketin içinde dolaştı. Beni arıyordu. Hızlıca Etrafa baktım. Boşluk bir alan vardı ileride ama oraya kadar gidemezdim.

Marketin içine tekrar baktığımda adamlarla konuşuyordu.  Bir şey alıp marketten çıktı. Kapıda dikildi hala etrafa bakıyordu. Aldığı sigaraymış paketi açıp bir tane yaktı. Marketin ışığıyla buradan kaşlarının çatık sinirli olduğunu görebiliyordum. Sigarasının dumanı bitmek bilmedi. Ağzında bir şeyler söylediği belli oluyordu. Sigarayı çekmese de verdiği nefes buhar olup dışarı konuşma gibi kesik kesik çıkmıştı. Benimde nefesimden buhar çıktığını fark ettim. Oda bunu görebilirdi daha yavaş nefes vermeye çalıştım arabanın altına doğru tuttuğum nefesimi kısa kısa üfledim.

Uygar arabasına doğru yürüdü. Kapıyı açıp içine oturdu. Gidecek zannedip içimden bir rahatlama geçti. Uygar arabada oturuyordu, benimi bekliyordu...? Taksi durağına gidip beni bulamayınca açık olan buraya gelir diye tahmin etmiş olmalı. Gidene kadar burda donacaktım. Arabasını çalıştırdı az ilerdeki karanlık yere çekerek tekrar ışıkları söndürdü. Gitmeyeceğini anladım arabasını da tanımayım diye gizliyordu bekleyecekti. Akan göz yaşlarımla ne yapacağım diye düşündüm.

Marketteki adamlar el sıkıştı. Uzun boylu adamın elinde bir sürü poşet vardı. Diğer adamda kalan poşetleri aldı. Bu saatte alışveriş mi yapıyorlardı? Bu tarafa geliyorlar bu arabamı? inanamıyorum...! Ne yapacaktım şimdi poşetleri arabaya koyarken beni fark ederler çabuk düşün diye kendimi çimdikledim acı duymadım parmaklarım sıkmadı. Arabaya tekrar göz attım kasalı bir araba arkasında kasası vardı. Yüksek tekerlekli. Arabanın altına doğru kaydım. Ah çok daha soğuktu. Karın üstüne bu şekilde yattığıma inanamıyorum. Kaskatı olmuş vücudumu hareket ettirmede zorlandım. Titreyerek çıkardığım sesleri ve buharı görmemeleri duymamaları için tekrar içimden dua ettim.

Arabanın altına yüz üstü yattım. Konuşmalar yaklaştı. 

"Aman efendim her zaman bekleriz zaten iki saat erken açmış olduk."

klıng sesiyle arabanın kapısı açıldı. Hışırtı sesleri poşetleri koyuyor olmalı diye düşündüm. Arabanın altında yüz üstü yatarken titrememi durduramıyordum. Donmasamda hastalıktan ölecektim.

Tuna canım benim ölmüş müydü? Ekrem amca ölmüş müydü?

Silah sesini belki duyan olmuştur, polisi ya da ambulansı aramıştır, umut etmekten başka yapacağım bir şey yoktu. İyi düşün iyi olsun diye kendime teselli ettim.

Karnımdaki soğuk canımı acıtıyordu. Islaktım saçlarım yüzüme yapışmış uyuşmuş vücudumun her yeri sızlıyordu.

" Size iyi sabahlar bu saatte yardımcı olduğunuz için..."

DERİNWhere stories live. Discover now