CENNETİM

2.1K 436 444
                                    

"Derin kızım, metal eşyalarını çıkartalım önce.'' Metal...kendimi toparlayıp, karşımda duran hemşireye verdim dikkatimi. Benden kan alan orta yaşlı hemşireydi. Kafası kapalı, kısa boylu, hafif toplu, gülümseyen yüzüyle bana bakıyordu.

"Yüzük, küpe, saç tokası gibi şeyler'' dedi boş bakışlarıma.

"Hayır, yok bende yok'' dedim, parmaklarımı göstererek. Başıyla onayladı ama saçlarıma kendisi baktı.

"Kazağında ve pantolonunda düğmeler var. Çıkartıp şunu giyin kızım. Üst, iç çamaşırını da çıkartmalısın'' diyerek elindeki kıyafeti uzattı. Yaman nereye gitmişti.

"Tamam'' dedim, sulanan gözlerimi hemşireye belli etmeden. Bana verdiği, kolsuz diz üstü beyaz üzerinde küçük çiçekleri olan gecelik tarzı elbiseyi giydim. Gecelikte denemez önlük tarzı gibi omuzlardan ve yanlardan bağlamalı bir kıyafetti.

"Arabaya otur kızım, şunu dizlerine kapatayım'' Sevecen tavırlı birisi ve bana kızım demesi hoşuma gitti.

''Tabi'' Araba niçin diye düşünmüştüm ama bu giydiğimle, gecelik ya da önlük her neyse koridorlarda yürüyemezdim. Arabaya oturup, hemşirenin verdiği kırmızı kareli örtüyü bacaklarıma kapattım. Ne olacak? Yaman nerede? Düşünmemeye gayret ediyorum ama bu sandalyeye oturmuş halim korkularımı kabartmaya yetmişti.

"Nereye gideceğiz? Yani ne yapılacak bana?'' diye sordum hemşireye. Sesim titremişti.

"MR çekilecek canım. Korkuyor musun, yoksa? Korkma kızım, korkmanı gerektirecek bir şey değil'' Hemşirenin, beni teselli eden sözlerine, anladım gibi başımı salladım.

"Bende boynum için çektirmiştim. Senin gibi çok korkarak girdim önce. Kapalı alan korkusu da var bende. Ne kadar ertelesem de olmadı. Boyun ağrılarım çok artınca girmek zorunda kalmıştım. Gözlerimi kapatıp, bildiğim bütün duaları okudum. Sana da tavsiye ederim kızım, çabucak geçmişti zaman'' dedi.

Hemşirenin arkamdan konuşurken sürdüğü arabayla dışarı çıktık. Kapı dibinde Zafer ve Yaman yan yana duvara yaslanmış duruyorlardı. Beni görünce ikisi de gülümsedi. Hemen kapı dibinde beklediklerini görünce, sevinçten bende onlara gülümsedim.

Yaman hemen, "Bana bırakın lütfen'' diyerek hemşirenin yerini aldı.

"Çok tatlısın'' dedi arkamdan kulağıma eğilerek. Sözlerine gülümsedim. Dörtlü halinde asansöre bindiğimizde en alt düğmeye bastı hemşire

"Derin korkuyor musun?''

"Korkacak ne var?'' diye Zafer'i cevapladı Yaman. İkisi de arkamda kalmıştı bir şey söyleyemeden kapılar açıldı. Korkmak kelimesini ikinciye duyunca tedirgin oldum. Neden korkacaktım?

"Ben alayım, siz giremezsiniz'' dedi hemşire.

Yaman, yanımda olduğunu belli edercesine, dizlerinin üzerine tam önüme çökerek, iki elimi avuçlarının arasına aldı.

"İçerde yarım saat beni düşün. Bende şurada oturup öyle yapacağım'' dedi gülümseyerek göz kırptı.

Gösterdiği yer, karşı duvara konmuş sıra sıra sandalyelerdi. Aslında hemen buradayım, kapının hemen dışında korkma diyordu. Bende gülümseyerek,

"Tamam'' dedim. Avuçlarının içindeki ellerimi sıkarak kalktı.

Hemşirenin eşliğinde odaya girdik.

"Ayakkabılarını da çıkar buraya uzan canım'' Bana uzanmamı söylediği yer mezarı andıran görüntü karşısında ne yapacağımı bilemez halde bir adım geri attım. İçerdeki camlı bölmede duran, iki kızdan birisi, elinde ne olduğunu bilmediğim bir şeylerle yanıma gelip,

DERİNOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz