GÜLÜMSE (8)

1K 125 139
                                    

Ela'nın acımasızca haykırdıklarının arkası, ölüm kadar soğuk sessizliği getirmiş, çıt çıkmayan uzayan sessizliğin her saniyesi, canımdan bir parça koparıyordu. Soluk gri zemini delercesine sabitlediğim bakışlarım, utancın çaresizliğinde titriyor, üzerimde hissettiğim her göz, bakışlarımın deldiği yerin dibine sokuyordu.

Yaman'ın duyduklarını sorgulayan keskin bakışları, önümde beliriyor, sonradan ona gideceğimin imkânsızını yansıtıyordu. Neden ölünmüyor? Sorularım inatla cevap arıyor, içimdeki acının nefes kesen miktarı, hayatın vurdumduymazlığını kanıtlıyordu.

"Emniyete götürün hepsini. Ekrem dedikleri adam kimse onu da alın"

Sessizliği bozan Zafer'in sözleri bir parça daha kopardı canımdan. Ardından avukatların Uygar'ın yanına gelmesi, "Bütün zararınız karşılanacaktır. Anlaşma en doğrusu polis mahkeme falan hiç bulaşmayalım" Yaman'ın talimatını söylerken onlarda paylarına düşeni koparmıştı. Uygar'ın "Olabilir..." sözleriyle başladığı olumlu yaklaşımı, zarar tespitlerine kadar uzayan konuşmalar...

Saatlerdir bastırdığım her duygum kızgınlığa dönüşürken içimden geçen, beni taş ya da duvar sananlar hepinize lanet olsundu.

Tamamen parçaladıkları canımın acısıyla kaldırdım başımı.

Zafer daha ne emniyetinden bahsediyordu? Bütün kızgınlığımı ifade eden bakışlarımı önce Zafer'e sabitledim.

"Kenan, Tuna'yı hemen yanıma getir"

"Ben buradayım Gülümse abla" Tuna'nın arkamdan gelen sesini duyunca, yanıma gelmesi için arkaya doğru uzattım elimi. Tuna yanıma kadar gelerek elimi tuttu.

"Şimdi sor ne soracaksan" dedim Zafer'e bakışlarımı çekmeden.

Tuna'ya bakarak, "Burada mı?" dedi.

"Evet burada! Ne kaldı hayatımda öğrenmediğiniz! Daha neyi öğrenmek istiyorsunuz?"

"Derin yani Gülümse Hanım, hastaneden ani gidişiniz konusunda Doktor Yaman Beyin yani benim bazı sorularımız olacaktı" Tıkır tıkır giden planı geri tepince ne diyeceğini bilememiş, Yaman'ı bile iki saniyede doktor yapmıştı.

"Uzatma sor!"

"Pekâlâ, hastaneden giderken kamara kayıtlarında kendi isteğinizle gitmiyorsunuz gibi görünüyor" Yere bakarak konuşuyordu. "Bir zorlama ya da Ela hanımın dedik..."

"Yeter!" Kaçırdığı bakışlarını sabitledi.

Zafer, polisle iş birliği yapmış oyun oynuyordu. Yaman ne doktordu nede Zafer polis. Daha çok Zafer'in akan olaylara karşı abuk sabuk oluşturduğu planın içindeydik hepimiz. Başta benim için gelseler de az önce herkesin duyduğu acı gerçekler, her şeyi altüst etmişti. Az önce Yaman'dan aldığı "Bitir gidelim" talimatıyla bitirmiyor kendince bana son bir iyilik yapmaya çalıyordu.

Ela'nın anlattıkları yani Uygar beni zorla mı tutuyor? Tutuyor dersem geri planda ki gerçek polisler Uygar'ı götürecek, beni Uygar'dan kurtarmış olacaktı. Uygar da belki üç beş ay cezaevinde kalacaktı. Sonrası ne olacaktı? O üç beş ayda benim ve bütün bu kızların neler yaşayabileceğimizden haberi var mıydı?

"Ben hastanede kaldığım günleri hatırlamıyorum. Doktor dediğiniz bu adamı da tanımıyorum" O an Yaman'a da son kez bakma fırsatım olmuştu. Hala içimdeki bir umuduma lanet olsun. Duyduklarıyla bana bakışları, yerin dibine hala sokamamış kadar küçümseyiciydi. –Senin gibilerle işim olmaz-

"Hastane ile ilgili hiçbir şey ve hiç kimseyi hatırlamıyorum. Uygar'ı yani bu adamı seviyorum. Düşündüğünüz gibi ya da o kızın anlattığı gibi yanında da zorla tutulmuyorum. Yeterli mi?"

DERİNМесто, где живут истории. Откройте их для себя