HUZUR

2.2K 505 250
                                    

"Karşımda görünce tanımadım" dedi gülerek. Telefonda konuşuyordu.

"3 saat falan kaldı. Zafer kes gülmeyi."

Yaman'da gülüyordu. Dün akşam ki kızı, buraya gönderen Zafer'le konuşuyordu.

"Hoş kız... " dedi. Karşı tarafı dinlerken hala gülüyordu. Bu sözleri kızın neşeli konuşmalarını getirmişti, aklıma. Hoş kız mı!!!!?

"Beni bunlar için mi... Oğlum sen bittin... Yuuhh hediye olabilir miyim?...

Yamanın kahkahaları yükselince, odasının kapısını kapattı. İçimden geç kaldın dedim. Duyacağımı duymuştum. Kızın Yaman için önemsiz olduğunu düşünüyordum ama hoş kız dedi. Hoş olan bu kız Zafer denilen kişiye hediye olabilir miyim mi? Demiş. Bence de yuhhhh. Hoş kız Yaman'la yatmak için, dört saatlik yoldan gelmişti. Sürprizlerle dolu bu hoş kızı merak etsem de Yamanı seviyor düşüncelerim içimde sıkıntı oluşturmuştu. Buraya gelebilmek için Zafer'e büyük vaatlerde bulundum, hatta fazla ısrarcı oldum demişti. Sevmeyen birisi bunları yapmazdı. Daha beteri, kovsam da geri gelen düşüncelerimde, Yaman'ında bu hoş kızı seviyor olabileceğiydi. Kızın geldiğinde Yaman çok şaşırmıştı. Ses tonu da kızgındı. Belki de ben öyle düşündüm. Sonuçta kahkahalarla sohbet etmişler ve birlikte odaya girmişlerdi. Hoplayan yüreğimle içimdeki sıkıntı daha da büyüyerek, acıyla yer değiştirdi. Kendime bile açıklayamadığım, anlamsız bu acı duygu da yerini hemen göz yaşına bıraktı. Kısa süre önce iyi hissederek girdiğim yatakta, şimdi elde var yanan bir yürek ve gözyaşları. Kendime ve Yaman'ın ara da bir yükselen kahkahalarına avaz avaz bağırmak istedim. Neden ağlıyorsun? neden göğsünün içi yanıyor? O senin neyin ki zaten yarın son günün, bir daha görmeyeceksin... Aptaaaalllll! Aptaalll! Diye kendime bağırmak istedim.- Sende suuuusss artık gülüp durma bencil piç. Gittikçe kararan düşüncelerimden kendim bile korkmuştum. Nefes al ver düşünme, nefes al ver düşünme. Uyku beni bulana kadar yapmaya devam ettim.

Korktuğumu belli eden duygularla titreyerek ve bağırarak kalktım. Elinde silah olan biri karanlıkta beni arıyordu. Beynimdeki koooşşş seslerinin yankısıyla koşuyordum. Önüme gelen kanlı görüntü -kafasından yüzüne doğru kan akan adamların görüntüsü- karşısında nefesim kesildi. Onları vuran adam şimdi beni kovalıyordu. Göğsümden çıkacakmış gibi atan kalbimin üzerine elimi koydum. Yaşadığım korkunun ve yankılanan koooş seslerinin etkisiyle, nerde olduğumu algılamadan koşma çabalarımı bir şey durdurdu. Bacağıma değen engeli aşıp, içeriyi aydınlatan ateşin ışığına doğru tekrar koşacakken, omuzlarımdan tutan ani gücü ittirip çığlık çığlığa bağırdım.

"Derin dur...! Derin sakin...dur...! Kendine gel, benim Yaman..." bu ses çığlıklarımı durdurmuştu ama hala beni tutan güçle mücadele ediyordum.

Kollarımı yanıma bağlayıp bana sımsıkı sarılıp hareket etmemi engelledi. Kulağıma doğru, "Benim Yaman, tamam canım geçti, tamam canım rüya gördün sadece, Ne gördüysen gerçek değil, bak, yatağında uyuyordun rüya gördün'' diyordu sakinleştirici ses tonuyla. Bak dediği yatağa ve odanın içinde gezdirdiğim gözlerimi Yaman'a çevirdim.

"Gel otur buraya, su getireceğim sadece tamam mı, buradayım'' sadece başımı öne doğru sallayarak tamam demek istedim.

Onun oturtturduğu koltuktan kalkıp, az da olsa yanan ateşin karşısına, yere oturdum. Hala titreyen vücudumu ısıtmak istiyordum.

Yaman da gelip elindeki bardakla suyu bana uzatarak, yanıma oturdu. Doladığı kollarının, bende oluşturduğu sıcaklık ve güvendeyim hissiyle içtiğim sudan sonra derin bir nefes aldım. Rüya mı? gerçek mi? Diye kafamdaki sorular dönüp dürüyordu. Vurulmuş adamların görüntüsü içimi yakıyordu. Rüya değil gibiydi tanıdığım birileri vurulmuş gibi acıydı.

DERİNWhere stories live. Discover now