KARTOPU

2.3K 524 228
                                    

"Gülmek sana yakışıyor" dediğinde zor yutkundum.

Göğsümü sıkan acı duygu her yanımı sardı. Artık yiyemeyecektim. Çatalı tabağın kenarına bırakıp nefes almak için geriye doğru yaslandım.

Çok uzaklardan geliyormuş gibi kafamın içinde bir kız çocuğu ağlaması duyunca, korkup çaresizce bekledim. Gittikçe yükselen sesin görüntüsünü yavaş yavaş hareketlerle savrulan, yoğun bir sis bulutu ve karışık uğultulu sesler engelliyordu. Sürekli ağlayan, bağıran bir kız çocuğu, karanlık düşüncelerimden aydınlığa çıkmak için savaşıyordu. Başım çatlayacak derecede ağrımaya başladı. Elimle alnımı ovmak istesem de korkudan kımıldayamadım.

Kocaman bir duvarın dibinde, küçük boyasız bir kapı görüntüsü oluştu. Üzerinde paslı demirden kilit var. Küçük kız çocuğunun ağlama sesi kapının ardından geliyor. Kapıyı yumruklayarak, "Çıkarın beniii, Çıkarın benii, korkuyorum, Çıkarın beni, çok karanlık. Çıkarın benii " sadece bu kelimeleri tekrar tekrar söylüyordu. Küçük kızın bağırdığını, ağladığını duyan aynı kıyafet giymiş çocuklar, gelip geçiyor yumruklanan kapıya bakıp kaçışıyorlar.

"İyi misin Derin?" Yamanın sesiyle görüntü ve ağlama sesi, sis bulutuna dönüşüp kayboldu. Masadan kalkıp yanıma geldiğini gördüm. Konuşamadım sadece başımı iyi değilim gibi sallayıp elini tuttum.

"Yüzün bembeyaz oldu'' Tuttuğum elini biraz daha sıktım. Montu omuzlarıma koyup belimden tutarak ayağa kaldırdı. Titreyen bacaklarımla Yaman'a yaslandım. Elini belimden çekmeden çıkışta hesabı ödeyip arabaya bindik.

"Hastaneye gidelim hemen, iyi değilsin" dedi arabayı çalıştırarak. Kafamdaki uğultular ağlama sesi durmuştu ama çok ağrı vardı.

"Başım ağrıyor sadece, lütfen eve gidelim" dedim. Eve gidelim kelimesi gözümde bekleyen yaşları durduramadı. U dönüşü yapıp evin yoluna girince rahatladım. Arabayı durdurup inen Yaman kısa sürede geri geldi. Elindeki ilaç ve suyu bana uzattı.

"Ağrı kesici hemen iç" dedi endişeli sesiyle. İlacı içip kafamı arkaya yasladım. Oturduğu yerden yan dönmüş bana bakıyordu. Akan göz yaşlarımı durduramıyorum. İçimdeki acı bütün organlarımı yakıyordu. Beni kendine çekip kafamı göğsüne yasladı. Eli sırtımda aşağı yukarı hareket ederken güven veren sarılmasına minnetle gözlerimi kapadım. Uzun süre iç çekmelerim bitene kadar öylece kaldık.

"Daha iyiyim teşekkür ederim." dedim başımı kaldırıp. Yüzünü görebilmek için biraz daha geri çekildim. Endişeli yüz ifadesi içimi rahatlatmıştı, sıkılmamıştı... Eliyle yanaklarımda kalan yaşları siliyordu.

"Bir şeyler mi hatırladın. Anlatmak ister misin?" dediğinde, gözlerim bir noktaya takılı kaldı.

"Karanlıktan çok korkan, ağlayan küçük bir kız çocuğunun sesini duydum. Korkuyordu. Çok korkuyordu." Noktaya bakıyordum hala.

Yamana dönüp, "Çok korkuyordu. Kilitlenmişti." dedim. Gözümü kırpınca yaşlar tekrar birbirini takip etti.

"Şşt geçti, tamam.'' diyerek beni tekrar göğsüne bastırdı. "Düşünme kendini zorlama. Belki rüyanda gördüğün bir olay ya da bir filmden falan etkilenmişsindir." dedi rahatlatıcı ses tonuyla. Öyle olabilir miydi?

"Korku filmlerinde küçük çocukları kullanırlar. Eminim öyle bir şeydir sonra rüyana falan girmiştir. Sende etkilenmişsindir."

"Olabilir mi?" dedim rahatlayan düşüncelerimle.

"Olabilir tabi ki. Bilinç altımızda etkilendiğimiz binlerce kayıt var. Doktorlar sana daha iyi açıklama yaparlar. Düşünme şimdi." Yaman'ın sözlerine sarılıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Söylediklerini başımla onaylayarak önüme döndüm.

İç çekişimle içimdeki acıda hafiflemişti. Geriye yaslanıp başımı cama koydum. Gözlerimi kapatıp içimden Yaman'a teşekkür ettim. Beni hastaneye bırakmadığına, daha da önemlisi güven veren sarılmasınaydı.

Yaman tekrar arabayı çalıştırıp yola odaklandı. Etrafa boş boş bakarken Sapanca gibi bir yazı dikkatimi çekti. Burası Sapanca 'mıydı? İçimde burayı tanıyan bir duygu oluşmamıştı.

"Sapanca'dayız." Yaman gözlerini yoldan ayırıp bana baktı.

"Tabelada yazıyor" dedim.

"Evet, başın ağrıyor mu?" diyerek tekrar yola odaklandı.

"Daha iyiyim teşekkür ederim'' dedim.

Çok fazla ağrı yoktu ama bütün bedenimi boşlukta gibi hissediyordum.

Kısa süre sonra tekrar "Teşekkür ederim'' dediğimde, bana bakıp tekrar yola döndü.

Beklediğim neden sorusu gelmeyince, "aldıkların için, her şey için'' dedim. Cevap vermese de başıyla onayladı.

Girdiğimiz ormanlık yolunda, uzun süre hiç konuşmadan ilerledik.

"Başın ağrıyor mu?" dedi sesliği bozarak.

"Teşekkür ederim"

"Bu teşekkür ne içindi?'' dedi.

"3.kez başın ağrıyor mu? diye sorduğun için'' dedim gülerek.

Eve gelmiştik. Arabadan inerken, "Montunu giy." komutuyla sırtımdan kayan montu giydim.

Dışarı çıkınca yüzüme düşen kar taneleri ve serinlik iyi gelmişti. Geceydi ama karın beyazlığı etrafı karartmamıştı. Başımı yukarı kaldırıp karın yüzüme ellerime yağmasını izlerken sırtımdan aldığım darbeyle arkama baktım. Bir tanede karnıma geldi. Yaman kartopu atıyordu. "Ne yapıyo..." şimdi tam omzuma yedim. Şaşırmış iki elim belimde halimi bırakıp, bir tanede ben ona attım. Iskaladım.

"Iskaladın" diye bağırdı.

Yerden aldığı karları yuvarlayıp birbiri arkasına bana atıyordu. Onun hızına yetişemesem de bir tane kafasına denk geldi. "bir tam isabet" bende bağırdım.

Çoğunu ıskalıyordum ama beş tam isabetim vardı. Kendi halim içler acısı olsa da elimde sıktığım kartopunu fırlattım. Omzuyla savuştursa da "Altı tam isabet" diye tekrar bağırdım.

"Benim isabetlerimi sayamadın bile kardan adama döndün."

Kocaman kardan adam kafası gibi top yaptığı karla üstüme doğru geliyordu. Geri geri giderek ne yapacağını anlayınca dönüp koşmaya başladım. Sırtımdaki elleri beni yere yatırırken, gülerek çığlık atıyordum.

"Birinci ve beşinci isabetlerin için" dediğinde, kafasına gelenlerden bahsediyordu.

DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin