CANIM

2.1K 476 196
                                    

Beni güzel bulmasına mutlulukla gülümsedim. Elimi yüzüne koydum. Koyu bakan gözlerinden gözlerimi çekmeden "Özel güçlerinde var mı?'' dedim onun sözlerine karşılık olarak. Anlamamış gibi tek kaşını yukarı kaldırdı.

"Yaratılırken çok özenildiğin belli, özel güçlerde verildi mi diye soruyorum?'' Dudağının kıvrılmasıyla sözlerimin onu memnun ettiğini anlaşılıyordu.

"Özel güçler değil ama özel yeteneklerim var'' dediğinde gözlerini üstümde gezdirdi. Hala çıplak olduğumu hatırlatan Yaman gülerken, onu ittirip yataktan kalktım.

"Özel yeteneklerini ızgarayı yapmakla başlayabilirsin. Çok açım.'' Dedim Kalorifer yanındaki kazağımı yerden alarak.

"Güzelim bende açım ama başka şeylere'' Rastgele attığı kazağımın içi dışına dönmüş halini düzeltip çabucak giydim.

"Hadi başka şeylere aç olan adam, önce benim açlığımı doyur.'' Elinden tutup yataktan çektim.

"Derin bu sözlerin açlığımı daha bir artıyor, haberin olsun. Son kelimelerine dikkat et.'' Gözlerimi devirerek tuttuğum elini bırakmadan mutfağa kadar çekiştirdim.

"Mız mız çocuk gibisin'' dedim gülerek.

"Sende elimden şekerimi alma'' Şeker ben mi oluyordum. Ağzımı açtım bir şey demeden geri kapadım. Bu adamla başa çıkamayacaktım. Ben bir şey demeyince güç onda kalmış tavrıyla sırıtarak etlerin yanına gitti.

"Çözülmüş mü?'' diye sorduğumda, poşetinden çıkardığı etleri tek tek tabağa diziyordu.

"Evet etler bile rahatlamış.'' Kıkırdamam onu da güldürdü.

"Dışarısı çok soğuktur üşüyeceğiz.'' Diyerek konuşmaların yönünü değiştirmeye çalıştım.

"Bana iyi geleceği kesin, sen sıkı giyin'' dedi pes etmiyordu. Gülümseyerek içeri gidip bana aldığı montu ve bereyi giydim. Yaman'a da bere bulup onunda montunu getirdim. Giymesi için tuttuğumda gerek yok gibi baksa da "Hayır üşürsün sende giy.'' dedim kararlı ses tonumla. Montu ve bereyi giyen Yaman çok tatlı olmuştu.

"Sen arabayı çıkar ben malzemeleri getireceğim'' diyerek montunun cebinden çıkardığı anahtarları elime tutuşturdu. Elimde kalan anahtarlara bakarken, araba sürme düşüncelerimden olumlu yanıt alamadım. Araba süremediğimi anladığımda Yaman mutfaktan çıkmıştı. Arkasından gidip onu bulduğumda dışarı kapıdan çıkıyordu.

"Araba sürmeyi bilmiyorum'' diyerek anahtarları elleri dolu olduğu için cebine sokuşturdum. Arkamı dönüp mutfağa doğru yürüdüm. Utanmıştım. Mutfak camından arabayı çıkarışını izledim. İlerde ağaçların olduğu yere geri geri giderek durdu. Elime tabaklar alıp Yaman'ın yanına gittim. Kömürleri boşaltmış aralarına küçük odun parçaları koyuyordu. Beni görünce gülümsedi.

"Elindekileri şunun üzerine koyabilirsin'' dedi. Gösterdiği yere tabakları bırakıp benim için koyduğu küçük bez sandalyeye tam karşına oturdum. Yaman'ın ateşi ustalıkla yakmasını seyrederken bir yandan da çok da küçük olmayan garajda gezdiriyordum gözlerimi. Bir köşede, üst üste konmuş araba tekerleri, duvarın bir bölümüne tahta pano çakılmış ve üzerinde çivilere asılı hiçbirinin ismini bilmediğim aletler sırası vardı. Onun bitiminde özenle yuvarlanmış hortum asılıydı. Diğer tarafa döndüğümde çeşmeli su bidonları, büyük kürek ve onun benzeri aletler ve boydan boya duvarı kaplayan merdiven düzenli bir şekilde konulmuşlardı. Yanan ateşin sıcaklığına ellerimi uzatıp ısınmaya çalıştım.

İşine koyulmuş Yaman "Ateş tamamdır.'' Dedi. Ateşin üzerine koyduğu ızgaraya etleri birlikte dizdik. Konuşuyor, gülüyor ve birlikte yaptığımız her şey çok hoşuma gidiyordu. Dışarıda karın durmuş, yağmıyor olması beni üzse de pek aldırmadım. Olurda yarın Doktor Alp gelirse düşüncelerim içimi acıtsa da ona da aldırmadım. Karşımdaki Yaman'la şu anda mutluydum. Çok mutluydum. Karamsar düşüncelerimi kovarak Yaman'a tekrar gülümsedim.

"Ben salata yapayım bunlar pişerken'' dedim. Onunla kalmak istiyordum ama kafamda masa hazırlamakta vardı.

"Sen yemezsen bende yemem önemli değil'' dediğinde, Kafamda salatayı yapmıştım bile.

"Yapmak istiyorum, hemen hallederim.'' dedim. Evde yalnız oluşumla tedirgin olsam da mutfak camından Yaman'ı görebiliyordum. Onun orda olması bana yetiyordu. Salatayı yapana kadar beş defa, masayı hazırlarken kaçıncı bakışımdı bilmiyorum ama üç bakışımı yakalamıştı. Gülerek el salladığımda, birinde göz kırparak, birinde kafasını sağa sola salladı duymasam da bir şeyler konuşuyordu. Son yakalanışımda kaşları çatık şaşı gözlerle karşılaşmıştım. Bu arada yaptığım salatanın son işlemlerini bitirmiş masayı da hazırlamıştım. Hoşuma giden masanın görüntüsüne kızarttığım ekmekleri de koyup Yaman'ın yanına gittim. Kokular harika geliyordu.

"Nefis kokuyor.'' dediğimde bir parça eti ağzıma attı. Sıcaktı ağzımla o yana bu yana çevirip elimle ağzıma doğru yelpaze yaptım. "Gülme.'' Yaman daha çok güldü. Bende bir parça et alıp onun ağzına attım. Ona da sıcak gelmişti bende ona güldüm. Mutfağa geldiğimizde Yaman gülümseyen gözlerle masaya baktı. Etleri tezgâha bırakıp "Beş dakikaya buradayım canım.'' diyerek banyoya gitti. -Canım- beynime gönderdiğim mutlulukla gülümsedim.

DERİNWhere stories live. Discover now