GÜLÜMSE (2)

1.6K 270 400
                                    

Uygar, "Gülüm siz arabaya geçin. Ergen sende'' diyerek açtığı arabanın kapısını biz oturunca, hızlıca kapattı.

Bana olan korumacı tavrı her zamanki haliydi ama Tuna'ya olan korumacı tavrı tuhaftı.

Daha önceleri Tuna ile konuştuğunu bile görmemiştim. Her zaman piç diye seslenmesine, olmadık zamanlarda olmayacak istekler yağdırmasına kızardım.

-Koruyup durma şu piçi, sonunda dövdürteceksin bana- ya da -sana ne oluyor?- gibi sert tepkisiyle karşılaşırdım.

Tuna ön cama uzanmış dışarıyı büyük bir merakla izlerken "Tuna'' diye seslendim.

"Efendim abla'' dese de dönüp bakmadı.

"Hastanenin güvenliğinden adamlar sanki, ne konuşuyorlar acaba? Annemin ameliyatıyla mı ilgili? Ödemeyle mi ilgili? Özel hastane çok pahalıdır değil mi abla?'' hala camdan dışarıyı izliyordu.

"Tuna oturur musun? Sanmıyorum kötü şeyler düşünme''

"Ya ekstra bir şeyler çıktıysa?'' Ekstra bile değil de daha çok Uygar'ın bu ameliyatı nasıl yaptırdığı da tuhaftı.

"Tuna sakin ol. Gel otur''

"Abla biriktirdiğimiz paranın hepsi bu hastaneden randevu almaya bile yetmez. Uygar abi kendisi teklif etti ama çok mahcup oluyorum işte''

"Uygar kendisi mi teklif etti, anneni ameliyat ettirmeyi?'' İşte bu en tuhaf olanıydı.

"Evet abla, bende çok şaşırdım. Senin yokluğunun üçüncü gecesiydi sanırım, bende işe gitmiyordum. O gece şoför Kenan abi geldi bizim eve, Uygar abi seni çağırıyor dedi" Adamı taklit eder gibi sesini de kalınlaştırmıştı.

"Bende gittim yanına. İçmiş çok kötü sarhoş olmuştu. Seni özleyip özlemediğimi, işe neden gelmediğimi falan sordu. Ondan korktuğumu söylemedim tabi, annemin hastalığı ağırlaştı yanında kalmak zorundayım dedim. Gerçekten doğruydu annemin hastalığı baş ağrıları iyice artmıştı''

Gülay teyzenin zaman zaman bayılması şiddetli baş ağrıları için doktor tek çare ameliyat demişti. Haftalardır bir kutunun içine biriktirdiğimiz para geçti aklımdan.

"Sonra nesi var annenin falan diye sordu. Bende anlattım. Yanındaki adamlarına hemen en iyi hastanede baktırın tedavi ettirin diye emir verdi. Sarhoş olduğu için çokta inanmadım ama ertesi gün adamları bizim kapıda görünce hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Annemi alıp işte bu hastaneye getirdiler. Doktorlar acil ameliyata aldı bir haftadır buradayız" Anladım gibi başımı salladım.

"Tuna o gece silah sesini duydum. Seni vurduğu...'' sözlerimi bitirmeden kafasını hayır gibi sallayıp yutkundu.

"Kafama silahı dayayınca, bende vuracak sandım. Seni soruyordu, kapında ki çam yarması çıktığını mesaj atmıştır diye düşünüp çoktan eve gittiğini söyledim. Çantanı ve montunu görmüş inanmadı daha da sinirlenmişti. Kafamda silah ne diyeceğimi bilemedim, kaçtığını söyledim off çok korkunçtu" Gözleri dalmıştı anlatırken. Sanki o anları tekrar yaşıyor gibi buz kesmişti yüz ifadesi.

"Dizlerinin üstüne çöküp silahı kendi kafasına tutunca ne yapmaya çalıştığını anladım. Bir anlık cesaretle kolunu tuttum. Kolunu çekmeseydim kafasına sıkmıştı! İnanamıyorum!" diyerek kafasını iki yana salladı. Geçti der gibi elini tuttum.

"Sonra cebinden telefon çıkarttı. Numara tuşlayarak önüme atıp gitti. Ambulansmış. Korkudan adresi zor verdim. Ekrem amcanın yanına koştum hemen. Uygar abide sende yoktunuz''

DERİNWhere stories live. Discover now