bölüm yirmi beş ➡️

2.4K 227 30
                                    

Bu mesaj gerçek miydi bilmiyordum ama sanki bu mesaja güvenmeliydim. Bu mesaj ondan değilse bile bir şekilde beni aydınlığa ulaştıracağa benziyordu. Sonuç olarak gitmekte kararlıydım.

"Gitmeyi aklından geçirme bile." dediğinde başımı sağa sola salladım. "Gitmem gerek. Bu bir hata olsa da aydınlanacağımı düşünüyorum. Hata yaparak gerçeğe ulaşabiliriz." dediğimde telefonu sertçe elimden alarak yandaki masaya attı. "Sana zarar verdiklerinde sadece beyaz ışığa ulaşmış olacaksın." dediğinde göz devirdim.

"Tek başıma gelmemi söylemediler." Yemeği karıştırdığı kaşığı bıraktı ve bana döndü. "Demek ki derin bir planları var." Reddettim. "Mesaj gerçek , Yoongi'den gelmiş."

"Eğer çok inanıyorsan seninle gelirim ama üstüne iki kat mont giyeceksin. Gecenin bir saati , kime güveniyorsun ?" Sırıttım. O iki kat montu tabii ki de giymeyecektim.

Üstümüze hırkalarımızı geçirerek hızla evden çıktık. Kafenin adresini biliyordum , eve oldukça yakındı yürüyerek iki dakika içinde orada olurduk.

TaeHyung her ihtimale karşı kolunu omzuma atmıştı. Korumacı bir arkadaştı bu iyi bir şeydi. Ona gülümsemekle yetindim.

Kafenin önüne geldiğimizde ona orada beklemesini söyledim ve kendim arkaya doğru ilerledim.

Orada sokak lambasının aydınlattığı yerde duran bir adet Yoongi , ya da başka biri. Fakat vücut yapıları oldukça benziyordu.

"YeonSu." diye fısıldadığını duydum bir sesin. Arkama baktığımda TaeHyung bana sesleniyordu. "Gitmeliyiz. Lütfen." Omuz silktim. "İyi bir enerji alamıyorum."

"TaeHyung lütfen azıcık olumlu düşün. Sadece kendi düşüncelerin arasındasın şu an."

TaeHyung tekrardan geri çekildi ve görüş alanımdan çıktığında o silüete ilerledim. "Sushi..." Özlem dolu olarak nitelendirdiğim bir ses tonu ile konuştu. "Sen nerelerdeydin..?"

Cevap vermeden yalnızca yaklaştığında geri çekildim. Şapkasını çıkardı. Ban akendini kanıtlamaya mı çalışıyordu?

"Sana güvenmiyorum !" diye bağırdım. "Beni bırakıp giden birine nasıl güvenebilirim ?"

Hızla koşarak bana sarıldı. Ben ise savunmasız onun kolları arasında kalmıştım , onun kolları arası sıcak ve oldukça güvenli hissettiriyordu.

"İtalya'ya kaçtım. Ama yalnızca kaçtım."

"Yeon-ah !" Bir anda onun kolları arasından çekilerek oradan sürüklenişim ile beynim sulanmıştı. TaeHyung beni çekiyordu ve bir topluluk bir anda belirmiş kafenin arkasına doğruı koşuyordu.

"TaeHyung bırak beni !" Kendimi on un elinden kurtarmaya çalışıyordum. Bir andan acı ile ağlayarak bağırıyordum.

Yoongi kaçmıştı , İtalya'ya , sırf bu topluluk yüzünden. Ve yakalanmıştı. Benim yüzümden miydi ?

Kendimi zar zor kurtararak oraya doğru koşmaya başladım. TaeHyung'da arkamdan geliyordu. Hırkam sağa sola savruldu , düzeltmedim , saçlarım yüzümü kapattı , geri itmedim , Yoongi'ye koştum. Sadece koştum.

"Yoongi-yah !" Kafenin arkasında büyük bir karmaşa vardı. Başka ne vardı biliyor musunuz ?

Kan ve kaos.

Yerde yatan Yoongi'ye koştum. Zorlukla gözlerini açtı.

Karnından bardaktan boşalırcasına kan akıyordu.

Bir darbe de ben enseme yedim.

Haydi o zaman...


youtube || min yoongiDove le storie prendono vita. Scoprilo ora