otuz dört.

1.8K 135 41
                                    

(...)

Beni düşüncelerimden uzaklaştıran şey Yoongi'nin bakışlarıydı. Şapkasını düzeltti ve bana doğru yürüdü. "Seni eve bırakayım."

Bileğimdeki poşeti elime indirdim. "Tek başıma giderim." Arkamı döndüm ve kapüşonumu geçirerek ilerlemeye başladım. Yanıma yetişip benimle birlikte yürümeye başladı. "Bu saatte seni eve tek gönderecek kadar kötü biri değilim."

Benden sebepsiz yere ayrılabilecek kadar kötüsün ama.

"Gerek yok." Dedim ve poşetin içine elimi attım. Üçgen kimbaplardan aramıştım ama yoktu. "Ya~" diye isyanlı bir tonda ses çıkardım ve arkamı geri döndüm.

Üçgen kimbapsız yapabileceğimi düşünemiyordum. Marekete doğru yeniden ilerlemeye başlayınca Yoongi bağırdı. "Nereye gidiyorsun?"

"Sanane. İşine bak sen." Dedim. Aslında o adamlardan bende korkuyordum ama garip bir şekilde Yoongi'nin beni bırakıp gideceğini düşünmüyordum. Ona hala güveniyordum, sanırım.

"Cidden..." Mırıldandığını duymamla göz devirdim. Bedeni yanımda belirdiğinde adımlarımı kesmeden yürümeye devam ettim.

Saate bakmak için elime aldığım telefonda bildirimden saat gözükmüyordu bile. Instagram'da Direct Message kutuma gelen mesaj sayısını oldukça fazla olduğu bir gerçekti.

Yürürken Yoongi'nin ekranını dikizlediğini fark etmiştim ancak bakmamasını falan söylemedim. Baksın, gizli bir şey yapmıyorum sonuçta.

jjkop: onunla ayrıldınız ama
o seni hala seviyor
kurtarmaya geldi seni, çok da belli değil mi umursadığı
bence barışmalısınız
gördüğüm en cana yakın couple sizsiniz

Yoongi halen ekrana bakarken yerimde durdum ve cevap yazdım. Bu mesaj kesinlikle bir geri dönüş almalıydı. Fazla uzundu, üstüne düşünülerek yazılmıştı. Meraklıydı ve bir açıklama bekliyordu.

yeonSushi: hala umutlanmanı anlıyorum
inan ki
benim içinde çok ağırdı
beklemediğim bir şeydi
nişanı öylece bozmak hiç kolay değildi
ancak biri beni sevmiyorsa, onu zorlayamam
kendi mutluluğu için benden ayrıldı
demek ki benimleyken mutlu değildi
onu üzüyordum, ya da benim yanımdayken kendini iyi hissetmiyordu
ben başkalarını üzmek istemem, bu yüzden ayrılmamız iyi oldu

Sesini açtıktan sonra telefonu kilitleyerek cebime attığımda Yoongi'de gözlerini ekrandan çekmişti. Ona bakmadan yolda ilerledim ve geldiğimiz yoldan sola döndüm. Azıcık daha ilerledim ve karşıma çıkan markete atladım.

Dolabın karşısına geçip on tane üçgen kimbap'ı kucağıma aldım ve seri adımlarla kasaya ilerledim. Elimdekileri kasiyerin yanına sertçe bıraktığımda kasiyer kıkırdadı. "Çok aç olmalısınız." Yaşımdan bir iki yaş küçük, bu saatlere kadar çalışan çocuğa gülümseyerek yanıtladım. "Öyleyim."

Kasadaki tuşa tıkladı ve ücreti söyledi. "18,000 Won."

Elime cebime atmamla Yoongi'nin kendi 20,000 Won'unu uzatması bir oldu. Elini aşağı ittirdim ve cebimden çıkardığım 20,000 Won'u verdim. "Buradan al lütfen."

Çocuk bana geriye 2,000 Won verdiğinde Yoongi kapüşonunu tekrar çekerek kapının önüne çıktı. "Tekrar bekleriz!"

"Emin ol tekrar geleceğim." Dedim ve gülümseyerek elimdeki poşetlerle kapıdan çıktım.

İlerlememle Yoongi de bana ayak uydurmuştum. "Sana ben alacaktım."

youtube || min yoongiWhere stories live. Discover now