⚜7⚜

29.4K 2.6K 1.1K
                                    

"...bundan yola çıkarak meslek gruplarına yönelik araştırmanızı partnerli yapmanızı istiyorum. Sınıfımız yirmi yedi kişi olduğuna göre bir kişi bireysel çalışacak. Çıkabilirsiniz"

Taehyung kimin bireysel çalışacağını çok iyi anlamıştı.

Anlamadığı şey, gün boyunca Jungkook'un ona attığı bakışlardı. Belki de gerçekten kendisinden nefret ediyordu. Bir deltayı düşman edinmediği kalmıştı zaten.

Ayağa kalkıp geçmek için onun kalkmasını beklemeye başladı. Öncekinden aldığı dersle, sessizce beklemeyi öğrenmişti.

Namjoon, tam Jungkook'un yanına vardığında, Jungkook tek nefeste döktü kelimeleri ağzından;

"Partner olalım."

Taehyung hala tahtadaki ödev sayfalarını ezberlemekle meşguldü, bakışları onda değildi. Aslında kendisine yöneltilen bir soru olduğunu bile anlamamıştı.

"Kim Taehyung" daha gür bir sesle yineledi. Bu sefer Tae, ona dönmüştü. "...partner olalım dedim"

Taehyung şaşkınca eliyle kendini işaret etti. "B-benimle mi? Ya arkadaşın?"

Jungkook, Namjoon'a keskin bir bakış atınca Namjoon hızla geri adımladı.
"Sınıfta en yüksek not senindi, gördüm. Benim de notum böylece yükselir"

Taehyung gergince çantasının askısını sıktı. "Tüm ödevi ben yapayım. Senin de adını yazarım. Geçen gün yaptığın iyiliğe karşılık..."

Jungkook gözlerini zorla Taehyung'un dudaklarından çekti. "Şuna ne dersin? Araştırma yapalım ve ödevi hazırlayalım. Sana oradan karşılık bekliyor gibi mi gözüktüm?"

"Delta..." Taehyung ona ilk kez hitap ettiği için ne diyeceğini bilememişti. İsmini söylemek doğru olur muydu ki? "Bana bugün... Kızgın mısın?"

"Sana kızmam gereken bir şey mi yaptığını düşünüyorsun?" Jungkook kollarını birleştirdi.

"Ah... Sanmıyorum. Ama genelde bu kadar çok konuştuğumuz olmuyordu. Uzak durmam gerektiğini sanıyordum."

Jungkook çantasını toplarken hala Taehyung'a yer vermemişti. Sadece birkaç kalem ve defterinin olduğu çantayı sırtına alıp yorgun bakışlarını tekrar Taehyung'a çevirdi. "Uzak durmanı hiç söylemedim"

❁❁❁❁❁

Namjoon, onu şebek gülüşüyle panonun önünde, kütüphanede ya da kulüp odalarının birinde bulmayı tüm kalbiyle dilemişti. Özür dilemek tek sorunu değildi, vücudu tuhaf bir şekilde arzuluyordu da.

Üst sınıflardan gözüne kestirdiği iki - üç kişiye sormuş yine de onu tanıyan birini bulamamıştı. Sonucunda dört kat merdiveni çıkıp sınıfına girmek zorunda kaldı. Gözleri Jin haricinde iki kişi görünce kollarını birleştirdi.

"Jin erken mi çıktı?"

Sarışın olan, esmerle eğildiği bilgisayardan kafasını kaldırıp ona baktı. "Gelmedi bugün. Hastanede"

"Bir şeyi mi var? Birisi bir şey mi yaptı?"

"Sen arkadaşı mısın?" Karşısındaki sorgulayan bakışlar sinirini bozmuştu Namjoon'un. "Hastaydı zaten. Annesi sabah eşyalarını toplayıp gitti."

Jin, annesinin odadan çıktığını anlayınca gözlerini araladı. Fazlasıyla yıkılmış hissediyordu zaten, annesini öyle görünce daha da canı yanıyordu.

Kollarını minik morluklar ve yuvarlak yara bantları kaplamıştı. Buna rağmen şikayetçi olduğu tek şey Bay Park'ın dersini kaçırmasıydı.

Brave Words, Braver Deeds ║Vkook&Yoonmin&NamjinWhere stories live. Discover now