⚜17⚜

24.1K 2.2K 1.2K
                                    

Jungkook saate bakarken kitabını eline aldı ve oturduğu yerden kalktı.

Sandalyede uyumaktan belinde tarifsiz bir acı yer edinmişti ve sağ adımını ne zaman atsa omurgasını boydan boya ürpertiyordu.

Taehyung'a bakıp elini alnına ve yanaklarına götürdü, ateşi yerinde gibiydi. Dudaklarını yavaşça yanağına indirdi.

Taehyung huzursuzca başını sağa yatırınca dudakları birbirini buldu ve Jungkook kendini çekemedi. Küçük bir öpücüğü onun dudaklarına bırakırken alnını alnına sürttü ve ağır ağır ayrıldı.

Taehyung gözlerini aralayıp Jungkook'la buluşturunca Jungkook onun başını bir süre okşamaya zaman ayırdı. Taehyung fazlasıyla tepkisiz şekilde onu izliyordu.

"Kızgın mısın?"

"Öyleyim" çatallı sesinin aksine cevabı oldukça netti.

Jungkook başıyla onaylayıp üstelemedi. "Dışarıdan bir şey ister misin?"

Taehyung soruyu göz ardı edip kolundaki seruma baktı. Oda fazla büyük ve rahat görünüyordu. "Neredeyim?"

"Hastanede. Yanında bir düğme var, neye ihtiyacın varsa basıp talep edebilirsin. Gitmem gerek"

"O nerede?" Taehyung Cho Hee'yi kast ederek konuşmuştu bu sefer.

Jungkook kapıyı aralayıp çıkmadan önce Taehyung'a döndü. "Benim Vita'ma saldırmak cesaret ister, yaşayacağını düşünmüyordun değil mi?"

"Hiçbir zaman senin eşin olduğumu söylemedim." Taehyung başını ondan farklı bir yöne çevirince Jungkook iç çekip kapıyı geri kapattı ve yatağa yürüdü.

"Söyle öyleyse"

"Benimle dalga mı geçiyorsun?"

Jungkook başını iki yana salladı.

"Ölmesi gereken bendim belki de, ikiniz fazlasıyla yakışıyordunuz"

"Kıskanıyor musun?" Jungkook keyifle mırıldandı.

"Sinirliyim, neden anlamamak için çabalıyorsun?"

"Sen... Gerçekten kızdın..."

Nihayet diye düşündü Taehyung. Vücuduna çöken ağırlık yetmez gibi bir de onunla uğraşmaktan yoruluyordu.

Jungkook telefonunu çıkarıp bir numara tuşladı. Taehyung biraz doğrulup etrafa bakınmaya devam ediyordu.

"Bugün işlerim var, gelmeyeceğim. Babamdan benim yerime özür dile"

Taehyung anlamak için Jungkook'a baktı.

"Biraz iyi misin? Hava güzel, dışarı çıkalım"

Homurdanıp yorganı iyice üstüne çekmişti Taehyung. Onunla dışarı çıkmayı isteyecek kadar karbondioksitten etkilenmemişti neyse ki.

Jungkook burnunun üstünü sıkıp sabır diledikten sonra yorganı üstünden çekti. "Kalk haydi, gezelim dedim."

Yastığa sarılmıştı bu sefer.

Jungkook yastığı da alıp kenara attı ve yatağa tırmandı.
"Neden hiç söz dinlemiyorsun?"  Ellerini hastane kıyafetine atıp çekiştirirken Taehyung tepindi. Jungkook sandalyeden kaptığı kıyafetleri uzun bir mücadele sonrasında giydirebilmişti.

Taehyung kaybettiği mücadeleyi yorgunluğuna verip pes etti ve içten içe söylenerek yerinden kalktı. Keskin acı yeniden bacağına saplanmış, onu gerisin geri yerine oturtmuştu.

"Dokuların ezilmiş... Arabaya kadar destek olayım mı?"

"Biliyorsun değil mi? Kızgın olduğumu"

"Biliyorsun değil mi? Her zaman bu kadar nazik olmayacağımı"

❁❁❁❁❁

Jimin telefonu kapatırken apar topar ayağa kalktı ve Yoongi'yi itekledi.

"Kalk kalk kalk, Taehyung aradı"

Yoongi saatlerdir beklediği yemeğine hüzünlü bir bakış atıp Jimin tarafından çekilirken midesi dramatik bir gurultu bırakmıştı.

"Aradıysa iyidir, gitmek zorunda mıyız?" Yoongi homurdandı.

"Gideceğim ve iyi olup olmadığına bakacağım." Jimin kararlı adımlarını sürdürdü. Taehyung'un bahsettiği park birkaç dakika uzaklarındaydı.

Parka vardıklarında gözleri arkadaşını kısa sürede bulmuş ve adımları hızla oraya yönlenmişti. Taehyung'a kollarını doladığında Jungkook'un sinirli bakışları ona sabitlendi.

Jimin parmak uçlarını Taehyung'un yüzündeki izlerde gezdirirken dudaklarını büktü. "Ah, ne yapmış sana böyle"

Taehyung hafifçe gülümsedi. "İyiyim ben, seni görmek iyi geliyor"

"Eğer sözümü dinleseydin..."

"Yemek yiyelim mi, ben ısmarlayacağım?" Jungkook konuşmaya girince Taehyung ve Jimin iç çekti. Onların aksine Yoongi'nin gözleri parlamıştı yemek deyince.

"Yoongi." Jimin uyardı onu. "Taehyung kötü görünüyor, dışarı çıkması bile saçmalık"

Jungkook tek kaşını kaldırdı. Jimin ona karşılık kollarını birleştirmişti. Jungkook'un Taehyung'a zarar vermesi artık tahammül edilemeyecek derecedeydi.

Taehyung ikisinde göz gezdirdi, olası bir kavgada Jimin'in kazanma ihtimali bile yoktu.

"Gujeolpan yiyelim"

İki korkutucu bakış da Taehyung'a dönünce titredi. Parmağını hemen Jungkook'a doğrultmuştu.

"Ismarlayacağını söylemiştin"

❁❁❁❁❁

Namjoon saate bakarken küçük çocuk durumu fark edip başını yemeğinden kaldırmıştı.

"Sevdiğin çocuğa mı gideceksin hyung?"

Min başını eline yaslayınca Namjoon onun başını okşadı.

"Evet... Ama uyuyordur şimdi. Sen yemeğini bitirene kadar oturacağım"

Birkaç gündür böyle bir döngüdeydiler. Namjoon ona yemek ısmarlıyor, Min de karşılığında onu dinliyordu.

Başıyla onaylayıp yemeğe dönecekken tekrar Namjoon'a döndü.

"Neden onu da yemeğe getirmiyorsun hyung?"

Namjoon gülümseyip başını eğdi. "Artık çok hasta... Bazen yanına gitmeme bile izin vermiyorlar"

"Doktorlar iyileştirmiyor mu onu?"

Namjoon üzgünce iki yana salladı başını. Min, yeni tanıştığı ağabeyini böyle görmeyi sevmemişti.

Yine de üstelemedi.

Brave Words, Braver Deeds ║Vkook&Yoonmin&NamjinWhere stories live. Discover now