Bölüm 12-Hediye

9.2K 618 294
                                    

Jongin 1 haftayı geçkindir kasabaya gelemiyordu.Yurtdışına seyahate gitmişti ama adamdan kurtulmak mümkün değildi.Beni her sabah ve her akşam mutlaka arıyordu.Telefonu her kapatacağım vakit bana getirmemi istediğin bir şey yok mu diye soruyordu.Jongin önce bir size danışıyordu ardından eğer ben bir şey istemezsem,kendi bildiğini okuyordu.Bu huyunu da seviyordum,kahretsin.

Heun ve ben yavaşça serinleyen havalara inat,bahçemizde dondurmalarımızı yalarken düşünceliydim.Bugün hamileliğin tam 3.ayı dolmuştu.Herkesin şahit olduğu o rutin belirtileri yaşamıyordum ama her şeyin tıkırında gittiğini de söyleyemeyeceğim.Bir kere sabah bulantısı denen şey sahiden vardı.Gece boyu acıkıyordunuz ve sabah uyandığınızda boş midenize baskı yapan bir şey büyüyordu içinizde.İllet bir şeydi.Canıma okuyordu,onun dışında bir zorluğu daha vardı.Henüz iş yerinde,durumumdan haberdar kimse yoktu.Hâlâ en ağır işleri yükleniyordum ve cimri patronun gözü bir eleman daha almayı yemiyordu.Şimdi olmasa bile en fazla 2 ay sonra her şey belli olacaktı.İşten ayrılmak zorunda kalırsam ne yapardım?

Bunun için derin bir araştırma yaptım.Patrona servis bölümüne alınmak istediğimi söyleyecektim ve bir işe daha girecektim.Canlı deniz ürünleri satan bir pazar vardı.Kapımıza yapıştırılan ilandan buldum numarayı,aradım adamları.Bana tam da bir elemana ihtiyaçları olduğunu söylediler.Yarın gidip bir bakacaktım ve bence bu iyiydi.

En azından Jongin'le bir düzen oturtana kadar biraz daha para biriktirmek zorundaydım.

Heun gülümserken,"Bir süre sonra dondurmalarımı biriyle paylaşmak zorunda kalmak beni üzüyor."dedi."Jongin bize çok dondurma alsın."

Biten dondurmasının ardından şekerlenen elleri ve ağzını ıslak mendille temizledim.

"Kraliçem yeter ki istesin.Jongin neden alsın?Ben alırım ikinize de."

Heun omzunu silkerek çardaktan zıpladı.Ben hâlâ dondurmamı bitirememişken onun gün içindeki bilmem kaçıncı paketini yiyor oluşu şaşırtıcıydı.

"Jongin'i televizyonda gördüm." dedi. "Onun parası çok."

"Benim de param var." diye çemkirdim. "Ben de çalışıyorum."

"Sen beni kıskanıyor musun?" diye sordu Heun.Ağzım açık kaldı.Tekrar yanıma yerleşip kucağıma uzanınca onu kollarımla sıkıca sardım.

"Seni herkesten kıskanırım benim güzel kraliçem.Kimseden dondurma isteme,olur mu?"

"E alana engel mi olayım?"

"Jongin,halam ve ben hariç kimseden bir şey alma Heun."

"Ya Lay?"

"Olabilir."

"Ya Suho?"

"Kraliçem,kime güvenmen gerektiğini biliyorsun.Söyletmesene beni."

Heun başını sallayarak bana sarıldı.İnce minderde uzandık.Bir süre sonra Heun'un nefes alışverişleri bir düzene girdi.Uykusu ağırdı,derindi.Küçücük eli karnımdayken bu görüntü öyle hoşuma gitti ki.Kraliçemin saçlarını okşarken,benim de içim geçiyordu.Bahçe kapımız açıldı.Gözlerimi aralayınca Jongin'i gördüm.Sağ elinde bir çiçek buketi vardı ve sol elinde karton torbalar taşıyordu.

"Jongin?" diye fısıldadım. "Ne zaman geldin?"

"Dün seninle konuşurken,bilet alıyordum." dedi. "İşlerim biter bitmez geldim."

Elindekileri masanın üstüne bırakıp bana yaklaştı.Heun'u yavaşça kendimden uzaklaştırdım.Jongin ben doğrulunca süratle bana sarıldı.

"Baktım,olmuyor,telefondan sarılamıyorum sana,ben de uçaktan iner inmez buraya geldim."

Hiçbir şey diyemedim.Sesini dahi özlediğimi söyleyecek değildim ya.Bana daha sıkı sarılsın diye ona sokuldum.Jongin yumuşakça yanağımı öptükten sonra,alnını sağ şakağıma yaslayarak,"İyi misin?" diye sordu. "Bebeğimiz de iyi mi?"

BUM MOMMYDär berättelser lever. Upptäck nu