Bölüm 34-Mezun

5.9K 426 175
                                    

Jongin'in şirketini ziyarete geldiğim akşam Yuil kucaklardan inmiyordu.Geniş giriş kapısının önünde,çalışanlar kızımın peşinden koştururken Yuil çok neşeliydi.Sürekli kıkırdayarak Jongin diye bağırıyordu ve yeni öğrendiği kelimeleri gerekli gereksiz sıralıyordu.Jongin'in arkadaşı Seungho elleri ceplerinde yanıma doğru ilerlerken ardıma dönüp kaçmaya çalıştım fakat adımı ağzına aldı.Bana izah edin,bu herifi neden sevemiyordum ben?

"Sehun nasılsın?" diye bağırdı. "Duydum ki bir bebek daha bekliyormuşsunuz.Tebrik ederim,Jongin'in ağzı kulaklarında.Aslında Sehun.."

Hah dedim geliyor bomba.Sıkacak şimdi canımı,yakacağım canını.

"Jongin çok zor zamanlar geçirdi.Seninle tanışmadan önce de kibar herifin tekiydi fakat senden sonra can geldi ona.Her zaman keyifli,attığı adımları daima iki kez düşünüyor.Hele ailesi,dilinden hiç düşmüyor.Sen ona merhem oldun Sehun,dostum seninle can buldu,teşekkür ederim.Bize çok iyi geldin."

Haydaaa.Sahiden afedersiniz.Vicdan sızım damarlarımda kol gezinirken bakışlarımı kaçırdım.Yuil bir oğlan topluluğunun içinde kelime dağarcığını zorluyordu ve her utanışında,küçük elleri güzel gözlerini kapatıyordu.Kıskandım zira ona doğru bir adım da attım fakat gerginliğe hiç gerek yoktu.

"Jongin tüm güzel şeyleri hakeden biri.Ona sevgimden daha fazla verebileceğim hiç bir şeyim yok.O ne kadar mutluysa,ben de o kadar huzurluyum."

Seungho gülerek omzumu patpatlayınca kenara doğru kaydım.İyi güzel şeyler söylüyordu da,bana dokunması ne münasebetti.Abarttığım falan yoktu,sizin de çevrenizde bir türlü kanınızın ısınmadığı insanlardan vardır.

Bir süre sonra gözlerim bayram etti.Yuil bana doğru koşarken Jongin'de ardından geliyordu.Yanında yürüyen yardımcılarından birinin uzattığı dosyayı göz atarak imzaladı,ardından gülümseyerek ona veda etti.Beni farkettiği vakit kalbim düştü yere.Sen çok belalı bir herifsin Kim Jongin,2 seneyi geçen evliliğimizde şu yaylım gülüşüne bir türlü akıl erdiremedim.

Kollarını iki yana açarak sırıttı.Üstüne tam oturmuş takım elbisesinin içinde,beni öyle güzel gömdü ki göğsüne,kollarımı sırtına sıkıca sardım.Akşama değin onsuz nasıl geçiyordu bu vakit?Yelkovanı kırıp atasım vardı.

"Sehun'um..nasılsın,bebeğimiz nasıl?Seni çok özledim."

"Ben de seni özledim.İyiyiz.Yuil'le karnımız acıktı.Yanına gelesim geldi."

Jongin gülerek beni kolunun altına aldı.Çalışanları yanıma gelip beni tebrik ederken,Yuil çoktan babasının omzunda yerini almıştı.

"Hangi ara söyledin millete?" diye sordum sessizce.Adam bir şeye heves etti mi ağzında bakla ıslanmıyordu.

"Neden Söylemeyeyim?" derken omzunu silkiyordu. "Bir kez daha baba oluyorum.Gururlanmakta mı suç?"

Ona yaklaşıp yanağını okşadım.

"Asma suratını be adam.Ne dedim ben şimdi?İyi,söyle herkese.İlan ver gazeteye."

Jongin gülerek Yuil'i kucağında zıplattı.Keyfi nasıl da yerindeydi.İş çıkışı yemeğe giderken de hiç susmadı.Gelecekte evi nasıl şekillendirsekte çocuklar rahat etse diye düşündü durdu.Halamı Japonya'ya,Japon lokumu atölyelerine götürmekten bile bahsetti.Gözleri sürekli karnımdaydı.Ardına doğru yatırılmış saçları,kollarını kıvırdığı gömleğiyle Yuil'e yemek yedirirken,"Kardeşin doğmadan konuşmayı öğrenmelisin." diye söylendi. "Adını sen koy istiyorum Yuil.Sehun gülüp duruyor bu çocuk ya,baba desene sen bir."

"Baba,baba,baba."

Jongin gülerek bana baktı.

"Görüyor musun?" dedi. "Zehir gibi.Çünkü babası Kim Jongin."

BUM MOMMYWhere stories live. Discover now