Bölüm 25-Öğrenci

8K 499 298
                                    

Bebekle ilgilendiğimiz günler sakindi.Abartmaya gerek yoktu.İkimiz de bu konularda bilgisiz heriflerdik ama bir bebeğin altını değiştirmenin nesi zordu ki?Yine de Jongin Yuil'in ihtiyaçlarını karşılarken,bocalıyordu.Onu kucağına almadan önce kendi kendine gaz veriyordu ve üstünü değiştirirken sanki çocuk ortadan ikiye ayrılacakmış gibi dikkatli davranıyordu.

"Parmaklarına bir bak." diye konuştu sessizce.Her taraf karanlıktı.Yuil'in dünyadaki 5.günüydü ve Jongin ona bakarken büyüleniyordu.Yatağın ortasındaki hareketsiz bebeği seyrederken,"Geceleri hiç ağlamıyor." dedim. "Mızırdanmıyor,karnı hemen doyuyor ve rahatça uyuyor.Sahiden,ne güzel çocuk doğurmuşum."

Jongin gülerek saçlarımı öpünce ona baktım.

"Tanrı biliyor ya Sehun,bundan daha huzurlu olamam."

Dudaklarımı araladım ama şeker gibi laflarının ötesinde laf söyleyemedim.Hep diyorum fena kurnaz bu adam.Bunca zaman adının çapkınlık tatavalarıyla anılmamasında kesin bir işler vardı.

"Şu evlilik işi.." diye başladı lafa. "Yarın gitsek mi?Yer falan bakmamız gerekmiyor mu?"

Omzumu silkerek yatağa serildim.

"Kasabada her sokakta kutlama yapabilirsin Jongin.Sahilde bir yer kiralarız.Sen bana yemin edersin ben de sana yemin ederim.Ardından sevdiklerimizle yemek yeriz.Bu bize yetmez mi?"

Jongin başını yastığına yaslayıp elimi tuttu.Dudakları avuç içimde gezinirken,"Yeter." dedi. "Tanrı'ya senin için çoktan yemin ettim ama bir de dile dökerim."

Dünyanın içine tüküreyim ya,bu herif dehşet etkileyiciydi.

"Yuil'i yatırıp geleceğim." dedim. "Bekle beni."

Jongin bekledi.Odaya gidip üstüne atlayana kadar sırıtarak bekledi.Beni kucaklayıp yatağa yatırırken,"Dikişlerine dikkat et." diye konuştu.Bacaklarımı sıkıca beline dolayınca kalçalarıma tutundu.Beni kendine bastırışında yüzünü boynuma gömdüm.

"Artık göbeğim yok,sana sıkıca sarılabiliyorum."

Jongin yumuşakça gülerek,"Bir an da incecik kaldın." dedi. "Bana da garip geliyor.Belki bir gün bir kez daha-.."

"Tamamlama lafını.Yüzünü dağıtırım."

Jongin kahkaha atarak bana sarılınca sırtına vurdum.

"Yuil için sana minnettarım.O acıyı bir daha çekmeni istemem ama bu babalık meselesini çok sevdim."

Yüzünü uzaklaştırıp onu uzun uzun sevdim.Hiçbir şey demeden bana öylece bakıyordu ya,ondan başka hiçbir şey düşünemiyordum.

Hava hafifçe aydınlanırken uyandığımda Jongin yanımda yoktu.Odanın kapısı açıktı ve bebek telsizi kapalıydı.Yuil'in odasına girdiğimde,Jongin bebek kucağında hafifçe sallanarak ortalıkta dolanıyordu.Dudaklarını onun başına sürtüp,"Babası şimdi kızını uyutacak." diye konuştu.Sesi bal gibiydi.Melodili lafları Yuil'e ninni gibi geliyordu.Bebeğin kıvrılmış bacakları Jongin'in çıplak göğsünde sallanırken keyifli görünüyordu.Kendimi farkettirmem uzun sürmedi.Yanlarına yaklaşıp eşimin omzunu öptüm.

"Ne zamandır ayaktasın?Sen yat,ben uyuturum."

Jongin gülümserken,"Gözüme uyku girmiyor." dedi. "Kucağımdan indiresim gelmiyor."

"Ver çocuğu." dedim. "Yarın toplantın yok mu senin?Daha kasabaya gideceğiz.Sonra tüm gün söylenip yorma beni."

"Benimle de ilgilenirsin." diye karşılık verdi Jongin. "Yuil'den neyim eksik?"

BUM MOMMYWhere stories live. Discover now