AY-4

369 34 10
                                    

Medya ; Sanat Kırtasiye...🎨📚✒

💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎💎
Başımdaki ağrı yüzünden gözlerimi açamıyordum. Ağrıya adapta olabilmek için birkaç saniye bekledikten sonra yavaşça göz kapaklarımı aralayarak doğruldum.

Dün gece Yekta beni yatağa taşımış olmalıydı. Odama nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Salona çıktığımda kimse yoktu. Yekta herhalde işe gitmiş olmalıydı. Mutfağa giderek,  dün Yekta’ nın kahve aldığı çekmeceyi açarak şekersiz kahve paketlerinden birini aldım. Ketldaki suyu kaynattım. Yukarıdaki cam bölmeden bir kupa alarak karışımı ve kaynamış suyu ekledim. Baş ağrımı kafeyin uyuşturuyordu. Kahvaltıdan önce kahve içmeye uzun zamandan beri alışmıştım. Ada tezgaha oturarak kahvemi yudumladım ve ağrının kafamda uyuşarak silinmesini hissettim.

Kapı kilidindeki sesi fark ettiğim sırada gözlerimi açtım. Yekta elinde kesekağıdı ile salona  girerek kapıyı ayağı ile kapattı.  Anahtarı kilide taktı, beni fark eder etmez gülümsedi ve mutfağa gelerek:

‘’Günaydın güzelim.’’

‘’Günaydın Krdanadamım.’’ Lakabını duyduğunda tebessümü genişledi.

‘’Hala mı?’’

‘’Saçların beyaz olduğuna göre?’’ ellerimi saçlarına daldırarak karıştırdım.

Gülerek geri çekildi.
‘’ Ayı gibi acıktım, sen kahvaltı yaptın mı?’’ kıkırdadım.

‘’ Hayır, yeni kalktım sayılır kutup ayısı.’’ Gözlerini devirdi.

‘’ Kutup ayısı da beyazdı değil mi?’’
‘’Senin gibi.’’ Kahkahamı tutamadım.

Dökmemek için bardağımı tezgaha bıraktım. Aniden tokamı saçımdan çıkararak saçlarımı karıştırmaya başladı. Daha dün taramıştım!

‘’Demek öyle Bayan Kızıl Tilki!’’ dalga geçme sırası ondaydı. Kahkaha atıyorduk. Yekta bir anda ciddileşerek yüzünü endişe kapladı. Ne olduğunu anlamak için odaklandığı yere dikkat kesilerek parmaklarımı boynumda gezdirdim. Boynum kanıyordu.

‘’Gece, afedersin güzelim canın yandı mı?’’ telaşla tezgahın üstündeki rulodan birkaç yaprak kopardı ve yaraya hafifçe bastırdı.

‘’Toka çizmiş olmalı. Canım acımadı Yekta sorun değil.’’

‘’Çok derin çizmiş, canın acımamış olamaz.’’ Yüzü ciddiydi.

‘’Yekta, gerçekten canım acımıyor. Yaralandığımı bile fark etmedim.’’

‘’Hastaneye gidelim.’’ 
ahh hayır.
‘’ Abartma lütfen, ufak bir çizik sadece.’’

‘’ Gece, derin çizmiş iz kalabilir.’’

Gözlerine baktım ciddiyetle konuşarak ikna olmasını umuyordum.
‘’Sorun değil. Ben iyiyim, gerçekten.’’  Gözlerini kapatıp derince soludu, pes etmişti.

‘’Peki tamam. Yarayı temizleyelim.’’

‘’Ben hallederim. Sen git duş al. Vişneli votka kokuyorsun.’’ Yüzümü buruşturdum.

Gülümsemesini engellemek için dudaklarını birbirine bastırdı.
‘’Tamam. O zaman ben çıkana kadar kahvaltıyı hazırla trunçgil.’’

Göz devirme sırası bendeydi.
‘’Kutup ayısı.’’

O banyoya girerken ben de Yekta’nın gösterdiği yerden kolanya ve pamuk alarak odama girdim. Dolaptaki aynaya baktığımda yaranın derinliği dikkatimi çekti. Gerçekten derindi. Peki ben niye acı hissetmedim?

KAN VE ŞEHVET /TazeYaralar/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin