AY-11

242 24 10
                                    

Medya: Gece'nin dövmesi...

MEDYA: Dövme Salonu

‘’Şirket geleneği öyle mi?’’Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

‘’Şirket geleneği öyle mi?’’
Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. Başını onaylayarak hafifçe salladı, dalgalı saçından bir tutam yavaşça alnına düştü. Ellerini cebinden çıkararak koltuğa doğru ilerledi.
‘’Bütün gün orada dikilecek misin? Buraya gel.’’ Bozuntuya vermeden ilerleyerek bej rengi deri kanepeye oturdum. Masadaki ufak dergiyi bana uzattı. Anlamayan bakışlarla baktığımda gülümsedi. Şaşkınlığımla eğleniyordu resmen, harika!
‘’buradaki figürlerden birini seçmen gerek, ben de o resmin dövmesini yapacağım.’’ Yutkundum. Sayfaları karıştırırken aklımın dank etmesiyle başımı hızla yeni patronuma çevirdim.
‘’dövmeyi siz mi yapacaksınız?’’ cevap bile vermeye tenezzül etmeden hafifçe başını salladı. Dudağımı dişlemeye başladım. İnatla soruma devam ettim.
‘’her çalışana bizzat siz mi dövme yapıyorsunuz?’’ sesimdeki imaya karşı dudakları hafifçe kıvrılırken başını başıma yaklaştırdı. Burunlarımız arasında çok az bir mesafe kalmıştı. Nefesini dudaklarıma üfleyerek konuşmaya başladı. Gözlerine baktığımda kuruyan boğazıma inat yutkundum.
‘’Neden merak ediyorsun?’’ sarsakça mırıldandım.
‘’Bir sebebe ihtiyacım yok.’’
Yavaşça geri çekildi. Toparlanmaya çalışarak bakışlarımı kaçırdım. Dergiye odaklanmaya uğraştım ve gözüme çarpan ilk resmi gösterdim.
‘’Bunu istiyorum.’’ Başparmağını yeni çıkmaya başlamış sakalında gezdirdi.
‘’Elmas mı?’’
Elmas mıydı? Ah, en azından yarasa gibi saçma sapan bir şey seçmemiştim. Sonuçta kurukafa, yarasa, iskelet gibi saçma sapan figürler de vardı. O kadar karmaşık resimlerde vardı ki, çizimle uğraşmama rağmen şaşırmadan edemedim.  Emin olduğumu belli ederek başımı salladım.
‘’Evet elmas.’’
‘’şirket için oldukça anlamlı.’’
‘’evet, tabi.’’ Çokta umurumda sanki!
‘’o zaman ceketini çıkarman gerek Gece...’’ anlamamıştım. Resmi halinden çok farklıydı.
‘’neden ki?’’
‘’boyun bölümünden bir şekil seçtiğin için olabilir mi?’’ lanet olsun bileğime ya da koluma olmaz mıydı sanki? Aptal kafam! Niye daha dikkatli incelememiştim ki.
‘’evet doğru.’’ Ceketimi çıkararak ağır hareketlerle koltuğa bıraktım. Dövmenin yapılacağı koltuğa otururken stresten nefesim sıklaşmaya başladı. Acı hissetmeyeceğimi bilsem de o kaçığın bana bu kadar yakın olması… Ürkütücüydü.
Ceketini çıkarırken gömleğinin altındaki bütün kasları gerilmeye başladı.

Tuhaftı ama bu görüntüsü ona çok benziyordu, ona... Arkası dönük olması şanstı. İlk defa bu kadar dikkatli bakıyordum. Onu incelerken fark ettiğim şeyle dehşete düştüm, sevdiğim adama benzemesi o kadar tuhaftı ki. Gümüş kol düğmelerini masaya bıraktı ve ağır ağır gömleğin kollarını kıvırmaya başladı. Parmakları, uzun kemikli parmakları bile o kadar benziyordu ki…

Kırtasiyedeki dokunuşunu hatırladım. Yumuşaktı, teninin dokusu, verdiği his… Sadece teninin gereğinden fazla sıcak olduğunu anımsadım. Tek farkı buydu. Bakışlarımı yere sabitledim. Yutkundum ve saçlarımı kolumdaki ufak lastik tokayla bağlarken içten içe kendime kızdım.

KAN VE ŞEHVET /TazeYaralar/Where stories live. Discover now