AY-5

336 28 9
                                    

Medya; Gece'nin kulüp kıyafeti... 🎧🎤🎶

Biraz rafları karıştırdıktan sonra dikkatimi çeken üç kitap seçtim. İki tane bilimkurgu, bir tane de fantastik-aşk romanı alarak tekrar çantalara yöneldim. Hmmm çeşit çok fazlaydı. Hepsi de güzeldi ama siyah mavi çizgileri olan çantayı seçmiştim. Kasaya yöneldiğimde... O, yabancı? Burada ne işi vardı! O da beni fark etmişti. Kahretsin! Uçaktaki halim, ahh kızarmaya başlamıştım. Yaşlı kadın soru sordu ama onun dikkati benim üzerimdeydi. Kadının bakışları ikimiz arasında mekik dokuyordu. Benim şaşkınlığıma inat yabancı hiç şaşırmışa benzemiyordu. Yüzü olabildiği kadar ifadesizdi. Bu kadar ifadesiz olması neden ürpermeme sebep oluyordu ki? Ya boynuma sabitlediği bakışları? Kadın yabancıya karşı bir kez daha saygıyla seslendi.

''Erez Bey istediğiniz pergel seti geldi efendim... Erez Bey?'' kadın sonunda dikkatini dağıtmıştı. Bakışlarını bir dakikalığına kadına çevirmişti. Yeni fark ettiğim nefesimi tutmayı bırakarak derince soludum. Adı Erez'di. Utancımı bastırmaya çalışarak kasaya yaklaştım ve tam karşısında durdum. Onu görmezden gelmeye çalışarak kadına bakışlarımı odakladım. Kadın benim poşetlerimi uzattı ve kitapla çantayı da ayrı birer torba çıkararak poşete koydu. Ödemeyi beceriksizce de olsa, dağılmış dikkatime karşın yapabildim.

Poşetleri aldığım sırada bakışlarının üstümde olduğunu fark ettim. Tanımış olamazdı değil mi? Tabi ki tanıdı aptal... Bilinçaltımın sesiyle yanaklarım daha da ısınmaya başladı. Kirpiklerimin altından baktığımda boynuma baktığını yine boynuma bakıyordu. Boynuma bu kadar odaklanmasına ilk dakikada anlam veremedim. Yaram... derin bir çizikti ama bu kadar dikkat çekeceğini fark etmemiştim. Bakışları çok garipti, ifadesizliği tedirgin ediyordu. Boynuma odaklandığı sırada yutkundu. Adem elması, dalgada salınan kayık gibi hareketlenmişti. Bakışlarını bir anda irislerime sabitledi. Dudağının kenarını hafifçe dişledi. Ahh lanet olsun!

Poşetleri iki elimle kavradım.

''Merhaba, tekrar karşılaşmak ne hoş?'' bu ne demekti şimdi? Dalga mı geçiyordu. İfadesiz bakışlarından kestirmek mümkün değildi. Zorla olsa da gülümsedim.

''Merhaba, evet garip bir tesadüf.'' Hadi ama neden tanımamazlıktan gelmemişti sanki? Suratımın kırmızının her tonunu denediğine emindim.

''Erez SANCAR.'' Elini uzattığında tokalaşmak için sağ elimdeki poşetleri yere bıraktım. Avuç içine yerleşen parmaklarımın temas etmesiyle ürperdim. Teni... o kadar yakıcıydı ki. Benim buz gibi tenime karşın fazla sıcaktı.

Derin bir nefes alarak utancımı biraz olsun azaltmaya çalıştım.

''Gece, Gece TANYEL.'' kekelediğim için kendime içimden saydırmayı ihmal etmedim. Elimi çektiğimde yerdeki poşetlerimi almak için gözlerimi kaçırdım. Aldığım kitaba odaklanmıştı. Bakışları beni bulduğunda dudağının kenarı belli belirsiz kıvrıldı.

''Güzel seçimler. Kitaplardan anladığın çok belli .''

Seni ilgilendirmez!

'' Şey evet, ilgimi çektiler.''

''Kitap seçmekte kararsızım. Bana tavsiye edebileceğin kitaplar vardır umarım?''

Ben gitmeyi planlıyordum ama!

''Pekala ilerdeki raflardan seçebiliriz. Ama çok vaktim yok.'' Daha kıyafet bile almamıştım ve bir saate evde olmam gerekiyordu. Sessizce nefesimi dışrı üfledim. Bir bu kaçık eksikti.

''Peki. Önden buyur Tanyel.'' Ahh ne yapıyordum ben. Yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve geriye attım. Kitaplığın önünde durdum ve ona döndüm. Bakışları yine boynumdaydı. Parmaklarım istemsizce yaramı kapatmaya çalıştı. Saçlarımı düzeltir gibi karıştırarak boynumun üzerine örttüm. O da bakışlarını kitaplara odakladı.

KAN VE ŞEHVET /TazeYaralar/Where stories live. Discover now