AY-7

260 25 9
                                    

Medya: Sorgu odası.

En az elli yaşındaki polis memurunun elindeki dosyayı masanın üstüne fırlatır gibi koymasıyla irkildim.
Sandalyeyi gürültüyle çekti ve ters çevirerek oturdu.

‘’Gece TANYEL…’’ dosyadaki ismimi okudu ve tekrar sayfaları karıştırdı. Sakallarını düzelten adam dosyayı okurken sıkıntıyla iç geçirdi.

‘’anlatmaya başlasan iyi edersin. Ya da dur, sen kesin avukatım gelmeden konuşmam dersin ha?’’

‘’bir avukatım olduğunu sanmıyorum.’’ Dedim ifadesizce. Bu adam gerçekten canımı sıktı. Kollarımı göğsümde birleştirdim.

‘’harika! O zaman anlatmaya başla.’’ Ayağıyla ritim tutmaya başladı. Aman ne kibarsın!

‘’arkadaşıma yardım etmek için bardaki masaya içki servisi yaptığım sırada müşterilerden biri beni taciz etti ve…’’

‘’ve sen de adamın kafasını yardın.’’ Cümlemi tamamladı. Kendimi savunmaya geçtim.
‘’uyardım ama durmadı yani dinlemedi bile.’’

‘’adamın kafasına tam on iki dikiş atmışlar!’’

O kadar mı kötü!
‘’bakın ben…’’ yine sözümü kesti ah!

‘’kamera kayıtlarında sana sarkıntı olduğuna dair bir kanıt yok Bayan Tanyel?’’

‘’ama nasıl? Durduk yere kafasını yarmadım ki ben.’’ Harika, bu cümleden sonra gerçekten de avukata ihtiyacım vardı. Komiser sabır dilerken alnını kaşıdı. Kayıtlar, ama nasıl?

‘’kayıtlara bakabilir miyim?’’
Kaşlarını çattı ve masaya yumruğunu indirdi.
Aa oo!
‘’şimdi de bana inanmadığını mı söylüyorsun?’’

‘’hayır ben sadece…’’

‘’bence kendine bir avukat bulsan çok iyi olur kızım!’’

‘’sürekli lafı azıma tıkmaktan vazgeçin artık! Bence sizin de emekli olma vaktiniz gelmiş komiser bey!’’ adam sinirle ayağa kalkarak işaret parmağını bana doğrulttu. Ağzını açtı tam bir şey söyleyecekken tekrar sustu. Sorgu odasının kapısını gürültüyle çarparak çıktı.

Kahretsin! Bir bu eksikti! Kafamı masaya koyarak gözlerimi kapattım. Emin olduğum tek bir şey vardı, asla pişman değildim. Hak etti, hem de sonuna kadar!
Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum. Otuz dakika, bir saat? Başım hala masada birilerinin gelmesini bekliyordum.

O kaçık memur bile gelebilirdi. Beklemekten çok sıkılmıştım. Hayata yeni bir başlangıç yapmayı dilerken düştüğüm durum acınasıydı. Şimdi ne olacağını düşünmek bile istemiyorum. Kamera kayıtları bile aleyhime tanıklık yapıyordu.

Kasten adam yaralama suçundan kaç yıl mahkum edilirdim ki? Bir sabıkalı olmadığım kalmıştı!
Kapının açılmasıyla başımı masadan yavaşça kaldırdım.  Komiserden özür dilemeliydim. En azından memura hakaret suçundan kurtulabilirim… Bu kaçık burada ne arıyordu? Daha yeni tartıştığım komiser beni yok sayarak arkasından giren o kaçıkla konuşuyordu.

‘’yanlızca on dakika Erez Bey.’’

‘’fazla sürmez memur bey emin olabilirsiniz.’’

Komiser yüzüme bile bakmadan kapıyı kapattı. Ensemden bir ürperti yayıldı. Bu adamla penceresi olmayan ufak bir odada yalnız kalmak… Nefesim tekledi.

‘’burada ne arıyorsunuz?’’ kendinden emin bir şekilde sandalyeyi çekerek karşıma oturdu. Elinde siyah bir dosya vardı. Dosyayı masaya koyarak ellerini masanın üstünde birleştirdi.

KAN VE ŞEHVET /TazeYaralar/حيث تعيش القصص. اكتشف الآن