Seçilmişler

1.9K 86 18
                                    

“Umut bir kez yok olduğunda, geri dönüşü olmuyordu.”

***

Soğuk tenimi titretircesine sokağa dağılmıştı, hafif yağmur damlaları kaldırımların gri taşlarını koyu bir umutsuzluğa hapsediyordu; gökyüzünde çakan bir şimşek bulutların arasında kayboldu, ardından gök gürültüsü ıssız sokakta yankılandı. Gri bulutlar gökyüzüne dağılmış, sanki adımlarımı tkip eden sadece soğuk değilmiş gibi verdiğim her nefeste bir şimşek bulutların arasından görünmüştü. Soğuğun üzerime üşüşmesine rağmen attığım her istikrarlı adım neden kaçıyordu bilmiyordum ama ben kaçtığım, en azından kaçmaya çalıştığım şeyi iyi biliyordum. Yağmur damlaları biraz daha hızlandığında mavi gözlerim bir şeyin kabullenmişliğiyle kısıldı; bazen kaçtığımız şeylerle o kadar iç içe yaşardık ki farkında olmadan bir süre sonra ona koşmaya başlardık. Hiçbir zaman ondan kaçamadığımı anlamam birkaç saati bulmuş olsa da sessizliğim bulutların arasında beliren yeni bir şimşekle bozuldu.

Issız sokakta gök gürültüsünün sesi duyulurken kapüşonlu uzun kollu büyük beden gri kıyafetin önündeki küçük cep kısmına yerleştirdiğim ellerimi iyice birbirine doladım, soğuğun sevmediğim yanları sevdiğim yanlarından daha fazlaydı. Sıcaktan da ayrı şekilde hoşlanmadığım gerçeği hızlı attığım adımlarımı yavaşlattı, kendimi aniden hafif yağan yağmurun altında acısıyla baş başa kalmış halde buldum; fakat attığım adımlar yeni bir şimşekle hızlandı, gök gürültüsü geldiğinde acım derinlerime gömülmüştü.

Rahatsız hissettiğim saniyeler birbirini kovalarken acının gün yüzüne çıkmasını bekledim ama sadece ürpermemi yarayacak bir hisle dolup taşmakla yetinmek zorunda kaldım. Bazı günlerde, özellikle hayatımda bir şeylerin değişeceğini hissettiğim günlerde başıma üşüşen rahatsızlık giderek artarken derin bir nefes aldım. Başımı çevirip arkama kısa bir bakış attım, sokakta yalnız olmadığım hissi artarken başım öne döndü ve gözlerim karşılaştığı şeyi algılayamadan dudaklarımdan küçük bir çığlık kaçtı. Kalbim hızla atmayan başlarken adımlarım aniden durdu, kendimi sokağın ortasında onunla baş başa bulmam büyük bir ironiydi.

Siyah bir dumana benzeyen, kapkara suratıyla beni ürküten varlık gözlerini üzerimden ayırmadan etrafımda dolaşmaya başladı. Yutkunduğumda sokağın karanlık bir sisle kaplandığını fark ettim, mavi gözlerim ondan bir saniye olsun ayrılmıyordu. Bazen rüyalarıma girerdi, bazen karşımda belirirdi ama onu görmek alışkın olduğum bir şeydi. İlk kez gördüğümde on altı yaşımdaydım, doğum günümdü; gözlerim yorgunluktan kapandığı anda o belirmişti, yıllarca bana tekrar edeceği uyaran cümlelerinin başlangıcı o zamanlarda bana korkunç şeyler gibi gelirken şimdi sadece dinliyordum.

"Damla..." Kalın, tanıdık sesi kulaklarımda yankılanırken onun bir halisünasyon olduğunu tekrarladım içimden; gerçekten var olamazdı, olmamalıydı. "Sen seçildin, kehanete dikkat et."

Etrafımda attığı turu bitirip önümde durduğunda yıllarımı alan soru dudaklarımdan döküldü. "Benden ne istiyorsun?"
Karanlık olmasına rağmen gülümsediğini gördüm, ona sorduğum bu soru her zaman yanıtsız kalmıştı.

"Damla," dedi, sesi biraz daha yumuşak çıkmıştı. "Sen seçildin, kehanete dikkat et."

Ona sert gözlerle bakmaya çalışsam da göründüğü gibi aniden kayboldu, siyah bir dumandı belki de; yavaşça dağılıp kendisini rüzgârda savurduğunda sokağa yayılan sisi de alıp gitti. Beni birkaç kez psikologlarla yüz yüze getiren, bazen uykularımdan ağlayarak uyanmamı sağlayan bu varlık her zaman aynı şeyleri söyleyip giderdi. Acaba fazla dizi, film izliyor muyum diye kendime defalarca kez tekrarladığım sorulara rağmen ona bir açıklama bulamamıştım. O bir halisünasyondu, sadece bu kadardı; fakat kendimi buna inandırmak, sürekli tekrarlamak kadar kolay değildi.

SeçilmişlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin