Kaybolanı Kurtarmaya Çalışmak

207 9 1
                                    

Bölüm şarkısı: Alan Wlker & Sofia Carson, K-391, CORSAK - Different World.

"Sakin bir gecede kayan yıldızın peşinden koşmak gibiydi kuşları kovalamak, ulaşılmazdı ve kaçınılmazdı."

***

Sonsuzluğun kıyısında, boşluğun ortasında yankılanan adım sesleri karanlığın içinde yürüyen birkaç kişiye aitti; sessizlerdi, attıkları her adım dikkatliydi. Yıldızların, gezegenlerin süslediği uzayın derinliklerinde ilerleyen birkaç kişinin adımları açıklık alanın kayalık bir bölgesini fark ettiklerinde yavaşladı. Kayaların onları gizleyebileceğini düşünerek adımlarını o tarafa yönlendirdi başlarındaki kadın, kim olduğunu gizleyen pelerini sayesinde pek fark edilmemesine rağmen üç kadının yanında yürüyen küçük çocuk onları ele veriyordu. Kayaların arkasına geçtiklerinde sabrı tükenmiş bir halde pelerinin başlığını çıkartan kumral saçlara sahip kadın sağ elinde tuttuğu çantayı kenara bıraktı.

"Günlerdir yürüyoruz ama hâlâ şu lanet olası ağacı bulamadık!" diye isyan etti kayalıklara oturarak. Sonra yeşil gözleri çocuğu buldu, dikkatli bakıyordu. "Ya sen hiç hissetmiyor musun babanın nerede olduğunu?"

Çocuk omuzlarını silkerek kadının yanına oturdu. "O artık bir ağaç, Arma. Onu hissedemem, tabii o istemediği sürece."

Arma'nın yanına oturan kadın pelerinin başlığını çıkartarak açık pembe saçlarını düzeltmeye çalıştı. "Yine de sen hissedebiliyor olmalısın, sonuçta o ağacın koruyucusu olacaksın."

Suçlayan bakışlar atan çocuk, "Henüz değilim," dedi açıklamaya çalışarak. "Babam beni henüz koruyucusu ilan etmedi ve onu bulamazsam asla koruyucusu ilan etmeyecek." Kollarını birbirine bağlayarak soğuk kayaya yaslanan çocuğu izleyen üç kadının içini titreme kapladı çünkü çocuk uzayın etkilerine karşı tepkisizdi, belki de hiç etkilenmiyordu.

"Lily," dedi pelerinin başlığını çıkartmayan kadın pembe saçlı kadına dönerek. "Uzay Sarayı'na ne kadar kaldı? Ortalıklarda hiçbir şey göremiyorum."

Dudaklarını büzerek kadına bakan Lily mutsuz görünüyordu. "Tabii ki göremezsin, Bella! Uzay Sarayı derinlerde olduğu dışında ipucu bırakmadan kaybolan bir yer, eğer kraliyet ailesinden değilsen bulman zor." Lily de çocuğu taklit ederek sırtını kayaya yasladı fakat soğuğu hisseder hissetmez hemen kendisini geri çekti.

Pelerinin başlığına elini atan Bella siyah saçlarını açığa çıkartırken sakin kalmaya çalışarak çocuğa baktı, ağacın yerini hissedemiyor olması onlar için bir eksiydi ama Uzay Sarayı'nı bulup kraliyet ailesiyle konuşursa yerini bulabileceklerinden emindi. Üç kadının giydiği siyah pelerinler uzayla alakalarının olmadığı gerçeğini saklasa da çocuğu kısa bir süre içinde götürmezlerse görevleri başarısız olacaktı. "Pekâlâ..." dedi sakinleşmeye çalışarak. "Gerçekten fazla vaktimiz kalmadı. Acele edip şu sarayı bulalım, yoksa görev başarısız sayılana kadar etrafta boşu boşuna gezmiş olacağız." Derin bir nefes alarak siyah gözlerini uzayın derinliklerine çeviren Bella ona tanıdık gelmeyen bir ses cevap verdiğinde donakaldı.

"Maalesef göreviniz burada sona eriyor, Ateş Koruyucuları."
Hepsi aynı anda kayaların tepesine başlarını çevirdiğinde düz siyah saçları beline kadar inen, siyah gözleriyle hepsini inceleyen kadınla karşılaştı. Çocuk hızla oturduğu yerden kalkıp Bella'nın arkasına saklandı, Lily ve Arma da ayağa kalkarak Bella'nın yanına geldi. Arma, "Sen de kimsin?" diye sorduğunda kadın gülümsedi. Arma kadının sağ kaşının biraz üstünde, tam köşesinde dikkatini çeken bene birkaç saniye odaklanarak durumu düşündü.

SeçilmişlerWhere stories live. Discover now