Parlatılan Gelecekte Kaybolmak

81 5 8
                                    

Bölüm şarkısı: Nightcore - Léquilibre.

"Umudun ellerine bir oyuncak verirseniz sevinirdi, umutsuzluğun eline oyuncak verirseniz de dünyanlar onun olurdu."

***

"Tekrar dene," dedi kadın ince sesiyle. "Bir kez daha dene, Laslet. Bu sefer başarabilirsin."

Gözkapaklarını aralayan küçük kız annesinin kaybolan sesiyle huzursuzluğun kalbine yayıldığını hissetti, o evden kaçalı birkaç gün oluyordu. Bacaklarının etrafına doladığı ellerinde kuruyan kanlara değen gözleri boş bakışlarla dolarken dışarıdan gelen sesleri dinledi, rüzgârın sesi dışında etraf sessizdi; kaçmak için harika bir fırsat yakaladığının farkındaydı, ellerini yere yaslayarak ayağa kalktı. Ormanın içinde uzun bir süre koştuktan sonra hiç görmediği komşularının evinden birisine sığınmıştı, arka tarafta geniş bir kiler bulduğu için şanslıydı ama içerisi soğuk olduğundan sessiz kalıp birkaç gün geçmesini beklemenin zor olacağını düşünmüştü. Birkaç günün zor geçtiğini, uykularının sürekli bölündüğünü hesaplamazsa durumu iyiydi.

Derin bir nefes alarak karanlık kilerde etrafına bakındı, geceydi. Karanlık onun için iyiydi, etrafını daha iyi görmesini sağlıyordu; kaçtığı sırada etraf fazla aydınlık olduğundan ormana yaydığı karanlık enerji duvarı onu tüketmişti, yorgunluğu geçmek bilmiyordu. Ellerini tahta duvarlarda gezdirerek kapının bulunduğu kısma yürüdü, adımları tökezlemelerinden dolayı yavaştı. Günler onun için aç, susuz ve güçsüz geçmişti; fakat saklanmak için daha iyi bir yol yoktu, kapılarını çalan davetsiz misafirin onun yaşadığı kötü durumları umursayacağını sanmıyordu. Eli kapı kulpunu bulduğunda usulca indirdi, dışarısı hâlâ sessizdi. Fırsatı kaçırmak istemediği için hızla dışarı çıktı, rüzgâr saçlarını savurarak teninde gezindiğinde bacaklarının titremesini umursamadan bir adım attı.

"Hey, sen!"

Arkasından gelen sesle donakaldı, aynı anda arkasını da dönecekken orada yan gözle gördüğü siluetle tökezledi. Bacakları onu daha fazla taşıyamazken yere düştü, kalçasının toprakla birleştiğini hissederken korkuyla arkasına baktı. Karanlık siluet yaklaşırken, "Lütfen..." dedi güçsüz bir sesle. "Canımı yakma..." Korkmuyordu, özellikle de ölmekten ama burada, kaçtığı kişiler tarafından yakalanması kötü olurdu. Sağ elini toprağa iyice gömerek derinliklerinde yatan karanlık güçten beslenmeye başladı, saldırmaya hazırdı.

Karanlık siluet dikkatli bir şekilde eğildiğinde tekrar donakaldı, kendisiyle yaşıt görünen çocuk düşünceli bir şekilde onu inceliyordu. Titrediğini hissederken çocuğun yüzüne yerleşen güzel gülümsemeyle topladığı güç serbest kaldı. "Canını yakmayacağım." Naif sesi kızın kulaklarında yankılanırken çocuk elini uzattı. "Sadece burada ne aradığını ve neden evimizin kilerinden çıktığını soracağım."

"Çünkü..."

Çocuk açıklama yapmasına fırsat bırakmadan kolundan yakalayıp onu ayağa kaldırdı, kızın kaşlarını çatmasını umursamadı bile. Kolunu bırakıp elini saçlarına götürdü ve siyah saçlarına sıçrayan toprak parçalarını tek tek temizledi. "Umurumda olan sadece iyi olman, ufak yarasa. Eğer kaybolduysan söylemen yeterli." Çocuk ona baktığında geceye yansıyan lacivert gözleri kızı buldu. "Ailen nerede senin?"

Yüzü şaşkınlıktan kurtulan kızı dikkatle izleyen çocuğun gözleri ondan ayrılmazken, "Annemi bilmiyorum ama babam Canavarlar Efendisi..." dedi başını öne eğerek. "Ona ulaşmanız imkânsız." Çocuğun tepkisinden korkarak eğdiği başını çenesine nazikçe değen parmaklar kaldırdı.

SeçilmişlerWhere stories live. Discover now