7. Bölüm: "Zaman"

504 26 15
                                    

"Yavaşça süzülen kar tanelerinin yere inişini izleyen bir canavar elini uzattı ve kar tanelerinden bir resim çizdi; resmin adı, canavarın vicdanıydı."

***

"Hayır, asla olmaz öyle bir şey! Vazgeçin bundan!"

"Bize anlatmak zorundasın. Oradaydık, Berrin. Her şeyi gördük."

Gözlerimin ağrıdığını hissederken aynı şeyin başıma da olması gerçekten ilginçti. Büyük bir ağrının başıma dolandığına emindim ama gözkapaklarımı açıp etrafa bakacak enerjim de yoktu, sadece sesleri duyuyordum; Berrin'in birisiyle ettiği kavganın sesleri dışında duyabildiğim bir şey de yoktu. Elimi hareket ettirebilecek enerjiyi zor bulurken yavaşça kaldırıp başıma yerleştirdim, ağrıdan geçilmiyordu cidden. Mavi gözlerimi gizlendiği yerden çıkartıp tavana kısa bir bakış attığımda ağrının sebebini merak ettim ama öğrenemeden sesler giderek yükseldi.

"Sana diyorum ki anlatamam. Neden anlamıyorsun?" Berrin'in sesi biraz bıkkın ve sert geliyordu.

"Anlatacaksın," dedi sesini Gaye'ye benzettiğim kadın.

Zorla, "Biraz sessiz olsanız," dediğimde sesler kesildi.

"Damla?"

Berk ve Berrin'in aynı anda adımı seslendiğini duymak şaşırtıcıydı ama beni daha fazla şaşırtan şey kendimi kaldırıp oturur pozisyona geçtikten sonra hepsinin bana olan bakışıydı. Elimi alnımdan çekip bana bakan dört kişide gözlerimi gezdirdim; bayıldıktan sonra ne olduğunu kesinlikle hatırlamıyordum, öncesinde olanlarsa çok netti. Boğazıma sarılan eli hâlâ hissettiğimi fark ederken korkuyla geri çekildim ve sırtım yumuşak bir yere değdi, gözlerimi çevirip oturduğum yere baktım. Deri koltuk o kadar rahattı ki kalkasım yoktu ama nerede olduğum sorusu bundan daha baskın geliyordu.

Etrafa bakınan gözlerim Berrin'e yöneldi. "Neredeyim ben?"

"Benim evimdesin." Cevap veren Berk'e baktığımda üzerine rahat bir şeyler geçirdiğini fark ettim. Gri tişörtünde daha önce hiç görmediğim bir çizgi film karakterinin resmi vardı ve altına da lacivert bir pijama geçirmişti.

Kafam iyice karışırken sormam gereken soruyu unuttum. Gaye'nin sesinin tonu kulaklarımda çınlarken kahkahası odayı doldurdu. "Ateşli kızımız birkaç saat öncesini hatırlamıyor mu yoksa?"

Hepimiz ona baktığımızda kollarını birbirine bağlamış olanları izleyen Alp yaslandığı masadan uzaklaşıp yanına yaklaştı ama ellerini Gaye'ye uzattığı anda geri çekilmişti. "Yapma böyle," dedi Alp sakin bir ses tonuyla. "Olayın ne olduğunu henüz bilmiyoruz." Gözlerimin önüne ateşi kullanışım geldiğinde onlara katıldığımı belli edemedim bile, halıya bakakaldım öylece. Orada yaptıklarım normal değildi.

"Sorun da bu ya!" Gaye'nin itiraz eden sesiyle tekrar onlara odaklanabildim. "Bize hiçbir şey anlatmıyorlar, Alp. Kimdi bizi kaçıran kişi? Bize ne yaptılar? Hiçbir şey bilmiyoruz!"
Onları biraz bile anladığımı hissederken Berrin araya girdi, ellerini nereye koyacağını bilememiş gibi havada tutup sallıyordu. "Sizi kaçıranlar hakkında hiçbir şey bilmemeniz yararınıza olur. Emin olabilirsiniz bundan."

"Ama..."

"Ama ne?" Sorumla herkes bana baktı, itiraz etmeye hazırlanan Gaye dâhil. Ellerimi deri koltuğa yaslayarak oturduğum yerden kalktım. "Başına bela mı almak istiyorsun? Onların ne kadar güçlü olduklarını bilmek mi istiyorsun?" Üzerine yürümeye başladığımda refleks olarak geri çekildi.

SeçilmişlerWhere stories live. Discover now