I.

3K 88 60
                                    

Onları dinliyordum. Evet evet, şuan seneler öncesinde hoşlandığım çocuk benim hakkımda arkadaşlarıyla konuşuyordu ve ben onları dinliyordum. Biraz daha açmam gerekirse, şuan seneler öncesinde hoşlandığım çocuk benim üzerimden arkadaşlarıyla iddiaya gireceği bir konuşma yapıyordu ve ben onları dinliyordum.

Hayat bazen garip olabiliyordu. Onları dinlediğimden bir haber tabiri caizse saldım çayıra mevlam gayıra moduyla biri dinler mi, duyarlar da rezil olur muyuz diye hiç düşünmeden normal bir muhabbetin içindelermiş gibi konuşuyorlardı ve ben onları dinliyordum.

"Abi saçmalamayın çocuk kimsenin yüzüne bakmıyor, sen onu nasıl tavlayacaksın?" dedi aralarında hiç muhabbetimin olmadığı ama diğerlerine göre daha minyon ve sevecen duran Alp. Sonrasında Ediz lafa atıldı. "Alp haklı abi, bakın Allah var Hilmi'nin şu okulda düşüremeyeceği canlı yok. Kız erkek herkes yoluna köle olur da, abi Murat lan Murat çocuk bildiğin asosyal, o çocuk başkalarıyla ortak bir nokta da buluşmamak için nefes bile almıyordur, fotosentez yaptığı yönünde tez bile sunarım oğlum ben size." İçimden koca bir 'yuhhh' çektim abarttıkça abartmıştı dangalak.

"Bakın bence iyice saçmaladık, abi Hilmi Cem gay değil. Sırf işi yokuşa süreceğiz diye niye elin Murat'ını konuya dahil ediyoruz.Adam akıllı birini bulun, Hilmi Cem tavlasın olsun bitsin işte." dedi adını bilmediğim realist çocuk. Aralarında en akıllısı buydu yeminle gay olmayan adama beni tavlattıracaktı dingiller.

Aralarında bir süre sessizlik oldu Hilmi sıkılmış tavırlarıyla arkadaşlarının gözlerine bakmaktan çekinmiyordu, onun için hava hoşmuş gibi bir duruş içindeydi. "Eee hadi ama bir karar verin, sıktınız."

"Abi seçme sırası bende, ben ne diyorsam sorgusuz yapacaksın. Murat Ceylan'ı tavlayıp bir ay boyunca sevgili kalacaksın. Ve tüm kurallar İlya varken de geçerli olacak." dedi Serkay. Ve eminim Hilmi'nin uzun parmakları boynunu sıkıca kavradığında dememiş olmayı diledi.
Hilmi Cem gözlerinden ateş saçarken Serkay'ın boynunu daha da sıktı ve "İlya'yı sikik oyununuza dahil ederseniz sizin ebenizi sikerim. İlya konu dışı. O varken oyun askıda haberiniz olsun." dedi ve bir hışım ellerini Serkay'ın üzerinden çekti.

Serkay da görünüşe göre sinirlenmişti , Hilmi'ye sinirle bakarken Alp onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Olayı toparlamaya çalışan realist çocuk "Tamam oyuna İlya Dilan dahil değil. Bir ay sonra yeni tura döneceğiz. Şimdi oyun başlasın." dediğinde Hilmi Cem hiç birinin yüzüne bakmadan bahçeden okula doğru gitti.

Bense hiçbir şey olmamış gibi olan biteni izlemeye devam ettim. Hayat zaten hep böyle değil miydi. Bizimle küçük oyunlar oynardı. İstesekte oynardı, istemesekte.

Kafamı tekrar oyun çocuklarına çevirdiğimde Serkay'la göz göze geldik. Yüzünde her hangi bir mimik değişmedi. Boş duvara bakıyormuş gibi baktı bir an yüzüme. Sonra da kafasını çevirdi. Önemsemedim. O da önemsemedi. Çünkü duyduğumu biliyordu. Çünkü duymamı istemişti. En başında, ben bu banka oturduğumda da göz göze gelmiştik. Sanırım küçük oyunlarını bilmemi tercih etmiş, onlara tanık olmam da bir sakınca görmemişti. Oyunlarını bozmadım. Elimde ki kitabı kapatıp okulun kapısından içeri girdim.

Koridorlarda ki yeni asılmış tablolar dikkatimi çektiğinde adımlarımı yavaşlatıp diğerlerine kıyasla daha göz alıcı kırmızı tabloya odaklandım. Bir kaç farklı renkle "Sevilmek için sevmedik" yazıyordu.

"Murat" duyduğum ses beni düşüncelerimden ayırırken, gözlerim kumral, kıvırcık saçlı, tatlı kızı buldu. Onun surat ifadesinin aynından takınıp "Mehveş" dedim.Güldü.

Mehveş, yakın arkadaşlarımdan biri olan Natuk' un kız kardeşiydi. Ve en az Natuk kadar onunla da iyi anlaşırdım. "Çıkışta bizdeyiz değil mi?" sorusuna kafamı salladım. "Sanırsam öyleyiz Mehveşciğim" Ve onu kolumun altına alıp sınıfına kadar götürdüm.

Kendi sınıfıma doğru ilerlediğimde dudaklarımdan kinayeli bir "hah" çıktı. Gerçekten bu kadar çok mu kazanmak istiyordu bu oyunu. Sakin adımlarla sırama doğru ilerledim ve en arka sırada benim yerimde oturan çocuğun tepesinden baktım.

"Müsade eder misin?" dediğimde bir an afalladı ve gözlerini telefonundan ayırıp bana dikti.Bir an kendime küfür ettim. Bir zamanlar gerçekten sen bu maldan mı hoşlandın dedim içerlerde bir yerlerime. O daha tepki vermeden kafamı iki yana sallayıp yanına oturdum.

Bir süre daha telefonuna baktı. Ve sonra kafasını benden tarafa çevirdi. "Selam, Murat" erkeklere özgü bir baş selamı verip "Selam Hilmi" dedim. O ise şimdiden başlamıştı oyununa, insanın içini eritecek bir gülümsemeyle karşılık vermişti ilk cümleme.

"Ben de Alp'ten sıkıldım, senle oturmak daha zevkli olur diye düşündüm." ve yine aynı gülümseme. "Alp'ten sıkılman ilginç, benimle oturmanın da daha zevkli olduğunu düşünüyorsan, bende fizik derslerini zevkli buluyorum. Bu yüzden seni yadırgayamam" dediğimde yüzünde saniyelik bir süreyle "bu amk un malı ne diyor" ifadesi geçti. Ben ise sadece gülümsedim.

"Akşam Natuk'ların partisine gidiyoruz sen de gelsene?" bu çocuk saçma sorulardan ne zaman vazgeçecekti.

"Natuk zaten partiyi benim için veriyor, kendi partime katılmayı, ben de düşünüyorum, sorduğun için sağol." demeyi düşünsemde sadece "Yok sağol siz takılın" dedim.

Hilmi ise ondan beklenmeyecek bir tavırla bir kez daha sordu. Bu çocuğun kafasına ne düştü diye düşünmeden edemedim. Yeşil gözleri benimkini buldu ve baştan çıkartan o "hadi sex yapalım" başlıklı bakışlarını atmaya başladı. Sanırsam kabul etmeden kurtulamayacaktım bu bakışlardan. Ben ise diğer yolu seçtim.

"Hilmi " dediğimde tatlı gülümsemesiyle birlikte biraz da işveli bir şekilde "Murat" dedi. Bu bakışı hep tutardı. Ve o kafese herkes girerdi. "Bak neden bu şekilde davrandığını ve niye bana kızları tavlamak için attığın sexi bakışı attığını biliyorum. Ama ne seninle, ne de küçük oyununla ilgilenmiyorum.Rica etsem ikna çabalarını da alıp Alp'in yanına geçer misin?"

Diğer yolu seçmiştim evet ama yolun sonunun çıkmaz olacağını bilemezdim.

Hilmi yüzünde ki sahte ifadeleri silip gerçek bir gülüşle daha doğrusu bir kahkahayla cümleme reaksiyon verdi. "Allah senden razı olsun be Murat, erkeğe kur yapmak yeminle benlik iş değil. Oyunu nereden ve nasıl öğrendin bilmiyorum. Aslında ilgilenmiyorum da, tek bildiğim bu bir aylık süreçte sevgilimsin ."

Ben hayatımda bu çocuktan daha çok özgüven patlaması yaşayan birini görmedim. Yüzüme karşı öyle bir sırıtıyordu ki gören atomu parçaladı sanır.

Tam terbiyemi bozduğum nadir anlardan birine girip "Siktir git amına koduğumun malı " diyecektim ki cümlesine eklediği bir kaç kelime beni dumur etti.

"Aksi takdirde baban gay olduğunu öğrenir."

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin