IV.

1.1K 66 29
                                    

Gözlerim insanların yavaş yavaş doldurmaya başladığı bahçedeki, bir karıncanın üzerindeydi. Varoluşunda ona verilmiş görevi yerine getirmeye çalışıyordu istisnasız. Kendince büyük, bizim için ise fazla küçük arayışını asla bırakmıyordu. Aslında bu karınca gerçekliğin ta kendisiydi. Dünya umursamazca dönerken kendi arayışından ve sorunlarından kafasını kaldırmayan insanların minimalize edilmiş bir yansımasıydı kuşkusuz minik varlık.

Ben ise kendi sorununun teşrifini beklerken onun dünyasında kaybolmuş bir salak.

Gözlerimi minik varoluş mucizesinden önce elimdeki yarısı okunmuş kitaba sonra da bahçe kapısına çevirdim. Hala gelememişti bay sorun.
Aslında gelse de öyle büyük bir şey olacağı yoktu. Biraz sinirlendiririm, ayak bağı olurum, canını sıkacak şeyler yaparım diye planlamıştım. Evet planladım. Parti gecesi olanlar bende ki ipleri koparmıştı. Anca itlik kanca serserilik moduna almıştım kendimi. Ve Hilmi Cem İntepe'ye zehir etmeden, bana böğürtlenli turta olmayacaktı bu hayat.

"Birileri gül cemalimi görmeyi mi bekliyor yoksa? "

Duydunuz zilin sesini...

" Ayağını kaldır. Bende diyordum ki bizim şeref yoksunu nerede kaldı. Zira sen yokken buralar hep dutluktu. Anlatabiliyor muyum? " deyip yanıma ne ara oturduğunu anlamadığım Hilmi Cem'e doğru döndüm. Tabi çenem kadar ruhumda tepki göstermiş Hilmi'nin yeşillerine karşı göz devirmişti.

"Allah Allah!  Murat Ceylan Wish gözlerime inanamıyorum. Sen beni düşündüğümden de çok özlemişsin." deyip elini kalbine koydu ve gözlerini kırpıştırdı.

Göz devirmemek için büyük bir çaba harcadığım yatsınamaz bir gerçekti. "Biliyor musun İntepe? Seni, şu saniyeden sonra hiç yaşlanmama , kadınların prostat kanserinden ölmesi, hatta görüyorum ve artıyorum, Leonardo DiCaprio'nun bana aşık olma ihtimalinin varlığı kadar özledim"

Hilmi Cem İntepe bana büyüleyici kahkahalarından birini bahşederken, bende cümlemin saçma gerçekliğine gülüyordum. Sanırsam ilk kez ortak ve altını çiziyorum olumlu bir reaksiyon da aynı anda bulunmuştuk.

"Leonardo dedin kalbimi fethettin Ceylan, yalnız beni bir daha bu kadar fazla özleme, seni Mecnun'a çevirmek bana yakışmaz. Delikanlı abilerle büyüdüm ben. Bizde çoluğun çocuğun kalbi kırılmaz." deyip sırıtmaya devam etti.

"Fazla zor olmuyor mu böyle İntepe, yani sen burada, yaşamına senden daha fazla katkı sağlayan egon stratosferde. Uzak mesafe ilişkisi sizi yıpratır diye söylüyorum. Bak benden sana 'senin sikik biri olduğunu düşünen insan' tavsiyesi, biricik egonu Allah'ın ne üdüğü belirsiz hava tabakasında bir başına koma, egonun yanına git ve sonsuza kadar mutlu yaşayın." diyerek cümlemi tamamladığım da hafiften gözleri kısılmaya başlamıştı. Evet evet yavaştan sinirlendirmeye başlamıştım. Ağzını açtı ve tam cevap verecekti ki, "Ooo çifte kumrularda buradaymış" diyen Edis'in sesi Hilmi'yi bana yanıt vermekten vazgeçirdi.

Gülümsedim ve "Evet, sevgilimle başbaşa romantik anlar geçiriyorduk değil mi Hilmi Cem?" diye bir soru yönelttim, vereceğim tepkiyi meraklı gözlerle bekleyen kalasa.

Aynı benim gibi gülümsedi ve elini omzuma attı. Sonrasında da bizi banktan kaldırıp, arkadaşlarının bir kaç adım ötesinde ayağa dikti.

Ne güzel oturuyorduk yahu niye ayağa kalktık şimdi demek istiyordum. Fakat çenemi tuttum. Odaklanma problemlerim vardı sanırım.

" Beyler, zaten tanıyorsunuz Murat'ı fakat adettendir bir tanışma faslı yapalım." deyip eli hala omzumdayken kafasını bana doğru çevirdi.

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Where stories live. Discover now