XXIII

749 45 11
                                    

Aynı günün devamındaydılar ve yeşil gözlü çocuğun sözlerinin üzerinden saatler geçmişti.

Murat ise o dakikaları her anımsayışında maraton koşmuş gibi çarpan kalbine bir çözüm halen bulamamıştı. Şaşkın zihni ve ne olduğunu gram algılayamamış bedeni Hilmi'ye cevap verecek şuurda hele hiç olmamıştı. Mesela Hilmi ona sarılırken tepkisiz kalması da bu sebepten ötürüydü ki, o saniyeden beri kendine sövmesinin nedenlerinin başını bu şuursuzluk çekiyordu. Sonrasında ise aşağı inerek ve o anın etkisinden kurtulamayarak pizzalarını sessizce yemişlerdi. Aradan geçen dakikaların ardından ise ikisi de önlerine kağıt ve kalemlerini alıp tek bir kelime dahi etmeden projeyi yazmaya başlamışlardı. Arada tuvalete gitmek ve su içmek dışında ise kalkmamışlardı orta sehpanın başından.

Zamanın kendini hızla tükettiği bir sürenin sonunda yazma faslı neredeyse bitti ve saat gecenin 03.23'ünü gösterirken Murat başını sayfalarca yazılmış kağıt topluluğundan  kaldırıp, ağrıyan boynunu sağa ve sola çevirdi. Sonrasında ise son paragrafı yazmanın verdiği tükenmişlik yüklü mutlulukla derin bir nefes aldı. Son kelimeleri de beyaz sayfanın üzerini itina ile süslerken şükürler etmeyi de ihmal etmiyordu.

Ağrıyan belini doğrultup yazdığı kağıtları belirli bir düzene uygun dizerken gözleri yan tarafında elinde kalemiyle uyuya kalmış Hilmi Cem'i buldu. Uyuyan genç kafasını arkalarında duran koltuğa doğru yaslamış ve yüzünü Murat'ın olduğu tarafa dönmüştü. Dudakları, Hilmi Cem'e bakarken kıvrılan Murat, hala içindeki savaştan kurtulmanın yolunu arar haldeydi. Lakin İntepe böyle güzel uyurken Murat'ın kafası karışmasın da ne yapsındı ki.

Mavilerini Hilmi'den çekip yeniden sehpaya odaklandığında Hilmi'nin de yazması gereken yeri tamamlamış olduğunu gördü. Hazırladıkları projeyi dosyaya yerleştirdikten sonra uykulu gözlerini yeniden Hilmi Cem'e doğru çevirdi . Çocuğun elinde duran kalemi almak için  yavaşça uzandı lakin kaleme dokunmasıyla  Hilmi'nin gür kirpiklerinin kıpırdanması bir oldu ve sarışın çocuk elini flash vari bir haraketle kendine doğru çekti. Zaten o saniyeden sonra da  yeşiller mahmurluğun pençelerinde, sarışının yüzünde dolanmaya başladı. "Uyandırmak istemiştim. Sadece kalemi alacaktım." dedi Murat kendini açıklama yapma gereğinde hissederek. Hilmi ise varla yok arasında bir baş sallamayla yanıtladı sarışını ve yeşillerini Murat'tan ayırmadan bir süre sarışının uykulu yüzünü izledi. Sonrasında ise gözleri dosyalanmış projeye değdi ve  "Bitti mi? " diye sordu.

"Sayende." dedi küçük bir tebessümle sarışın.

Hilmi ise uyandıktan sonrasında kendinden geçmiş sesiyle yanıtladı Murat'ı " Benim sayemde de bok olmuştu zaten. Özür dilerim Ceylan, her seferinde sana zarar vermeyi nasıl başarıyorum bilmiyorum ama sonu hep boktan bitiyor."

İki gencinde suratları asılmıştı bu cümlelerden sonra lakin Murat fazla umursamayarak omuz silkti. "Sadece uyumak istiyorum Hilmi, bunları konuşacak kadar zinde inan ki değilim."

Murat'ın cevabından sonra Hilmi, karşısındaki çocuğun soluk ama güzel yüzünü incelerken sakince kafa sallamakla yetindi. Ardındansa elini zemine  koyup uyuşmuş bedenini kaldırabilmek için yerden destek aldı. "Haklısın sarışın. Ben de gideyim. Sen de güzelce dinlen."

Murat Hilmi'nin zengin kalkışından sonra saate baktı.  Saat neredeyse 4'tü. "Bu saatte mi gideceksin, saçmalama. İti var, uğursuzu var. Başına bir şey falan gelir. Hem bizimkiler de evde değil. Rahatça dinlenirsin işte." diyerek yanıtladı yeşil gözlü oğlanı.

Hilmi Cem'in de  gözleri duvardaki saati buldu ve bir kaç saniye düşündü. Kısa bir sürenin ardından ise Murat'ın sözleri makul gelmiş olacak ki kafa sallayarak kalmayı kabul ettiğini belirtti.

Murat Hilmi'yi yukarı kata çıkarttı ve misafir odasına doğru yürürken  İntepe 'de onu takip etti. Sarışın odaya girip yatak nevresimlerinin temizliğini her ihtimale karşı kontrol ederken, Hilmi Cem onun yorgan üzerindeki elini tuttu ve  "Neredeyse uykusuzluktan bayılacaksın hala nevresim mi düşünüyorsun sarışın?"  dedi alayla karışık yüzündeki tebessümle.

Murat arkasını dönüp elini tutan çocuğun yeşillerine baktığında hafifçe omuz silkti. Hilmi ise çocuğun bu sevimli haline karşı yüzündeki tebessümü genişletip Murat'ın ondan başka kimsenin görmesini istemeyeceği güzellikte gülümsedi. Aynı zamanda da sarışının elinin üzerini baş parmağıyla okşuyordu.

"Hadi sarışın  odana git ve uyu aksi takdirde seni kollarımda uyutacağım."

Murat'ın da yorgun yüzünde minik bir tebessüm oluşunca Hilmi bu defa çocuğun elini bırakıp kemikli ellerinin ikisini de Murat'ın boynu ve yanağı arasına koydu.

Derin bir nefes aldı ve "Bakma bana şöyle sarışın. " dedikten sonra da dudaklarını Murat'ın elmacık kemiğine sakince bastırdı. Derin bir nefesi daha ciğerlerine hediye ederken Murat'ın kokusuyla kutsanmış soluk,çocuğu tekrar gülümsetti.

Murat'ın yüzü ve şakakları arasına bıraktığı bir kaç öpücük, sarışının kalbi ve ruhu arasına sarsıcı balyoz darbeleri indirirken Hilmi Cem çocuğun kemikli çenesini baş parmağıyla okşamaya devam ediyordu. "Çok güzelsin sarışın, çok. O kadar güzelsin ki hiç bir zaman yıkılmayan irademi tek bir bakışınla ayaklar altına alıyorum."

Murat bu sözlerden sonra kapattığı gözleriyle ve yeşil gözlü olanın beline sardığı elleriyle ayakta durmaya çalıştı. Çünkü günlerdir yorgunluktan bitap düşmüş bedeni, bir de Hilmi'nin onu büyüleyen sözlerini kaldırabilecek güce sahip değildi.

Murat derin soluklarının ardından alnını Hilmi Cem'in omzuna yasladı ve fısıltıdan ibaret çıkan sesiyle. "Seni en son rüyamda gördüğümde 13 yaşımdaydım İntepe ve seni o son görüşümde bana gülümsemiştin. Aklımında, fikriminde sadece senle dolduğu yaşlarımdı o zamanlar  ama o geceden sonra ne gerçekte ne de rüyalarımda bir kez bile gülümsemedin bana. Ta ki bu güne kadar, o gece seninle olan son rüyamda nasıl gülümsediysen bana, biraz önce de aynı gülüş timsal oldu dudaklarına."

Sarışın, yeşil gözlü çocuğun omzuna yaslı başını iki yana salladıktan sonra kaldığı yerden devam etti cümlelerine " Of,  yine çok uzattım lafı. Sadece uyuyalım Hilmi ve sen artık eskisi gibi gel rüyalarıma."  

Hilmi Cem İntepe omzuna başını yaslayan sarışın kendisini göremese de onu içten bir gülümsemeyle dinlemişti. Sonrasında da yanıtladı kollarını sıkı sıkı sardığı yorgun bedeni.

"Gerçek hayatta bile sana ulaşmak bu kadar zorken, bir de rüya çıkarttın başıma be Ceylan. Lakin elden bir şey gelmez, bakacağız bir hal çaresine, hadi şimdi uyutalım seni. "






*Hi guyssss.
Bye guyssss.

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang