XXVI

755 52 15
                                    

"Lütfen ciddi olmadığını söyle Ceylan."  dediğinde gözlerim sol elime kaydı ve dudaklarımdan boşluğa yayılan kıkırtıya engel olamadım. "Bu kadar büyük olacağını tahmin etmemiştim." verdiği tepki  kendimi tutamayıp kahkaha atmama neden oldu bu kez de.
"Neredeyse benim boyumda yavrum ne yaptın sen?" tepkisini normal karşılamama rağmen "Abart Hilmi Cem abart." demeyi ihmal etmeyip derin bir nefes alıp kalabalık salona doğru ilerledim.

Boş bulduğum kırmızı koltuğa yerleşirken de gözlerim kalabalık salonda Ediz'le sohbet eden Alp'in gözleriyle buluştu. Başımı hafifçe öne eğerek selam vermeyi ve akabinde gülümsemeyi unutmayıp elimdekileri oturduğum koltuğun yamacına bıraktım.

"Soğuk bir şeyler?" Hilmi Cem'in sesiyle başımı sola doğru çevirdiğimde elindeki soğuk biralardan tekini bana doğru uzatıyordu.
"Eyvallah." diye yanıtlayıp uzattığı birayı alırken Hilmi Cem'de yanıma oturmuştu. "Ee kızlar nerede?" diyerek bir soru yönelttiğimde ise "Hiçbir fikrim yok ben sadece 15 dakika önce geldim." diyerek omuz silkti ve birasını yudumladı.

"Murat?" 

Kalabalığın gürültüsünden bana seslenildiğini anlamam biraz zaman alsa da, sesin geldiği yöne kafamı çevirmemle Mert'in neşeli suratını görmem ve Hilmi'nin "Geldi yine tipini siktiğim." diye mırıldanışını duymam bir oldu. "Mert?" diyerek aynı tonda bir yanıt verdiğimde "Gelmeyeceğini sanıyordum." dedi. "Hiç sormadın ki?" dediğimdeyse Mert'in sinirlenmiş suratı Hilmi'ye doğru döndü. Ben de Hilmi Cem'e bakış attığımda yine omuz silkip birasını yudumladı. Aralarında partiye gelip gelmeyeceğim yönünde bir konuşma geçtiği barizken konuyu dallandırıp budaklandırmamak adına sustum.

Mert oturduğumuz kırmızı kanepenin çaprazında ve Hilmi'ye yakın tarafında kalan tekli koltuğa oturduğunda Eda'nın "Hiştt sessiz olun geliyor." dediğini duyup başımı kapıya çevirdim.

" Aslı partiye gecikeceğiz ne demek cüzdanını evde unutmak ya." bu sözler sonrasında bir kaç kişi kıkırdamasını bastıramasa da tüm salonda sessizlik hala hakimdi. "Kanka sen salona geç biraz soluklan cüzdanımı bulur bulmaz geleceğim ve söz seni partine yetiştireceğim. "

Aslı'nın cümlesinden sonra duyduğumuz ayak sesleriyle pür dikkat salonun kapısına bakarken doğum günü kızı içeriye girdi ve hep bir ağızdan "İyi ki doğdun Mehtap, İyi ki doğdun Mehtap, İyi ki doğdun, İyi ki doğdun, Mutlu yıllar sana."diyerek o marka olmuş şarkıyı söylemeye başladık.

Mehtap sırayla herkese sarılıp teşekkür ederken bizim bulunduğumuz yere baktığında sırıtmama engel olamamıştım ve yanımıza geldiğindeyse "Mutlu yıllar Mehtap, hediye faslından önce hediyeyi görmek umarım uğursuzluk falan  getirmiyordur. Aksi takdirde lanetlenirsin." dediğimde Mehtap hoş bir kahkaha atıp kollarını boynuma doladı ve "Teşekkür ederim bu çok şirin Murat." derken de kollarını boynumdan ayırmıştı. "Hilmi Cem ve benim hediyem." dediğimdeyse gözleri Hilmi'nin parlak yeşillerini bulup "Yaa çok teşekkür ederim peluş ayıları çok severim." dedi ve son kez gülümseyerek kendi boyunu geçen ayısınıda alıp yanımızdan ayrılırken "Adını Hilmur koyacağım." demeyi de ihmal etmedi. Hilmi'yle kahkahalarımıza engel olamazken Mert'in "Birlikte mi aldınız hediyeyi." diyerek sorduğu soruya Hilmi Cem tok sesiyle "Evet." yanıtını verdi. Mert'in suratı hepten asılırken ben salonda yankılanan şarkının sesiyle koltuğuma iyice kurulup elimdeki soğuk biradan büyük bir yudum almıştım.

"Sarhoş bir Ceylan görmek beni heyecanlandırır." Hilmi Cem'in flörtöz sesiyle dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken "Öyle mi?" diyerek sakince yanıtladım. Hilmi  Cem muzip sırıtışı ardından kafasını sallarken bakışlarım salonunun kapısına doğru kaymıştı, asılan suratımla ve kontrolsüz zihnimle  "Bence seni beyaz şifon elbisesiyle peri kızını andıran İlya daha çok heyecanlandırır. " diyerek cümlemi tamamlamam ise her ikimizi de afallatmıştı.

Hilmi cümlemi algıladığında önce kaşlarını çattı sonra ise salona doğru adımlayan ve aynı zamanda Aslı'nın ablası Asu'yla muhabbet eden İlya'ya çevirdi bakışlarını. Ortamın gerildiğinin farkındalığı üzerime çökmüşken derince soluklanıp büyük bir yudum daha aldım biramdan. 'Her şeyi böyle bok et Murat aferin sana' diye fısıldayan tarafıma karşı bile sükunet içerisindeydim.

Sonra ise olanlar oldu kulağımın dibindeki sıcak nefes tüylerimi diken diken etmeye yetmezmiş gibi bir de Hilmi'nin fısıltısıyla harmanlanmış kelimeleri tüm bedenimin alev almasını sağladı. "Denediğimi görmemenden ve kafandakilerden seni uzaklaştıramamamdan nefret ediyorum. Sadece çabalamama izin versen olmaz mı?"

Ve devamında kulağımın arkasına bırakılan ufak bir buse. Kafam karmakarışıkken daha da ortalığı bulandırmayı seven yeşil gözlü çocuk yine iş başındaydı. Bakışları, dokunuşları, kelimeleri, aurası, varlığıma savaş açarken yine ondan gelen bu ufak etkenlerin beni ayakta tuttuğunu bilmek , ahh Hilmi ahh.

Derin solukların, büyük yudumların, hoş latin ezgilerinin, Hilmi'nin kıvrak figürlerini sergilediği ufak dans şovlarının ardından sohbetler derinleşmiş, kahkaha volümleri artmış, muhabbetler hepten başa çıkılmaz bir yol almışken, Sude'nin bacağımın üzerine koyduğu eli ve "Bu gece biraz fazla kaçırmadın mı Murat daha gece uzun." sözleriyle kısılmış bakışlarım ve neredeyse kaybolmuş bilincimle sadece sarışın kıza bakakaldım. İmasını anlamama rağmen ne tepki verecek, ne de başımdan savabilecek takati kendimde bulamadığımdan elini okşadığı bacağımdan çekmesini umarak sadece olduğum yerde kıpırdandım. Lakin Sude kelimelerle onu reddetmememi ima ettiği şeye olumlu baktığıma yormuş olacak ki elini hala çekmemekte ısrarcıydı.

Ta ki yan tarafımda derince alınan soluğun ardından kıpırdanan ve "Sen Murat'ı kendine dert etme  Sude, evet gece uzun ama ben onu sağ salim evine bırakırım sen bu küçük detayları düşünme. Sadece Murat'ın bu tür temaslardan hoşlanmadığını bilmen kafi." diyen Hilmi'nin sesi yeni bir titremenin vücudumu ele geçirmesine ve Sude'nin hiçbir şey demeden çaprazımdaki koltuktan kalkmasına neden oldu. Daha sonrasında ise aynı temasın kalbime zararlı versiyonuna yeniden maruz kalmamla gözlerim bacağımı saran uzun kemikli parmaklarla buluştu.

"Bu tür temaslardan hoşlanmadığımı sanıyordum. " uykulu, bilincimin neredeyse kapanacağını belirten ve fısıltı gibi çıkan sesim Hilmi'nin derin bir nefes almamı sağlayan kıkırtısına yol açarken. "Ne teması?" dedi.

Gözlerimle zar zor bacağımı okşayan elini işaret ettiğimde parlak yeşil gözleri ışıl ışıldı. "Hmm o mu? O  dostça bir temas, yani destek olmak amaçlı." dedi. Onun gibi gülümsememe engel olamayıp " Dostça?" diyerek tepkimi yenilediğimde  "Arkasında asla farklı nedenler arama Ceylan. Dostluğumuzun dillere destan olduğunu biliyorsun." dedi ve kahkaha atmama neden oldu. "Çocukluğumuzun beraber geçmesine rağmen sadece 4 aydır adımı bilmek dışında benden haberdarsın, yani hiç bilmez olur muyum dillere destan dostluğumuzun boyutunu Hilmi Cem?"

"Cık cık cık, dostluğa da saygın kalmamış senin sarışın. Zamane gençleri değil misiniz hepiniz aynısınız." dediğinde başımı boynuna doğru yaslayıp " Azıcık sessiz olabilir misin sevgili dostum? Çünkü birazdan sızacağım ve söylediğin hiçbir şeyi zaten duymayacağım. Sonra sen de beni sağ salim evime bıracaksın. Mutlu son." deyip dudaklarımı boynuna bastırdım. Nefesini tutuşu gülümsememe neden olduğunda ise üzerinde bıraktığım etkiden hoşnut bir şekilde Hilmi'nin yamacında uykuya daldım.







-Hey ho... Temas kısmında Larry gözünde canlanmayan var mı? Ve 2 ay sonra görüşürüz desem küfür eder misiniz? 

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin