XX

694 41 4
                                    

Zaman akıp gittiğinde, nefes alındığında ve bir bardak suya sahip olunulduğunda yaşamak kolaydır aslında.

Fazla mı basite indirgedik bilemem. Ama Murat için devam etmek hiçte zor olmadı. Hilmi Cem beklenilen tepkiyi verdiğinde de tepkisinin arkasında durup Murat'a bir daha bulaşmadığında da sorun olmadı mesela Murat için. Yeri doldurulamaz biri değildi bir kere. Ama doldurmadı da Murat şu 20 günde. Gerekte duymadı, normal yaşantısına devam etti. Yeni klibini çıkardı. Arkadaşlarıyla vakit geçirdi. Dersleriyle ilgilendi. Şu an hariç belki de aklına bile getirmedi İntepe'yi. Nedeni bilinmez.

Uykulu mavi gözlerini kıstı ve omzuna kafasını koyduğu Kerem'den biraz uzaklaştı Ceylan, okul kantininde oturuyorlardı. Geri kalan herkesle birlikte ki Hilmi Cem'de bu kadroya dahildi. Ve sonuç olarak 20 günde aklına gelen tek anı da işte bu zaman dilimi oluşturuyordu.

Hilmi Cem ve saz arkadaşları kantinde gürültülü bir sohbete daldıklarında kafasında uğuldayan sesler sarışını bir nebze rahatsız etmişti. Tatsızlık çıkartmayı sevmeyen bir yapıya sahip olarakta onları uyarmak yerine kendi terkedecekti gürültülü ortamı. Oturduğu sandalyeden yavaşça kalktı ve bardağında kalan az miktar çayıda içerek çöpünü eline aldı. Çöp kutusuna doğru yavaşça ilerlediğinde kalabalık grup hepten coşmuştu. "Bu kadar hararetli ne konuşabilir ki bir insan?" diye düşünüp gözlerini çöp kutusunun yakınındaki masada oturan ekibe bir kaç saniyeliğine değdirdi.

Yeşil gözlerin de onun üzerinde olduğunu hissettiğinde ise mimik oynamamıştı, yorgun yüzünde. Neredeyse 3 gündür uykusuzdu sarışın. Klip dün gece çıkmıştı ve ha çıktı ha çıkacak. İyi oldu mu bir eksik var mı derken şu son 20 gün içinde hepten pili bitmişti zaten. 3 günde 6 saat uykuda tuzu biberi olmuştu.

Elindeki kağıt bardağı çöpe attığında kafasını çevirip uzaklaşmaya çalıştı gürültü silsilesinden. İçtiği çay bile ayıltamamıştı ki çocuğu. Son tenefüste olmasına şükür etti. Sabahtan beri içtiği çay ve kahveler mesanesindeki baskıdan başka bir işe yaramıyordu çünkü. Derslerde uyumayı sevmezdi ama bugün kendine engel olamamış 3 ders üst üste uyumuştu. Lakin yorgun bedeni her an iflasın sınırında dans ettiğinden o 3 saat çerez olmamıştı sarışına.

Başını bir anda kantin kapısına doğru çevirdiğinde ise olan olmuştu. Ani hareketinin sonucunda gelen göz kararmasından sonra  çöpün yanındaki duvara son anda tutunabilmişti. Bir anda başına saplanan ağrı da cabasıydı. Gözlerini sıkıca yumdu. Arkadaşları da bu haline tanık olmuş olmalı ki Mehveş'in "Murat" diye endişeli seslenişi doldu kulaklarına. Kerem'in iri ellerini kolunda hissettiğinde ise derin bir nefes alabildi. Başı fena halde dönüyordu.

"Kardeşim iyi misin?"

Bir süre sessiz kaldı ancak sonrasında yanıtlayabildi arkadaşını.

Ve "Başım fena." diyebildi zar zor yorgun çocuk.

"Gözlerini aç kardeşim." dediğinde ise Kerem, Murat zorlansa da mavilerini ışıkla buluşturmuştu. Yere doğru eğik olan kafasından dolayı, gözleri zemini gördüğünde, daha fazla başı dönmeye başladığında ise "Kaldır kafanı, yere bakarsan daha da çok başın döner." diyen sesin etkisiyle kafasını yukarı doğru kaldırdı ve karşısında ifadesiz yeşiller belirdi. Masalarındaki yüksek volüm sonunda kesildiği için minnettardı. Masadakilerin endişeli bakışları onun iyiliğinden emin olmak için onu süzerken Mehveş'in ona uzattığı sudan bir yudum aldı.

Kerem'in iki eli boynu ve yüzü arasında yerini alırken yorgun bakışlarını Kerem'in koyu renk gözlerine ulaşmıştırmıştı. "İyi misin kardeşim?" diye sorulan soruyu "Bir anda başım döndü. Uykusuzluktan olmalı." diyerek yanıtladığında "Eve götüreyim mi seni dinlenirsin." dedi bu kez de arkadaşı. "Sabahtan beri dayanıyorum. Zaten bu son ders boşuna yok yazılmayayım." diyerek yanıtladı onu sarışın.

"Tamam gel hadi sınıfına çıkalım o zaman, orası daha sessizdir hem." dedi şefkatli bir ses tonuyla Mehveş.

Sadece "Olur." diyebildi sarışın, buradaki gürültüye daha fazla dayanamayacağı açıktı.

Tam kantinden çıkmak için adımlıyorlardı ki "Murat iyi misin kardeşim?" diyen Serkay'ın sesini duyduğunda kafasını yavaşça tekrar aynı masaya çevirdi. "Sorun yok, iyiyim." dedi kısık sesiyle.

"Bir ihtiyacın var mı?" bu seferde Alp sormuştu endişeli ses tonuyla. "Sağ ol kardeşim." diyerek onu da yanıtladığında gözleri bir iki saniye ifadesiz yeşillere rastladı ve sonrasında "Hadi Kerem." diyerek kantinden bir kolunda Kerem diğerinde Mehveş uzaklaştı.

Sınıfa girip sırasına yerleştiğinde ise yanıbaşına Mehveş oturmuştu ve ne ara getirdiğini bilmediği pembe polar şalı onun sırtına örtmüştü. "Biraz dinlen Muratcığım. Zil çalınca biz hemen geliriz. Sonra da beraber size geçeriz." dediğinde Mehveş, onu "Olur güzelim." diyerek yanıtladı sarışın. Ve sonrasında önce kollarını ardından da başını sıranın üzerine koyup gözlerini kapattı. Tek isteği birazcık dinlenebilmekti.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu fakat sınıfta duyulan hafif uğultuyla zilin çaldığını anladı. Mehveş ve Kerem farklı sınıflarda oldukları için muhtemelen gitmişlerdi. Yanı başında duyduğu kısık seslere rağmen gözlerini açmadı ama duymamak için bir çözümü de yoktu.

Ayak sesleri onun bulunduğu sıranın hemen yanında kesildiğinde ise birilerinin hemen tepesinde beklediğini algılayabilmişti. "Abi yüzü çok solgundu be." diyen Alp'in sesini duyduğunda bile açacak derman bulamadı gözlerini.

"Kaç gündür uykusuz deli bekir gibi dolanıyor etrafta. Çok yormuş kendini belli. O tempoya rağmen düşüp bir yerde bayılmaması bile mucize, yine ucuz atlattı." bu duyduğu ses ise İntepe'ye aitti. Şaşırmıştı sarışın çocuk. Evet yorgundu ama İntepe'yi bugün hariç bir kez bile görmemişti kendisine bakarken, belki de kendisinin bakmadığından görememişti. Lakin yine de şaşırdı sarışın, onun uzaktan bile olsa kendisini izlediğine.

Ve sonra uzun, ince ve kemikli bir kaç parmak hissetti alnı ve saçları arasındaki alanda. Şefkatle ve yavaşça okşanmıştı alnındaki bir kaç sarı tutamı. İyice yumdu gözlerini sarışın ve derin bir uykuya daldı.









*** Medyada Murat Ceylan Wish Beyciğimin dün (!) çıkardığı klibi var efendim. İzleyelim, izlettirelim istirham ederim. Hilmi Cem İntepe Beyciğim ise kimseye farkettirmeden bir diziye girmiş. Benim bile haberim yok inanır mısınız? Oysaki ben kurguluyordum hayatlarını, Allah Allah. Perşembe günleri TRT1'de. Neyse bırakıyorum boş yapmayı. Bu arada son üç cümleme feels geçirmeyen yıllar sonra yazacağım bölümü de okumasın lütfen. Şaka. 🥳😂

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Kde žijí příběhy. Začni objevovat