XXIX

576 39 35
                                    

Anlamlandıramamak. Yaşam diye adlandırılan derin sis tabakasının içerisinde, varoluş sorunsalları yaşayan biz küçük yaratıkların başına gelen en kötü gerçeklik. İçerisinde bulunduğumuz düzeni kavrayamamak. Ait hissetmemek. Beyninin derinliklerinde oturtamamak ve bazı önemsiz detaylar içerisinde kaybolmak.

Kelimelerle ifade edilmesine ihtiyaç duyuyordum bende artık bazı gerçekliklerin. Karşıma geçilmesini ve tane tane anlatılmasını istiyordum. Nedenini, nasılını, niçinini,  bir şekilde anlamlandırabilmem için buna en derinlerimde ihtiyaç duyuyordum.  Kafamda çizdiğim senaryolar, yaşanılan geçmişten gelip düşüncelerime ok gibi saplanan cümleler, garip ama bir o kadar da gerçek vari olması beni ürküten rüyalarıma ,artık aldırış etmek istemiyor ve gerçekliğine emin olduğum kelimelerin beni bu silsileden çıkarmasını ümit ediyordum. Onun kelimelerine ihtiyaç duyuyordum. Anlamlandırabilmem için buna  muhtaçtım.

Devam edebilmek için sadece bir kaç kelimenin varlığına minnet ediyordum bir nevi.

Ama o bana bunu layık görmüyordu. Yani bir layık olamama sorunsalıyla daha baş başaydım.

Çünkü bunu bana layık görse, gözlerimin onlara değdiğini bile bile oturdukları çimenler üzerinde, bu denli rahat bir şekilde kollarını bedenine sardığı sarışın kızın saçlarını öpemezdi.

Alp'in yaptığı espri üzerine şen kahkahaları ortamı daha da  eğlenceli kılarken ben elimdeki kitabın kapağını kapatmakla meşguldüm. Yani üç gündür elimden ayırmadığım ve sadece 34 sayfasını okumaya vakıf olduğum başyapıtın kapağını. Dedim ya devam edemiyordum.

Sonrasında  ise o an bir hışımla, bundan sonraki hayatım için acil bir seferberlik kararı aldım. Çantamı alelacele topladım. Kahve termosumun kapağını sıkıca kapattım. Başyapıtımı sol elime aldım ve ayaklandım. Her yeni adımım biraz daha kararlılıkla atıldı. "Vazgeçmeyeceğim, hayır bu sefer olmaz." nidaları beynimin  her köşesinde yankılandı. Ve İntepe'nin tepesinde dikildiğimde, o anın geldiğini artık  bildiğimi biliyordum.

Hepi topu dört kişiden mi çıktı az önceki şenlik diye düşündüm çimlere serpilmiş  insanların gözleri beni bulduğunda. Sonrasında ise tüm kararlılığımla "İntepe kalkar mısın,  konuşacağız?" dedim.

Baktı,  yeşilleri 25-30 saniye boyunca sadece kararlılığıma baktı. Sonrasında ise omuz silkip sarı saçlara bir öpücük daha kondurdu. Kollarını ondan ayırırkende "Birazdan geleceğim güzelim." dedi. Ona güzelim dedi. Sarışın kızın gerçekten güzel olduğu gerçeği ise boş bakışlarım pek  yansıtmasa da canımı yaktı.

Yavaş yavaş uzaklaştık birlikte, kampüsün içerisindeki yeşilliklerin arasında varolan toprak yolda. Sessizdik de, benden  bekliyor gibiydi mevzuya girmemi ama ben sadece çocukken onunla birlikte sessizce yürümek istediğimle ilgili olan  hayalimi gerçekleştiriyordum. Kırmadı beni, bir kaç dakika daha bekledi sessizce, ben onunla gerçekleşecek belki de son hayalimi yaşarken.

Gösterişli çınar ağacının karşısına geldiğimizde ise günlerdir alırken genzime eziyet çektiren soluğu ne de kolay aldığımı farkettim. Yüzümde oluşan minik tebessümle de yeşillere doğru döndüm.  Gözlerimin en derinlerine bakıyordu ama ben çıkartamıyordum bu defa o bakışların altındaki anlamları. Dedim ya ben artık kafamda şekillendirdiğim anlamlara değil. Kelimelere muhtaçtım.

" Rahatsız ettim kusura bakma ama benim de artık bir şeyleri anlamlandırma vaktim geldi. Kafamda  kurduklarımın içerisinde kaybolmama, en olmayacakları düşünüp kendimi yıpratmama ve yoluma bakma vaktim geldi. Lütfen bana 6 ay önce ne olduğunu söyle."

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin