XIX

755 48 13
                                    




Hilmi Cem İntepe : Sen ne yapmaya çalışıyorsun?

Hilmi Cem İntepe : Amacın ne oğlum senin?

Murat Ceylan Wish : Ne?

Hilmi Cem İntepe : Murat sınırlarımı zorluyorsun, canını yaktırtma bana.

Murat Ceylan Wish : Ne diyorsun Hilmi?

Murat Ceylan Wish : Hiçbir şey anlamadım.

Hilmi Cem İntepe : Bence gayette iyi anladın.

Hilmi Cem İntepe : Bak hala devam ediyor.

Hilmi Cem İntepe : Murat tepemin tasını attırma ayrıl İlya'nın yanından.

Murat Ceylan Wish : Sen ciddi misin?

Hilmi Cem İntepe : Murat kendini seviyorsan uzaklaş oradan.

Murat Ceylan Wish : Hilmi saçmalama istersen.

Hilmi Cem İntepe : Murat bana belanı siktirtme. Uzaklaş İlya'nın yanından.

Hilmi Cem İntepe : Zaten 2 saattir kendimi zor tutuyorum. Yemin ederim hiçbir şey umrumda olmaz ağız burun dalarım.

Murat Ceylan Wish : Ciddisin.

Hilmi Cem İntepe : Sonunda anlayabildi paşamız. Derhal uzaklaş onun yanından.

Murat Ceylan Wish : Hilmi, İlya benim arkadaşım düşündüğün gibi bir şey yok.

Hilmi Cem İntepe : Tabi ki yok lan. İlya sana bakar mı sanıyorsun?

Murat Ceylan Wish : Hilmi saçmalama istersen.

Hilmi Cem İntepe : Asıl sen saçmalama lan. Sevdiğim kızı ayaküstü götürebileceğini falan mı sanıyorsun. Bir de arkadaşım olacaksın sözde.

Murat Ceylan Wish : Hilmi Cem.

Hilmi Cem İntepe : Murat siktir git şu partiden yoksa belanı sikeceğim.

Hilmi Cem İntepe : 5 dakikan var, sikik süren başladı.

Başımı telefonun parlak ekranından kaldırdım ve İlya Mehveş'le konuşmaya devam ederken gözlerimle Hilmi'yi aradım. Ve bulmakta çok zor olmadı. Elindeki bir yudum kalmış viski bardağıyla kahverengi chester koltukta küplere binmiş bir şekilde bana bakıyordu zaten. Yeşilleri kısılmış, çenesini kasılmıştı. Kendimi ejderha eğiticisi sanmam için tek eksik Hilmi'nin ağzından ateş çıkarmıyor oluşuydu.

Şerefsiz Hilmi yine pistlerde diye düşünmeden edemedim. Sahi ne ara düzelmişti ki? Veya ne ara  düzeldiğini hissettirmişti. Aslında arkadaşım dediği insana 5 dakika sonra sevdiğim kızdan uzak dur yoksa belanı sikerim diyebilecek bir adam için düzelmek veya arkadaş kavramlarını kullanmak benim salaklığımdan başka hiçbir şey değildi. Ki cümledeki özne bendim, Murat Ceylan Wish. Ben kimsenin sevdiği kıza göz koymazdım. Aslında pratikte ben hiçbir kıza göz koyamazdım. Ve Hilmi bunu çok iyi biliyordu. Ama yine de düşmanca bakışlarını üzerimden çekmemekte ısrar ediyordu.

Sert ve kararlı bakışlarına rağmen bu çocuk tahmin edilemezdi. 5 dakika sonra onunla hangi konumda olacağınızı düşünemezdiniz mesela. Size nasıl geleceğini. Bakışlarını, sözlerini ya da benliğini.Tanımanız zor, kalıba sığdırıp nitelemeniz ise imkansızdı. Güzel dediğiniz de çirkinleşir, güvendiğinizde yerle bir ederdi. Tek kelimeyle Hilmi Cem İntepe, bilinmezdi.

Ben de bilmiyordum. Sözün gerçeği bilmekte istemiyordum. Lakin durdurulamaz ve yaşanılıp görülmedikten sonra da öğrenilemez detaylar vardı bu hayatta. Öğrenmesi acı olacaktı ama denemesemde acabalarla dolu düşünceler... Düşünmemeyi seçtim ve sadece yapmamasını diledim. Derince aldığım soluğun ardından ise  sağ elimin parmaklarını İlya'nın zarif koluna değdirdim. Gözlerim hırçın yeşillerdeki durulmayı umut ederken Hilmi Cem İntepe yine Hilmi Cem İntepe'liğini yaptı ve beni hayal kırıklığına uğrattı. Mehveş'in korkmuş tiz çığlığı beni gerçeklere doğru sürüklerken, ben sadece sol kolumla onu arkama çekebilmeyi başarmıştım.

Uyuşan çenemi umursamayarak başımı yavaşça Hilmi'nin asi ve durulmaz yeşillerine çevirdiğimde ise yediğim yumruk daha da hissedilir olmuştu. "Sana söyledim Ceylan." kin dolu sesi kulaklarıma ulaştığında etraftaki uğultudan zar zor kavrayabilmiştim söylediklerini. "Sana ondan uzak dur dedim."

Cevap vermedim. Mehveş yanıbaşımda korkudan deliye dönerken ben ona bunu daha fazla yaşatamazdım. O yüzden sessiz kaldım. Sol koluma tutunmuş güzel kızın hatrına Hilmi'nin sinirini döktükten sonra siktirip gitmesini dilemekten başka hiçbir şey yapmadan sadece sustum.

Fakat çenemde hissettiğim sert baskıyla ağrı daha da katlanılmaz oldu. "Cevap ver lan bana, demedin, uyarmadın de hadi." 

İlya Hilmi'nin çenemi sıktığı elini indirmesi için onun kolunu kavradığında "Sen karışma İlya." diye bağıran Hilmi'nin sesi tüm salonu doldurdu.

"Söyledim ben ona, uzak dur belanı sikerim dedim. Ama o ne yaptı? Beni sikine takmadı."

Derince aldığım solukların ardından aldığım kararı bir kaç kelimeyle sınırlayıp  "Hilmi Cem beni şu an senin belanı sikmemem için durduran tek şey, şu kız." diyerek tane tane konuştum ve gözlerimle sol tarafımda duran Mehveş'i işaret ettim. "Şimdi o elini indir ve sadece hesaplaşmak istediğinde nerede olacağını haber ver."

Hilmi'nin yeşilleri yanımdaki ürkmüş kızı bulduğunda gözlerini sinirle kırpıştırdı. Sonrasında da tekrar benim öfkeden kaskatı olmuş suratıma odaklanıp derince bir nefesin ardından elinin can yakıcı temasını sonlandırdı. Yeşillerindeki öfke bendeki Hilmi'nin tanımını güçleştirirken sadece dişlerimi sıkmakla yetindim.

İlya yüzümü kendisine çevirip "İyi misin Murat?" diye sorduğunda "Beklenen son." diyebildim. Hilmi elindeki viski bardağını da yere çarptığında "Bir kırmadığın o kalmıştı." diye tısladım. Mehveş "Murat lütfen hastaneye gidelim." diyerek önüme geçtiğinde ki bunu muhtemelen hasar kontrolü için yapmıştı. "Gerek yok güzelim, hadi seni evine bırakayım." dedim.

Sonrasında da  başımı, morali hepten çökmüş İlya'ya çevirip "Üzgünüm, geceni   mahvettim." diyebildim. Hilmi Cem çoktan uzaklaşmıştı.

"Murat o sadece saçmalıyor. Farkındasın değil mi? Böyle yapmak istemedi." sessizce iç çektim. "Onun yaptıklarına açıklama getirmek zorunda değilsin İlya, hem o Hilmi Cem İntepe kimse ona istemediği bir şeyi yaptıramaz, bunu ikimizde iyi biliyoruz."

"Murat." dediğinde kolunu sıvazladım. "Üzgünüm İlya ama yaptıklarımızın ve yaşattıklarımızın sorumluluğunu kendimiz almalıyız. Bırak Hilmi'de kendi sorumluluğunu alsın."




*Ahh bol aksiyonlu bir bölüm oldu (Tek yumruk, ironiye gel.) Neyse azıcık dalaşsınlar bakalım, keyifli okumalar. :)

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Where stories live. Discover now