XI.

925 67 26
                                    



Hayat her zaman devam eder. Her koşulda, her oluşumda, yaşanılan her şeye rağmen hep devam eder.

Benimki de devam ediyordu.

Hilmi Cem İntepe'nin öfkeli yeşillerine rağmen onun sevdiği kızla bulunduğumuz partide muhabbet ediyordum. Ve hayat hala devam ediyordu.

Dilan gülümseyip "Evet senin de çocukluğunu hatırlıyorum. Hilmi Cem'e nazaran daha sakin, daha usluydun. Hatta bir keresinde Hilmi'nin doğum günü partisinde piyano çalmıştın. Imm neydi. Hah hatırladım. Chopin Nocturne op 9 no 2 'ydi değil mi? " dediğinde şaşırmıştım.

Nasıl hatırlıyordu 7 yıl öncesinde çaldığım parçayı? Şaşkınlık dolu bir gülümseme peydah oldu dudaklarıma. "Evet Chopin 'di. Ama hatırlamana şaşırdım. Hilmi bırak doğum gününde piyano çaldığımı orada olduğumu bile hatırlamıyordur."

"Hafızam aslında pek iyi değildir." dediğinde güldüm. Gerçekten bu pek iyi olmayan hali miydi? Dilan da elini omzuma koyup "Bir dinle ama. "diyerek sitem etti.

Elimi ağzıma götürüp fermuarını çeker gibi yaptığımda söze yeniden başladı. "Şöyle ki hafızam gerçekten kötüdür. Fakat o gece ki küçük çocuğu her mimiğiyle hatırlıyorum. O yaşına rağmen piyanonun karşısındaki asaletini. Yüzünün masumiyetine nazaran saklamaya çalıştığı hüznünü. İnsanlar ona bakarken odaklandığı ve onu farketmesini dilediği tek kişiyi. O çocuğa kendini farkettiremese bile parmaklarından yayılan aşkı. Bunlar sadece o geceyle ilgili aklımda kalanların bir kaçı."

Burukça güldüm. "Bende Hilmi'nin gecenin sonunda o çocuğun üzerine kustuğunu ve o çocuk ufak bir özürle bile dünyanın en mutlu insanı olabilecekken, o salağın  'Sende mi buradaydın?' dediğini hatırlıyorum."

"Murat" dediğinde sevgi ve büyük bir anlayış vardı gözlerinde. "Ben sizden 4 yaş büyüğüm biliyorsun.Ablanız sayılırım. Genelde pek bir muhabbetimiz olmasa da seninle, seni düşündüğünün aksine daha çok tanıyorum. Sen her zaman sevgi dolu ve kırılgan olandın. Hilmi ise umursamaz ve dövüşken."

"Babama gay olduğumu söyledi."

"Yapar. Hilmi Cem gözü karardığında her şeyi yapabilecek bir çocuk Murat onu tanıyorsun. O biraz şımarık büyüdü bunu da biliyorsun."

"Biraz mı?" dediğimde güldü.

"Tamam birazdan biraz daha fazla. "

"Sana aşık." dediğimde gözlerini kapattı. Ve derin bir nefes aldı.

En gerçekçi ifadesini yüzüne takınıp, "Hayır değil, ilgisinin farkındayım ama bu bir aşk değil. Ablası İnci'yi biliyorsun o ailesiyle kavga edip yurtdışına taşındıktan sonra İnci'nin isteği üzerine ona bir abla gibi davrandım ama Hilmi ilgime karşı içinde duyduğu minneti yanlış yorumladı. "

"Takıntı diyorsun."

"Yani onun gibi bir şey." deyip yine gülümsedi.

"Farkettim ki ona eskisi gibi bakmıyorsun."

"Eski Hilmi Cem değil çünkü sadece geçmişte ki sevgimi bana sorgulatacak davranışlar yapıyor. Fazla bencil."

"Oturduğu koltukta elinde viskisiyle her an kavga çıkartacakmışcasına bize bakıyor. " dediğinde omuz silktim.

"Seni kıskanıyor. " diyerek yanıtladım İlya Dilan'ı.

Elini tekrar omzuma koyup sıktı. "Hayır, sadece beni kıskanmıyor. "

"Murat, Hilmi Cem İntepe umrunda olmayan bir insana zarar vermez. Yanında olan birisi de spontane bir şekilde hayatında değildir. Eğer ki canını yakmaya çalışıyorsa da canı yanmıştır. Benim kardeşim kendini ilah sanan bir çocuk Murat'cım, onu mazur gör." dediğinde gülümsedim.

"Hemde ziyadesiyle."

"Oyundan haberdar mısın?"

"Aslında başlarda değildim. O kafede karşılaştığımız gün siz beni farketmeden 10 dk öncesinde oradaydım. Bir arkadaşımı görmüş onunla muhabbet ediyordum. Sen ve Hilmi'nin yakınlığı da dikkatimi çekmişti, ben masanıza yaklaşınca Hilmi'nin girdiği tavırlarda. O gün farkettim. Bir şeylerin gereksiz bir saçmalıkta ilerlediğini." dediğinde anladığımı belirtircesine kafamı salladım.

"Neyse Murat'cım güzel sohbetin için çok teşekkür ederim. Kendini daha fazla üzme lütfen.Ben bir kızların yanına uğrayayım da ayıp olmasın." dediğinde kafamı aşağı yukarı sallayıp "Keyfine bak." dedim.

Dilan gerçekten ruhu güzel bir insandı. Hilmi Cem'in onu bu denli sevmesi artık bana fazlasıyla normal geliyordu. Kız adeta bir melekti.

Yüksek sesle çalan müzik başımı ağrıtmaya son sürat devam ettiğinde, ki bunlar hala yediğim dayağın etkileriydi. Kerem'e bakıp başımla bahçeyi işaret ettim. Aldığım sen git ben geleceğim tarzı bir iki işaretle mutfağa doğru ilerledim.

Mutfaktan bir şişe su alıp havuz kenarına gittim ve sessiz ortamda aldığım derin bir nefesle biraz da olsun kendime geldim. Fakat başım hala çatlıyordu. Elimde olan şişedeki suyun yarısını içip geriye kalınını elime döküp, yüzüme çarptım. Bir yerlerden ağrı kesici bulmam gerekiyordu.

Yanımda ki haraketlenmeyle "Kerem abi ben kaçsam ya artık." dedim yüzüne dahi bakmadan.

"Başın mı ağrıyor?" duyduğum soruyla kafamı sağıma doğru çevirdim ve yüzünde her hangi bir mimik bulundurmayan Hilmi Cem İntepe'yle karşılaştım.

"Seni ilgilendirmez. Beni rahat bırak."

"Bak içerde müzikten etkilendin farkettim. Yüzünü buruşturup durdun İlya'yla konuşurken. İyi değilsin işte. Söyle başın mı ağrıyor?"

"Hilmi, değilsem değilim bu seni ilgilendirmemeli. Böyle olmasını isteyen sendin. Şimdi neden umursuyormuşsun gibi davranıyorsun."

"Hayır ben böyle olmasını istemedim. Aynı canın yanarken karşında oturmak istemediğim gibi. Ben sana sadece bir ay oyuna devam edelim sonra her şey bitecek dedim. Ama sen beni dinlemedin, hep burnunun dikine gittin. Hala gidiyorsun. İnadıma gidip sevdiğim kadınla yakınlaşıyorsun. Hep çizgileri sen aşıyorsun Murat."

" Hilmi Cem lütfen sus."

" Çok canın yanmış olmalı." dedi burukça çıkan sesiyle, kafamı sallamakla yetindim.

"Babanın bu denli vahşi olabileceğini düşünmemiştim.Biz çocukken böyle biri değildi. Her fikre saygılı bir adamdı. Ben böyle bir etkinin doğacağını bilseydim yapmazdım."

Cevap vermek istemedim.

" Murat " dediğinde başımı ona doğru çevirdim. Yeşillerinde ki hüzün orada, en öndeydi. Başı hafif öne eğikti. Fakat gözleri gözlerime değmekten bir an bile vazgeçmiyordu.

"Ben böyle olmasını istemedim."

Afalladım.

Acı mı çekiyordu o?

Ya da bir kuple pişmanlık...

Evet evet, Hilmi Cem İntepe pişmandı.

"Belki böyle olmasını istemedin, belki de gerçek isteklerinin farkında hiç olmadın İntepe, bilmiyorum. Ama sana kızmıyorum. Sen hep böyleydin. Sorun bendeydi. Ben seni değil hayal ettiğim Hilmi'yi hayatımda sandım. Kafamda ki Hilmi'ye karşı oynadım. Ve sonuç ortada." deyip kendimi gösterdim.

Dağılmış olan beni.

Sonra da ayağa kalktım. Benim için bu konuşma burada noktalanmıştı. Ama sanırım Hilmi için hala konuşulacak şeyler vardı, bileğimde ki elleri beni durduğunda farkettim bu meselenin henüz sonlanmadığını.



Bakmayın öyle burada bitti. Fakat unutmayın hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bol yorumlusundan günler dilerim. 🧡🧡

Sevilmek için Sevmedim // Hilmur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin