9. Bölüm

716 60 9
                                    

Yemeklerimizi alıp terasa çıktığımızda kenarda bir masaya oturmuştuk. Ayağı kalktığımda rahatça aşağıyı görebiliyordum.

Ben
"Çok güzel."

Suga
"Evet."

Masaya geri oturup hamburgerimden bir ısırık aldım.

Suga
"Burdan çıkınca eğlence merkezine gidelim."

Ben
"Olur."

Suga
"Bu arada, teşekkür ederim."

Ben
"Neden?"

Suga
"İlk defa bu kadar eğlendim. Daha önce evden doğru düzgün çıkmıyordum bile."

Ben
"Rica ederim."

Yemeklerimiz bitince en aşağı katta bulanan eğlence merkezine gitmiştik.

Bowling salonuna gidip iddiaya girmiştim. Suga'nın atışları sayesinde gülmekten gözümden yaş gelmişti. Birde topu atıp hepsini devirdiğinde çıkardığı komik ses. Çocuk gibiydi.

Bowlingten çıkıp, oyuncak kazanılan yere gittik. Elimize silahı alıp palyaçoların ağzına sıkıyorduk. Sonunda beyaz küçük bir ayıcık kazanınca beraber daha çok alete binmeye karar vermiştik.

~~~~~~~~~~~

Alışveriş merkezinden çıkıp arabaya doğru ilerlerken esnemekten bir hal olmuştum.

Suga
"Ben arabayı kullanırım. Sen yan koltuğa geç."

Suga'dan

Açelya'yla baya eğlenmiştik. Onunla tanıştığım günden beri ilk defa bu kadar eğlenmiştim.

Gözlerimi ona çevirdiğimde bilmem kaçıncı kez esniyordu. Bugün baya yorulmuştuk. Yinede çok mutluydum. Arabaya yaklaştığımızda bakışlarımı ona çevirdim.

Ben
"Ben arabayı kullanırım. Sen yan koltuğa geç."

Beni oynaylayıp yan koltuğa geçtiğinde bende şoför koltuğuna geçip, Açelya'dan anahtarı aldım. Ardından arabayı çalıştırıp eve sürmeye başladım. Tam ona dönüp evinin adresini soracakken çoktan uyuduğunu gördüm.

Bugün bende ikinci kalışıydı. İşin garip kısmıysa ona yavaş yavaş alışıyor olmamdı. Sanırım ilk defa bir kız arkadaşım olmuştu. Yanlış anlamayın sevgili anlamında değil. Herneyse.

Şuan ikimizinde güzel bir uykuya ihtiyacı vardı.

Rüya'dan

Yan yatakta uyuyan Jungkook'a baktım. Bacakları hala, geçicide olsa felçliydi. Ancak tedavi süresi bacağında ki hasardan dolayı biraz uzun sürebilirmiş.

Geçen gün bana çok sevdiği hyunglarının olduğunu söylemişti. O hyungların kim olduğunu çok iyi biliyordum. Onlarla geçirdiği zamanı ve onları çok özlediğini de söylemişti. Onun için şuan yapabileceğim birşey yoktu. Şuan sadece onu korumakla yükümlüydüm. Üzgünüm Jungkook, ama elimden başka birşey gelmiyor.

Dolunay'dan

Yanımda benim gibi yıldızları izleyen Namjoon'a baktım.

Namjoon
"Keşke hayatımda şu yıldızlar kadar parlak olsaydı."

Ben
"Yıldızların kendi ışıkları vardır. Seninde kendi ışığının olduğuna eminim. Sadece bunu farketmedin o kadar."

Namjoon
"Öyle mi dersin?"

Onaylayıp bakışlarımı Nehire indirdim.

Namjoon tanıştığımız zamandan bu yana hiç içki içmemişti. Bu çok iyi birşeydi. Yavaş yavaş, farkında olmasada bırakıyordu. Benimde istediğim buydu. Yavaş yavaş eski haline dönecekti. Ve sonunda tekrar eski yakın arkadaş olacaklardı.

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiWhere stories live. Discover now