25. Bölüm

541 48 0
                                    

Yaren'den

Nihayet bu işide halletmiştik. Biran Aslı'ya birşey olacak diye korkmuştum.
Neyseki Açelya halletti.

Şimdiyse Jin beyi arıyordum. Ah nerde bu? Kesin ramen yemek için parkın karşısındaki dükkana gitti. Ah Jin ah! Yani tamam bende yemek yemeyi seviyor olabilirim ama o kesinlikle benden daha çok seviyordu.

Karşıdan karşıya geçip dükkanın olduğu sokağa doğru ilerlemeye başladım.

Yavaş adımlarla yürürken karşıma 2 kişinin çıkmasıyla duraksadım. Tamda zamanı yani. Teşekkürler hayat. Birkez daha bana kıçınla güldün.

Adam
"Nereye?"

Ben
"Hayatın bana neden kıçıyla güldüğünü sorgulamaya gelcen mi?"

İkiside gülmeye başladığında hemen birinin bacağına tekme geçirip diğerinin de suratına yumruk attım. İşte bu kadar. Neyse. Onları boşverip yoluma devam ettim. Bide onlara laf anlatmakla uğraşamam.

Sonunda sokağa girdiğimde parka doğru yürümeye başladım.

Ah cidden nedense şuan acıktığımı hissettim. Ya da cidden açım bilmiyorum.

Sonunda parka geldiğimde karşıdaki ramenciye gidip içeri girdim. Tabi girmemle 5 kutu ramen sipariş edip ilk kutusunu yiyen bir Jin görmüştüm.
Ah cidden!!

Hızlı adımlarla yanına gidip oturdum. Bir kutu rameni önüme çekerken az kalsın çubuklarıyla elime vuracaktı ki beni görmesiyle durdu.

Jin
"Yah! Neden gelmeden önce haber vermezsin ki?"

Ben
"Çok acıktım."

Elime masada duran çubukları alıp üzerine birazda acı baharat döktüm. Acılı en sevdiğim.

Jin
"Bana da ver."

Çubuğuyla ramenime işgal etmeye gelirken hızla vurup bana bakmasını sağladım.

Ben
"Dök kendi ramenine."

Jin
"Çok cimrisin."

Onun ramenine baktığımda köri soslu olduğunu gördüm.

Ben
"Sende bana ondan verirsen neden olmasın?"

Jin
"Anlaştık."

İkimizde çubuklarımızla birbirimizin ramenini işgal ederken gülmeyi de ihmal etmiyorduk.

Sonunda başarılı bir şekilde aldığımda zaferle sırıtıp ağzıma attım. Ah cidden çok güzeldi.

Jin'le ramenlerimizi yedikten sonra dükkandan çıkıp karşıdaki parka doğru yürümeye başladık.

Jin
"Ah çok yedim. Hepsi senin suçun."

Ben
"Benim ne suçum var ya? Ben mi dedim sana o kadar rameni ye diye."

Jin
"Tamam tamam kızma."

Gülüp ilerideki banka oturduk. Aramızda büyük bir sessizlik varken sadece gökyüzüne bakıyordum.

Yağmur yağacakmış gibi duruyordu. Hızla Jin'e döndüm.

Ben
"Gitsek iyi olur. Birazdan yağmur yağacak."

Beni onaylayıp ayağı kalktığında bende kalktım ve beraber Jin'in evine doğru yürümeye başladık.

Beraber yürümeye devam ederken göğsüme bir ağrının girmesiyle olduğum yerde durdum. Canım fazlasıyla yanıyordu.

Jin
"İyi misin? Yaren? Yaren beni duyuyor musun?"

Göğsümdeki acıyı boşverip olduğum yerde biraz daha dikleştim ve Jin'e zoraki bir gülümsemeyle baktım.

Ben
"İyiyim merak etme. Sanırım çok yediğim için oldu."

Jin kolumdan tutup köşede bir banka çektiğinde ona döndüm. Yağmur yavaş yavaş yağmaya başlamıştı.

Jin
"Burda bekle ilaç alıp gelicem."

Onu onayladığımda hızlı adımlarla karşıdaki eczaneye yürümeye başladı. O gittikten sonra elim hızla göğsüme giderken acım daha da artmıştı.

En sonunda dayanamayıp kendimi karanlığa bıraktım.

Açelya'dan

Yani bende olmasam ne halt yiyecekler acaba? Neyse. Aslı'nın olayını halletmiştim. Şimdide Suga'nın evine gidiyordum.

Sonunda Suga'nın evine geldiğimde arabayı park edip aşağı indim. Ardından bahçe kapısından içeri girdim ve yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Kapıyı çalıp beklemeye başladığımda uzun bir süre açılmamıştı. Birkez daha çaldığımda yine açılmamıştı.

Sonunda aklıma saksının altındaki anahtar geldiğinde elime alıp kapıyı açtım ve içeri girdim.

Ben
"Suga? Evde misin?"

Ses gelmediğinde tam kapıdan çıkacaktım ki içimde oluşan hisle hızla içeri girdim.

Salona geldiğimde gördüğüm görüntüyle gözlerim sonuna kadar açılırken yutkundum.

Suga sırtını koltuğun koluna yaslayarak oturmuş etrafında birkaç içki şişesi ve sigara paketi vardı. Tabi birde ifadesizce bakmasıda vardı.

Bu çocuk neden böyleydi? Her gittiğimde içki içmek zorunda mıydı? Veya sigara içmek?

Hızla yanına gidip yanına çöktüğümde ifadesiz bakışları bana dönmüştü.

Ben
"İyi misin? Birşey mi oldu? Neden böylesin?"

Suga
"Bilmiyorum. Neden böyle olduğumu bilmiyorum. Bana yardım etmeye çalışıyorsun ama ben hiçe sayıyorum. Üzgünüm ama ben buyum."

Ben
"Bunları boşver ve git duş al. Bende buraları temizleyim."

Hızla beni kendine çekip sarıldığında ilk başta şoka girsemde sonradan bende ona kollarımı doladım.

Suga
"Teşekkür ederim. Yanımda olduğun ve bana kendimi yalnız hissettirmediğin için."

Sırtını dostça sıvazlayıp ondan ayrıldım.

Ben
"Boşver bunları. Hadi şimdi duş al."

Beni onaylayıp yerden kalktı ve yavaş adımlarla banyoya ilerlemeye başladı.

Bende hemen etrafı temizlemeye koyuldum.

~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kısa bir süre sonra etrafı temizlemiş ve Suga'yla yemek yemiştik. Şimdide piyanonun başında yan yana oturuyoruz.

Ben
"Daha iyi misin?"

Suga
"Evet. Sağol."

Ben
"Rica ederim."

Suga ellerini yavaşça piyanonun tuşlarında gezdirirken onu izliyordum.

Bir süre sonra sıkıldığına dair bir nefes verip piyanonun üzerindeki sigara paketine uzandı. İçinden bir tane çıkarıp dudaklarının arasına koydu. Çakmağı alacağı sırada ondan önce davranıp çakmağı kendime çektim ve kenardaki kalemi alıp üzerine yukarıdan aşağıya "Y.K" yazdım.
Kalemin kapağını kapatıp geri yerine koydum ve yazdığım şeyi ona göstererek ayağı kalktım.

Ben
"Jungkook için içmezsin sanırım."

Gülüp sırtım ona dönük bir şekilde yere oturdum.

Şimdi içsinde görüyüm.

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiWhere stories live. Discover now