22. Bölüm

571 42 1
                                    

Esra'dan

Evden çıkıp dans salonuna doğru yürümeye başladım.
Jimin'le orada buluşacaktık ve yine dans pratiği yapacaktık.

~~~~~~~~~~~~~~~~~

Biraz sonra dans salonuna geldiğimde büyük kapıyı açıp içeri girdim.

İçeride Jimin tek başına dans ediyordu. Aynadan beni gördüğünde hızla dönüp yanıma geldi.

Jimin
"Çok iyi bir koreografi var elimde. Ayrıca çok güzelde bir şarkı."

Ben
"Dinlemek istiyorum."

Jimin
"Şimdi olmaz. Sana sürpriz yapıcam."

Ben
"Hmm...daha çok var sanırım."

Jimin
"Yani evet."

Ben
"Peki şimdi ne yapıyoruz?"

Jimin
"Dünkü koreografiyi çalışıcaz."

Onaylayıp çantamı kenara bıraktım. Jimin'de müziği açmıştı.

Dans bittiğinde yere oturup Jimin'e baktım.

Ben
"Çok terlemişsin. Böyle dışarı çıkma hasta olursun."

Jimin
"Merak etme çıkmam."

Gülüp ayağı kalktım ve çantama ilerleyip içinden su çıkardım. Suyumdan biraz içtikten sonra yerine koyup Jimin'e döneceğim sırada hissettiğim şeyle yerimde durdum. Kızlardan birinin başı dertteydi. O sırada çantamdan gelen bildirim sesiyle çantamın ön kısmından telefonumu çıkardım. Kızlarda bunu farketmişti.

Telefonumu kapatıp Jimin'e döndüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Telefonumu kapatıp Jimin'e döndüm.

Jimin
"Hadi diğer dansın pratiğini yapalım."

Ben
"Olur."

Jimin müziği açmaya gittiğinde derin bir nefes alıp gevşeyen at kuyruğumu biraz daha sıktım.
Jimin müziği açıp yanıma geldiğinde İlk önce ben tek başına dansa başladım.

Dansın sonlarına doğru ikimizinde aynı ayna sertçe yere düşmesiyle küçük bir çığlık atmıştım. Biraz önce ne olmuştu öyle?

Jimin'e baktığımda yer ahşap olduğu için tahtaya sürtmüştü. Bu yüzden kolu boylu boyunca kanıyordu. Yanına gitmeye çalışıyordum ama olmuyordu.

Benimde kolumda küçük bir çizik vardı ama yinede gidemiyordum ona. Onu iyileştiremiyordum. Onu koruyamıyordum.
Birşey beni engelliyordu sanki. Ne yapıcaktım?

Yerden destek alarak zorlukla ayağı kalktım ve yanına gittim.
Yere çömelip koluna baktığımda kolu çok derin olmayacak bir şekilde çizilmişti. Hemen onu yerden kaldırıp duşun olduğu yere götürdüm.
Kolunu hızla yıkarken ona bakıyordum. Gözyaşları hızla akıyordu. Canı çok yanıyor olmalıydı. Sonunda hıçkırarak ağlamaya başladığında ne olduğunu anlamamıştım. Koluna baktığımda gayet iyiydi.

Ben
"Jimin? Jimin ne oldu? Jimin!"

Jimin
"Ben iyi değilim. Esra ben hiç iyi değilim. Canım çok yanıyor."

Ben
"Tamam. Bak bana. Şimdi hastaneye gidicez tamam mı?"

Cevap vermesini beklemeden geri salona döndük ve çantamı alıp ona döndüm. Eline montunu almıştı. Hemen salondan çıkıp bir taksi çağırdım. Jimin hala ağlarken ona sımsıkı sarıldım. O da kollarını belime dolarken gözyaşları omzumu çoktan ıslatmıştı.

O sırada taksi geldiğinde hemen binip şoföre hastaneye gitmesini söyledim. Jimin kafasını omzuma koyup ağlarken benimde gözlerim dolmuştu. Onu ağlarken görmek üzüyordu. Ama geçicek Jimin herşey geçicek. Belki ileride seni bırakıp gittiğim için daha fazla ağlarsın ya da ağlamazsın. Ama üzgünüm. Seni düzgünce koruyamamış olabilirim ama yine de gittiğim için çok ağlama. Çok ağlama çünkü o zaman yanında kardeşlerin ve hyungların olucak. Onların üzülmesini istemeyeceğini biliyorum. Onlar için herşeyi yapmaya hazırsın da. Ama şu var ki. Hayatının geri kalanında ben olmasam da inan bana hayatın çok güzel olacak. Seni seven daha fazla insan var. Ve bu sefer bana büyük bir nefretle bakıp seni seven o insanlara minnetle bakacaksın. Kim bilir belkide içlerinden birine aşık bile olursun. Ama içinde biryerlerde bana karşı mutlaka bir nefret olucak. Bundan adım kadar emindim.

Sonunda hastaneye geldiğimiz de adama parayı verip aşağı indim.
Ardından Jimin'de indiğinde beraber hastaneye yürümeye başladık.

Hastane kapısından içeri girdiğimizde hemen yanımıza bir hemşire gelmişti.

Hemşire
"Buyrun sizi muayene odasına alalım."

Jimin'i yaralı olmayan kolundan götürürken hemşire de kısa bir süre sonra yanıma gelmiş ve Jimin'in koluna bakmaya başlamıştı.

Hemşire
"Çok derin değil. Temizleyip sarmamız yetecektir."

Ben
"Teşekkürler."

Hemşire gülümseyip yarayı temizlemeye başladı. Sağ elimi üzerimde hissettiğim baskıyla bakışlarım sağ elime gitti. Jimin kolunun acısından olmuş olacakki gözlerini sımsıkı yummuş, elimi sıkı sıkı tutuyordu. Elimi elinin üzerine koyduğum da gözlerini açıp bana baktı. Ona gülümseyip saçlarını karıştırdım.

O da bana aynı şekilde gülümsediğinde hemşire yarasını sarmaya başladı.
Sarma işi de bittiğinde beraber hastaneden çıktık. Yağmur yavaş yavaş yağmaya başladığında içimde garip bir duygu oluşmuştu.

Jimin
"Yağmurun altında kalmaya ne dersin?"

Ben
"Bilmem. Ama hasta olursun boşver."

Jimin
"Birşey olmaz. Sen bana bakarsın. Hem bak çok güzel yağıyor."

Ben
"Ama Jimin-"

Aniden biraz daha hızlanan yağmurun altına girdiğinde sözüm yarım kalmıştı.
Kollarını iki yana açmış kafasını yukarı kaldırmıştı. Yüzündeki gülümsemeyle etrafında dönerken dayanamayıp bende yanına gittim. Sanırım artık kötü bir şey olmayacaktı. Ya da olucak mıydı?

Beraber yağmurun altında kendi etrafımız da dönerken göğsüme giren ağrıyla sağ elim sol göğsüme gitmişti.

Jimin
"Hey bekle. Şurdan şemsiye alıp geliyorum."

Ona gülümsemeye çalışarak onayladım. O uzaklaşmaya başladığında göğsümde ki acı daha da artmıştı. Bana ne oluyordu bilmiyorum ama buna katlanabileceğimi sanmıyorum.

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiWhere stories live. Discover now