28. Bölüm

536 48 1
                                    

Öylece durmuş onun kanlar içindeki bedenine bakıyordum. Banyoya girip bu görüntüyü gördüğümden beri kıpırdamadan onu izliyordum.

Ben.........ne yapmalıydım?

Hemen şoktan çıkıp yanına gittim.

Ben
"Yoongi? Yoongi uyan! Yoongi lütfen."

Onu küvetin içinde kaldırıp iki elimle belinden tuttum. Ardından küvetten çıkarıp banyodan çıktım.

Bileklerini kesecek kadar ne yaptın? Ya da ne yaşadın Yoongi? Neden bunu yaptın?

Evden çıkıp hızla arabama doğru yürümeye başladım. Lütfen ölme lütfen.

Arabamın kapısını açıp arka koltuğa yatırdım. Ardından hızlıca şoför koltuğuna geçtim ve hızla hastaneye sürmeye başladım.

~~~~~~~~~~~~~~~

Hastaneye geldiğimiz de hemen aşağı inip arka koltuğa ilerledim. Kapıyı açıp Suga'yı çıkardığımda yanıma sedye ile hemşireler ve doktor gelmişti.

Doktor
"Nesi var?"

Ben
"İ-intihar etmiş."

Doktor bir süre bana bakıp ardından hemşirelere döndü.

Doktor
"Hemen ameliyathaneyi hazırlayın."

Hızla yanımdan uzaklaşıp ameliyathane olduğunu düşündüğüm yere girdiklerinde gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başlamıştı.

Neden bunu yaptın Yoongi? Neden? Ölmeyi bu kadar çok mu istedin? O halde neden yanında kalmamı istedin? Neden sana yalnız olmadığını hatırlatmamı istedin? Sonu böyle miydi yani? Daha arkadaşlarına kavuşmadın. Sevdiğin kızla bir ömür geçirmedin. O kadar şeyi kaçıramazsın Yoongi. Lütfen uyan. Lütfen.

7 Saat Sonra

Sonunda doktor elindeki eldivenleri ve maskesini çıkarırken ameliyathaneden çıktığında hemen ayağı kalktım.

Ben
"Durumu nasıl? O iyi mi? Kötü birşey yok değil mi?"

Doktor
"Sağ bileğinin damarında bir sorun yok. Ama sol bileği için aynı şeyi söyleyemem."

Gözlerim anında dolarken boğazımda oluşan kuruluğu gidermek için yutkundum.

Ben
"Nasıl yani?"

Doktor
"Sol bileğindeki damarda kesik var. Ancak elimizden geldiğince düzeltmeye çalıştık. Ama merak etmeyin önemli birşey yok."

Ben
"Peki sonuç nedir?"

Doktor
"Geçici felç. Bir süre sol elini kullanamaz."

Ben
"Peki geçicek mi?"

Doktor
"Biraz zamana ihtiyacı var. Ama öyle çok kalacağını sanmam. Genelde uzun süreli geçici felçler bacaklarda daha çok görülür."

Ben
"Peki arkadaşımın bileği ne zaman normale döner."

Doktor
"En fazla 3 hafta. En az 1 buçuk."

Ben
"Peki teşekkürler. Onu görebilir miyim?"

Doktor
"Birazdan normal odaya alınacak. O zaman görebilirsin. Tekrar geçmiş olsun."

Saygıyla eğilip teşekkür ettim. Şuan aşırı derecede mutluydum. O gitmemişti.

Gitmemişti çünkü hayatta kalması için bir sebebi vardı.

~~~~~~~~~~~~

Karşımda hala uyanmamış olan Suga'ya baktım.

Normal odaya alınmasının üzerinden 3 saat geçmişti. Ama hala uyanmamıştı.

Tedirgince sağ elinin üzerine elimi koydum.
Yavaşça okşarken konuşmaya başladım.

Ben
"Beni duymuyorsun belkide ama lütfen uyan. Lütfen. Biliyorum uyanacaksın ama lütfen çabuk ol. Lütfen. Kötü birşey olmasından korkuyorum. Bu yüzden lütfen çabuk uyan."

Gözyaşlarım hızla akarken başımı tuttuğum eline yasladım. Çok yorgundum ama uyumak istemiyordum. Eğer uyursam gözlerimi açtığımda onu olduğu gibi görememekten ya da daha farklı bir şekilde görmekten korkuyordum. Ne kadar bunu olamayacağını bilsemde yinede korkuyordum.
Ama sanırım biraz uyumalıydım.

Yoongi'den

Gözlerimi yavaşça açıp bir süre nerde olduğumu anlamak adına gözlerimi etrafta gezdirdim. Yine ölmemiştim. O kadar beceriksiz biriyim ki ölmeyi bile beceremiyordum. O sırada sağ elimdeki ağırlığı hissettiğimde bakışlarım oraya dönmüştü.

Bu-bu A-Açelya'ydı. O burdaydı. Yanımdaydı. Beni bırakmamıştı. Yine gelmişti işte yanıma. Yine peşimden gelmişti.

Şuan o kadar mutluydum ki her an hastaneyi inletecek derecede sesli gülebilirdim.
Ah çok mutluyum.

Onun uyuyan bedenine baktım. Yüzü solmuştu. Yanaklarında ki ıslaklığı farketmiştim. Ağlamış mıydı?

O sırada yavaşça gözlerini açmasıyla gülümsedim. Çok tatlıydı. Ama tamamen gözlerini açtığında gülümsemem solmuştu. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı.

Beni uyanık bir şekilde gördüğünde hemen ayağı kalkıp kollarını boynuma sardı. Ben şoka girmiş bir şekilde öylece dururken o sıkı sıkı sarılıyordu. Bende sağ elimi onun beline sardım. Kokusu çok güzeldi.

O anın verdiği cesaretle gözlerimi kapatıp kokusunu yavaşça içime çektim. Çok güzeldi. Gülümsediğimde benden ayrılıp az önceki yerine oturdu.

Açelya
"İyi misin? Biryerin ağrıyor mu? Canın acıyor mu?"

Onu sorularına karşı gülüp başımı iki yana salladım.

Ben
"Gayet iyiyim."

Biranda gözlerinde bir sinir belirdiğinde sesli yutkundum.

Açelya
"Bu kadar çok mu ölmek istiyorsun ha? Söyle bende ona göre davranıyım. O kadar senin yanında olup seni yalnız bırakmamak için elimden geleni yaparken beyfendi intihar ediyor. Ciddiyim artık şunu yapmayı kes. Ben sana ne dedim? Hayatta yaşamak için bir sebebin olduğu sürece asla ölmezsin demedim mi? Dedim. O zaman sende benim sözümü dinle. Ayrıca sen neden intihar ettin?"

Tek nefeste söylediği şeyler beynimde yankılanırken sadece tek birşeye odaklanıyordum. O da sondaki sorusuydu.

Ben
"Ben kavga ettikten sonra evden çıktım ya. Sonra pişman olup geri döndüm ama seni bulamadım. Bulamayınca da."

Daha fazla devam etmeden Açelya ne olduğunu bulduğuna dair bir bakış atmıştı.

Açelya
"Seni bırakıp gittiğimi mi sandın?"

Kafamı onaylar bir şekilde salladığımda gülümseyip yavaşça sarılmıştı. İşte en çok mutlu olduğum şeyde buydu. Kokun ve garip bir şekilde hissettiğim varlığın. Teşekkür ederim Açelya.

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin