23. Bölüm

561 46 0
                                    

Şarkıyı değiştirem didim.

Dolunay'dan

Aslı'nın olayını Açelya hallettikten sonra Namjoon'un evine geldiğimde onu bulamamıştım. Nereye gitti acaba?

Evden çıkıp hep gittiği parka gitmeye başladım. Çok sakin bir yer olduğu için genelde oraya giderdi.

Parka geldiğimde onu her zaman oturduğu bankta görmüştüm. Gülümseyip yanına gittim ve sessizce oturdum. Bakışları bana dönerken gamzelerini göstererek gülmüştü.
Bende ona gülümseyip önüme döndüm.

Namjoon
"Burda olduğumu nasıl bildin?"

Ben
"Seni tanıyorum Namjoon. Evde olmasan mutlaka buraya gelirsin."

Namjoon
"Ya da bara giderim."

Ben
"Ama onları bırakalı baya oldu. Öyle değil mi?"

Bakışlarım Namjoon'a döndüğünde onunda bana baktığını gördüm.
Derin bir nefes alıp başıyla onayladı.

Namjoon
"Öyle. Bu yüzden teşekkür ederim."

Ben
"Önemli değil."

Derin bir nefes alıp bakışlarımı ondan çekip parkta gezdirmeye başladım. Bomboştu. Etrafta esen sakin bir rüzgar vardı. Rüzgara yüzümü çevirip gözlerimi kapattım.

Namjoon
"Beni çok iyi tanıyorsun. Ama ben seni tanımıyorum. Yani tanıyorum ama senin beni tanıdığın kadar değil."

Gözlerimi açıp yüzümü ona çevirdim.

Ben
"Benim hakkımda ne bilmek istiyorsun?"

Namjoon
"Sadece bana ailenden bahset. Veya arkadaşlarından. Senin sadece yarı zamanlı işte çalıştığını biliyorum."

Ben
"Evet doğru. Yarı zamanlı işte çalışıyorum. Çok sevdiğim arkadaşlarım var. Ama sayıları fazla değil. Ailem ise babam burda. Ama annem ve kardeşim Türkiye'de."

Namjoon
"Senin kardeşin mi var? Bundan bahsetmemiştin."

Ben
"Evet. Neden bahsetmedim bende bilmiyorum."

Namjoon
"Kaç yaşında?"

Ben
"19 yaşında. Üniversite öğrencisi."

Namjoon
"Onunla tanışmayı isterim."

Ben
"Birgün mutlaka tanışırsınız."

Namjoon
"O zaman kalk. Bugün eğlenmeye gidelim."

Hızla ayağı kalktığında bakışlarımı ona çevirdim.

Ben
"Nereye gidicez ki? Hem zaten birazdan yağmur başlar.

Namjoon
"Ah hadi gidecek biryer buluruz. Hem ayrıca yağmur bize engel olamaz."

Derin bir nefes alıp ayağı kalktım. Gülüp önden yürümeye başladığında bende arkasından yürüyordum.

Ben
"Hey beni bekle."

Durup bana döndüğünde gülüp koşarak ona yetiştim ve öne geçtim. Şimdi o benim arkamdaydı.

Namjoon
"Yah! Ama bu haksızlık."

Gülüp yürümeye devam ettim. Kısa bir süre sonra o da yanıma geldiğinde bakışlarımı ona çevirdim.

Namjoon
"Hile yapıyorsunuz küçük hanım."

Ben
"Hayır yapmadım."

Namjoon
"Nasıl yapmadın söyler misin?"

Ben
"Ben sana beni bekle dedim. Sense durup bekledin. Beklemek senin suçun oluyor bu durumda."

Namjoon
"O zaman bana bekle dediğinde beklemicem."

Ben
"Of tamam bekleme."

Saçlarımı dağıtıp güldüğünde bende güldüm. Bu çocuk zekiydi. Çoğunlukla lafının altında kalıyordum ve bu beni sinir ediyordu.

Gülüşerek yürümeye devam ettiğimiz de hissettiğim şeyle durdum. Kızlardan birinin başı dertteydi.

Namjoon
"Neden durdun?"

Tam cevap verecekken telefonuma gelen mesaj sesiyle cebimden çıkarıp mesaja baktım. Hemen bende cevap yazmaya başladım.
(Aynı konuşmalar.)

Telefonumu cebime koyup bana merakla bakan Namjoon'a döndüm.

Ben
"Ah birşey unuttum ama kızlar bana hatırlattı."

Namjoon
"Bahsettiğin arkadaşların mı?"

Ben
"Evet."

Namjoon
"Bir sorun yok değil mi? Endişeli görünüyordun?"

Ben
"Yok hayır iyiyim. Hadi gidelim biz."

Beni onayladığında beraber yürümeye başladık.

~~~~~~~~~~~~~~

Namjoon'la beraber yağmurun altında gülerek sokakta yürürken biryandan da bugün yaptığımız şeyler hakkında konuşuyorduk.

Namjoon
"Ciddiyim sadece kolu oynatarak ayıcığı alman gerekiyordu. Ama sen onun dışında herşeyi yaptın."

Gülerek konuşması ne kadar sinirime gitsede bende gülmeden duramıyordum.

Ben
"Tamam gülme artık."

Bugün Namjoon'la eğlence merkezine gidip birçok eğlenceli şeye binmiştik. En sonunda bir ayıcık istemem sonucu kolla oynanan bir oyun varya hani. Böyle cam kutunun içince birsürü oyuncak var, kolu oynatarak almaya çalışıyorsunuz. Ha işte onun yanına gitmiştik. Tabi ben ne kadar denersem deneyeyim bir türlü alamamıştım. Ama Namjoon bey ilk denemesinde almıştı. Şimdi ise bana hava atmakla meşguldü.

En sonunda yürüyerek kapalı biryere girdiğimiz de gözlerimi etrafta gezdirdim. Alt geçide girmiştik. Namjoon elindeki şemsiyeyi kapattığında bakışlarımı ondan çekip önüme döndüm.
Beraber yürüyerek giderken Namjoon'un telefonu çalmıştı. Telefonu eline alıp baktığında yüzünde bir gülümseme olmuştu. Biraz yaklaşıp arayana baktığımda arkadaşı Sehun olduğunu gördüm.

Namjoon
"Burda bekle. Onunla konuşup geliyorum bana önemli birşey söyleyecekti."

Onu onayladığımda elindeki şemsiyeyi bana verip alt geçidin çıkışına doğru yürümeye başladı. Bende onun arkasından bakarken göğsümde hissettiğim acıyla yüzümü buruşturmuştum. 

Bu acı da neydi böyle? İşin en garip kısmı ise çok büyük bir acıydı. Katlanabilirdim ancak öyle bir acı değildi bu. Sanki kötü birşey olacakmış gibi bir acı vardı.

Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştığımda nefesim kesilmeye başlamıştı. Şimdi bu acının anlamıda neydi böyle?
Bana ne oluyordu?

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin