55. Bölüm

480 42 4
                                    

Hışımla ayağı kalkıp pencereyi örttüm.
Perdeyi de çekip geri masaya oturdum.

Suga
"Açelya sen iyi misin? Yüzün bembeyaz oldu."

Ben
"İyiyim. Bir şey yok. Hadi yemeğimizi yiyip çıkalım."

Beni onaylayıp önüne döndü. Aslında ruhların canlanması kötü bir şey değildi. Ancak canlanan ruhlar melek ruhlardı. Yani hem insan hem meleklerdi. İşin kötü kısmı ise kötü ruhlar ve meleklerin savaşı olacağıydı. Bu savaş o kadar büyüktü ki çıkan olağan üstü güçten dolayı kurucular bile ölebilirdi.
Bu olağan üstü güç bize işlemiyordu. Yani Oliks bana ve kızlara. Çünkü biz son Koruyucu Meleklerdik.
Yani en güçlü Meleklerdik.

Son olarak bu olağan üstü güç ise melekler ve kötü ruhların birleşimiyle oluşuyordu. Yani bir melek ve -insanların tabiriyle şeytan veya iblis- güçlerini karşındakinin gücü ile birleştirirse o olağan üstü güç ortaya çıkardı.

Dediğim gibi. Bu güç kurucuları öldürebilecek güçteydi.

Biraz sonra yemeklerimiz bitince odaya çıkıp çantamı aldım. Suga da valizini aldığında beraber aşağı indik. Suga, Soo teyzeye sarıldıktan sonra Soo teyze bana sarılmıştı. Ben de onun sarılışına karşılık verdim.

Woojin ve Yongsan amcayla da el sıkıştıktan sonra evden çıkıp taksiye bindik. Biran önce Seul'e dönmem gerekiyordu. Ya da Zamek'e.

Çünkü büyük savaş ya orda ya da Seul'de olacak. Ki yüksek olasılık burda olur.
Çünkü burda Suga ve arkadaşlarını korumamız gerekiyordu. Eğer Zamek'e gidersek bu sefer onlar tehlikede olur.

Sonunda terminale geldiğimizde Seul otobüsüne bindik.
Lütfen bir an önce orda olalım.

3 Saat Sonra

Nihayet Seul'e geldiğimiz de gökyüzüne baktım. Oldukça karanlıktı. Oysaki daha tam akşam olmamıştı bile.

Suga
"Hava neden böyle acaba?"

Ben
"Bugün ne olursa olsun yanımdan ayrılma tamam mı?"

Suga
"Tamam da neden?"

Ben
"Bugün hiç iyi şeyler olmayacak Yoongi. Bu yüzden sakın yanımdan ayrılma."

Kafasıyla beni onayladığında bir taksiye binip bizim eve gitmeye başladık. Zaten diğerleri de oradaydı. Oliks ve Ayrin bile.

~~~~~~~~~~~~~~

Eve geldikten sonra Suga direk salona geçmişti. Ben de odama çıkıp bir duş aldım ve üzerimi giyinip saçlarımı kuruttum. Ardından hemen aşağı indim.

Salona geçip Suga'nın yanına oturdum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Salona geçip Suga'nın yanına oturdum.

Jimin
"Anlatın hadi. Neymiş bu önemli olan?"

Sanırım kızlar bir şeyler demişti.

Oliks
"Bugün benim öldüğüm yüzyıl. Yani bugün 17. Yüzyıl."

Namjoon
"Nasıl yani?"

Oliks'in bakışları bana döndüğünde derin bir nefes alıp yerimde dikleştim.

Ben
"Şöyle. Bizim kaçırıldığımız gün Oliks'in ölüm yıldönümüydü. Yani Oliks ölüm gününde yeniden canlandı."

Suga
"Peki bugünle ne alakası var."

Ben
"İşte burası en önemli yer."

Ayağı kalkıp salonun içinde bulunan cam kapıya doğru yürüdüm. Burası kütüphaneydi. Diğer bir adıyla okuma köşesi.
Herneyse. Cam sürgülü kapıyı açıp içeri girdim.

Herkes merakla bana bakarken kitaplığın en ucundaki büyü kitabını aldım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Herkes merakla bana bakarken kitaplığın en ucundaki büyü kitabını aldım.

Yaren
"Bu büyü kitabı."

Elimde büyü kitabıyla salona geçip sehpanın ortasına koydum.

Ben
"Bayan Darbus'un küçük bir hediyesi."

Yaren
"Bayan Darbus bu kitabı sana mı verdi? Vay be."

Ben
"Yani öyle de denebilir."

Aslı
"Peki olayla alakası ne?"

Sırıtıp sağ elimi havaya kaldırdım ve birkez şıklattım. Şıklatmamla açılan kitap sırıtmamın büyümesini sağlamıştı.

Yaren
"Bunu nasıl yaptın?"

Ben
"Meslek sırrı. Herneyse konumuza geri dönelim."

Dolunay
"Cidden Oliks'in canlanmasının bugünle ne alakası var?"

Ben
"Şöyle ki Oliks aslında o gün canlanmayacaktı."

Jin
"Nasıl yani?"

Ben
"Oliks'in ruhunun canlanmayacağı başından beri belliydi aslında. Çünkü Oliks dünyadaki ilk özel güçlere sahip normal insan olmuştu. Dolayısıyla çok saygın biriydi. Ama Oliks kendi canına kıyarak en büyük cezayı aldı. Bir daha canlanamama. Yani sonsuza dek ruh olarak yaşamak."

Esra
"Bir dakika. Oliks'in zamanında intihar ettiğini biliyorduk. Ama nedenini bilmiyoruz. Aynı zamanda gücünü neden Açelya'ya verdiğini de?"

Oliks
"Pekâlâ sanırım bunu anlatmanın zamanı geldi."

Hepimiz merakla Oliks'e bakıyorduk.

Oliks
"Biliyorsunuz ki ben de bir Koruyucu Melek'tim. Aynı zamanda dünyadaki ilk özel güçlere sahip normal insan. Dediğim gibi ben ilktim. Gücüm hakkında hiçbir şey bilmezken Ayrin'i koruma görevine girdim. Daha sonra..."

Gözleri dolduğunda derin bir nefes aldı.

Oliks
"Daha sonra kötü ruhların saldırısına uğradım. Ve...ve ben Ayrin'i koruyamadım. İşin en kötü kısmı ise ben Ayrin'e aşık olmuştum. Ama o benim yüzümden ölmüştü. Onu koruyamamıştım. Ben de bu vicdan azabıyla yaşamak yerine ölmeyi tercih ettim. Bu yüzden intihar ettim."

Ağlamaya başladığında Ayrin ona sıkıca sarılmıştı.

Yaren
"Ama şuan sevdiğin kız yanında. Artık üzülme."

Ayrin
"Yaren haklı. Bak ben burdayım."

Oliks gülümsediğinde Ayrin de gülümsemiş ve yeniden sarılmıştı.

Dolunay
"Peki özel gücünü Açelya'ya verme sebebin neydi?"

Bakışlar Oliks ve benim aramada gidip gelirken merakla Oliks'e bakıyordum.

Oliks
"Ben siz doğmadan önce sizin geleceğinizi gördüm. Aslında ilk o zaman geleceği görmeye başladım. Ama gördüklerim pek net değildi. Ancak emin olduğum şey Açelya'nın ölebilecek olmasıydı. Bu yüzden gücümü ona verdim. Yani o ölmesin diye."

Ben
"İyide kızlar da ölebilirdi. Sonuçta onlar da benimle aynı. Hepimiz aynı işi yapıyoruz."

Oliks derin bir nefes aldığında ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordum. Demek istediğim şey şuydu. Kızlarda benim gibiydi. Yani onlarda ölebilirdi. Bunu bildiği halde neden gücünü bana verdi?

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiWhere stories live. Discover now