26. Bölüm

544 45 5
                                    

Suga
"Tamam bu iş uzadı. Açelya çakmağımı ver."

Yarım saattir çakmağını almaya çalışan Suga'yı birkez daha reddettim.

Sinirle elini saçlarına daldırdığın da gerçekten sinirlendiğini anlamıştım.

Ama umurumda değildi. Zaten canım felaket şekilde acıyordu. Birde Suga'nın böyle davranması sinirlendiriyordu. Ne olduğunu size anlatayım.

Yaklaşık 15-20 dakika önce göğsüme bir ağrı girmişti. Şimdi ise hala onun acısını çekiyordum. Bu aptalda gelmiş çakmak için bir taraflarını yırtıyordu.

Suga
"Hadi Açelya. Uzatma artık. Hadi ver bak sinirleniyorum."

Sonunda dayanamayıp yüzümü buruşturdum. Ciddiyim canım yanıyordu.

Suga
"Sen iyi değilsin. Hadi kalk hastaneye gidelim."

Dediklerini umursamayıp sinirle cebimdeki çakmağı çıkardım. Sertçe eline verdiğimde kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı.

Ben
"Şimdi kendini doyasıya ölüme hazırlayabilirsin Min Yoongi. Ama unutma. Arkadaşların asla yanında olamayacak."

Dediklerime sinirlenmişti. Hemde fazlasıyla.

Suga
"Hep böyle yapıyorsun. Beni hep en zayıf noktamdan vuruyorsun. Ne halin varsa gör. Ben gidiyorum."

Suga hızla kapıyı çarpıp evden çıktığında onu umursamayıp elimi göğsüme götürdüm. Sanırım artık dayanamıyordum.

Yazar'dan

Üyelerin hepside kendilerini bekleyen bir kızın olduğunu düşünüyordu. Ama aslında geri döndüklerinde bir hiçle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı.

Jungkook lavaboya giden Rüya'yı bekliyordu.

Taehyung karakoldan çıkmış Aslı'nın evde olduğunu düşünerek eve doğru yürüyordu.

Jimin elindeki şemsiyeyi açarak hızlı adımlarla Esra'yı bıraktığı yere doğru ilerliyordu.

Namjoon arkadaşı Sehun'la konuşmasını bitirmiş hala orda olduğunu düşündüğü Dolunay'ın yanına gidiyordu.

Hoseok aniden lavaboya giden Duru'yu bekliyordu.

Jin elindeki ilaçla eczaneden çıkıp hızla Yaren'in olduğu yere yürüyordu.

Son olarak Yoongi ise sinirle çıktığı evden hızlı adımlarla uzaklaşırken her sinirlendiğinde peşinden gelen Açelya'yı bekliyordu. Ama gelmiyordu gelmeyecekti.

Gelelim Koruyucu Meleklere ne olduğuna. Hepside mavi bir toz olup havaya karışmıştı. Evet doğru okudunuz. Hepside birer mavi toz olmuş ve havaya karışmıştı.

Jungkook'tan

Endişeyle hemşireyi çağırıp ona lavabolara bakmasını yanımda olan kızın hala gelmediğini söylemiştim.

Hemşire kısa bir süre sonra geldiginde bakışlarım ona döndü.

Hemşire
"Efendim bütün bayan lavaboları boş."

Hemşireyi onayladığımda odadan çıkıp gitmişti. Nereye gitmişti ki? Umarım beni bırakmamışsındır Rüya.

Taehyung'tan

Eve geldiğimde büyük bir sessizlikle karşılaşmayı beklemiyordum.

Ben
"Aslı? Nerdesin?"

Yine sessizlikti. Bu sessizlik bana eski günleri hatırlatırken yutkundum. Aslı beni bırakıp gitmedin değil mi?

Jimin'den

Elimdeki şemsiyeyi açıp Esra'nın yanıma doğru gitmeye başladım.

Onu bıraktığım yere geldiğimde etrafta göremememle kaşlarım çatılmıştı. Nereye gitmişti acaba?

Etrafta onu aramaya başladım.

Sonunda yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm ve öylece boş yola baktım. Ellerimden kayan şemsiyeyi kaldırıp eve doğru yürümeye başladım.

Sanırım gitmişti. Beni bırakıp gitmişti.

Namjoon'dan

Aramayı sonlandırıp Dolunay'ın yanına gitmeye başladım.

Nihayet geldiğimde büyük bir boşlukta karşılaşmıştım. Sessiz ve birazda karanlık bir boşlukla.

Ben
"Dolunay? Dolunay nerdesin?"

Ses gelmediğinde etrafıma bakmaya başladım.

Ama yoktu. Karanlık ve sessiz bu boşlukta beni yalnız bırakmıştı.
Umarım en kısa zamanda gelirsin Dolunay.

Hoseok'tan

Duru'nun lavabodan hala dönmemiş olması beni endişelendirmişti. Ayağı kalkıp lavaboların olduğu yere doğru yürümeye başladım.

Sonunda bayanlar lavabosunun önüne geldiğimde içeriden bir kadının çıkmasıyla onu durdurdum.

Ben
"Şey acaba içeride biri var mıydı? Sizden başka?"

Kadın
"Hayır yoktu."

Ben
"Emin misiniz? Bir baksanız?"

Kadın beni onaylayıp tekrar içeri girdi. Bende kapıdan kadını izliyordum. Bütün kabinlere baktıktan sonra bana döndü.

Kadın
"Kimse yok."

Ben
"Peki çok teşekkür ederim."

Kadın
"Rica ederim."

Kadın yanımdan geçip gittiğinde aklım Duru'daydı. Nereye gitti ki? En önemlisi ben neden görmemiştim?

Nerdesin Duru? Lütfen beni bırakıp gitmiş olma.

Jin'den

Elimdeki ilaç poşetiyle eczaneden çıkıp Yaren'in olduğu banka doğru ilerledim. Ama Yaren nerdeydi? Etrafıma biraz göz gezdirdiğimde bulamamıştım.

Hemen cebimden telefonumu çıkarıp arama kaydında ki numarasına bastım ve telefonu kulağıma götürdüm.

Ama yok. Ulaşılamıyordu. Nereye gitti ki? Ya da neden bana haber vermedi?
Yaren, beni bırakıp gitmedin değil mi? Lütfen gitmemiş ol. Lütfen.

Yoongi'den

Neden gelmemişti peşimden? Oysaki hep gelirdi. Her sinirli, üzgün, mutlu anımda yanımda olurdu. Şimdi neden yoktu?
Sanırım bu sefer ona çok sert davrandım. Benim iyiliğimi düşünen birine ben kötü davranmıştım.

Olduğum yerde durup saçlarımı karıştırdım ve geldiğim yolu geri döndüm. Zaten iyi değildi. Başına birşey gelmesinden korkuyordum.

Adımlarımı hızlandırıp eve ulaştığımda hemen kapıyı çalmaya başladım. Bir süre daha çaldıktan sonra hala açılmayınca endişem ikiye katlanmıştı.

Ben
"Açelya? Açelya evde misin? İyi misin?"

Kapıdan seslenirken hala ondan ses yoktu. Anahtarım da içerideydi. En sonunda balkon kapısının açık olması dileğiyle oraya koşmaya başladım. Koşmayı bırakıp açık olan balkon kapısından içeri girdim. Hemen piyano odasına gittiğimde büyük bir sessizlik karşılamıştı beni.

O yoktu. Gitmişti. Hemde hiçbirşey demeden. Beni bırakmıştı. Oysaki hep yanımda kalacaktı. Bana kendimi yalnız hissetmeme engel olacaktı. Her zaman yanımda olup yalnız olmadığımı hissettirecekti.

Ama ona hak veriyordum. Benden bıkmıştı. Kim olsa bıkardı. Ben içki ve sigara bağımlısı olan bir pisliktim. Ölmeyi hakeden bir pisliktim.

Üzgünüm Açelya. Sana daha iyi davranmalıydım. Umutlarını boşa çıkardığım için üzgünüm.

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiWhere stories live. Discover now