13. Bölüm

635 52 3
                                    

Rüyamdan biranda yerimde sıçrayarak uyanmıştım. Karşımda beni izleyen Suga'yı gördüğümde irkilmiştim.

Suga
"İyi misin?"

Ben
"Evet sadece bir rüya gördüm."

Suga
"Anladım."

Ben
"Sen ne zaman uyandın?"

Suga
"Çok olmadı aslında."

Ben
"Peki. Biraz daha iyi misin?"

Suga
"Evet."

Hala rüyanın etkisinde olduğum için doğru düzgün konuşamıyordum bile.

Suga
"Sen cidden iyi misin?"

Ben
"Evet. Neyse hadi kalkalım."

Ayağı kalkıp odadan çıktım ve banyoya girip yüzümü yıkadım. Ardından havluyla kurulayıp banyodan çıktım.

Benim arkamdan Suga girdiğinde bende mutfağa geçmiştim. Kahvaltıyı hazırlarken aklımda hep o rüya vardı. Oliks'in dediklerini hala hatırlıyordum. Ama kitabın yerini bilmiyordum.

Babamın çalışma odası olabilir mi? Yok canım. O kadar önemli bir kitap sonuçta. Orda ne arasın?

Özel güçler okulunda müdürün odası? Ah evet birde özel güçler okulu vardı. Tabi biz oraya gitmemiştik. Sadece normal özel güçlere sahip kişiler o okula gider.
Koruyucu Melekler'in gücü, koruma görevleri verildiği zaman ortaya çıkar. Tıpkı bizde olduğu gibi. Ama ordada olmadığını sanıyorum. Yinede bakmaya gidecektim.
Aslında basit olarak bu Aşk efsanesini bilgin bir kişiyle de konuşup halledebilirdim. Ama Oliks'in bana dediğini yapmalıydım. Bütün gerçekler o kitaptaydı zaten.

Suga
"Açelya telefonumu gördün mü?!!"

Etrafıma baktığımda masanın üzerindeki telefonu görmemle gülümsedim.

Ben
"Burda!!!"

Suga
"Nerde?"

Ben
"Masanın üzerinde."

Eline telefonunu aldığında bende masayı hazırlamıştım.

~~~~~~~~~~~~~~~

Yemeğimizi yedikten sonra mutfağı ve salonu toplamıştım. Suga'da odasını ve piyano odasını toplamıştı. Kendimi piyano odasına attığımda Suga piyanonun başına oturmuş boş boş karşıya bakıyordu.

Yanına gidip bir elimi omzuna koydum.

Ben
"İyi misin?"

Suga
"Değilim."

Omzundaki elimi tutup yanına oturtturdu.

Suga
"Sana Jungkook'un nasıl kaza yaptığını anlatıyım."

Ben
"Bak buna gerek yo-"

Suga
"Gece yarısıydı. Hiç unutmam biliyor musun? Jungkook'la hep bu odada piyano çalardık. O gün yine içmiştim. Neden içtiğimse karışıktı. O günün sabahında Jungkook'la kavga etmiştik. Benim eskiden çok yüksek derece de sosyal fobi hastalığım vardı. Jungkook ve diğerlerinden başka kimseyi göremiyordum. İnsanlardan korkuyordum, onların yüzüne bakamıyordum. Jungkook'la kavga sebebimiz buydu. Beni doktora götürmek istiyordu. O an sinirlenip etrafı yıkmaya başlamıştım. Beni ne kadar tutmaya çalışsa da olmuyordu. Sonra artık yumruklarımız devreye girmişti. Ardından ben onu orda bırakıp evden çıktım."

Derin bir nefes aldığında gözleri dolmuştu.

Ben
"Bak cidden boşver."

Suga
"Hayır. Bunu anlatıcam."

Gözlerini birkaç kere kırpıştırıp boş boş bakmaya devam etti.

Suga
"Eve geldiğimde hala oradaydı. Bıraktığım yerde. Hiç gitmemişti. Üstüne birde sarhoştum. İyice kafayı yemiştim. Tıpkı o gece sana yaptıklarım gibiydi. Sokaklarda bağırışlarımızı hala hatırlıyorum. Sonra karşıdan karıya geçerken araba çarptı. O gün kendime olan nefretim daha da artmıştı. Daha sonra hastaneye kaldırıldı. Hastaneye gittiğimde doktor bacaklarının bir süre felçli kalacağını söylemişti. İşte o an dünya başıma yıkılmıştı. Neden biliyor musun?"

Başımı hayır anlamında salladığımda dolan gözlerimden bir damla yaş süzülmüştü.

Suga
"Çünkü Jungkook dans etmeyi çok severdi. Hoseok, Jimin ve Jungkook. Grubunun dansçılarıydı. Hoseok aynı zamanda grubun rapperlerı arasında yer alıyordu. Diğer rapperlar ise Namjoon ve bendim. Jungkook, Jimin, Jin hyung ve Taehyung'da vokalistti. Birlikte şarkı söylediğimiz zamanlar olurdu. Bazen sokaklarda deliler gibi bağırarak gezerdik. Duvarlara graffiti falan yapardık. Tabi o zamanda polisten kaçmak zorunda kalıyorduk. Yinede birlikte olduğumuz sürece hapise bile girebilirdik. Ama o gün Jungkook'a hep zarar verdiğimi düşünüp o hastanede bırakıp gitmiştim. Sanırım fazla sevdiğim için kaybetmiştim."

Güldüğünde bende burukça gülmüştüm.

Suga
"Şimdi onları çok özlüyorum. Eski zamanları. Sen sabah Begin'i öyle güzel çalınca biraz tuhafıma gitti. Ama eminim ki duysaydı çok mutlu olurdu. Ama onun bulucam. Daha önce bulmayı denemedim çünkü..."

Bakışlarını bana çevirdiğinde kaşlarım merakla havalanmıştı.

Suga
"Çünkü o zaman yanımda bana destek olan birileri yoktu. Bu yüzden teşekkür ederim."

Biranda bana sarılmasıyla şaşırmıştım. Ama sonunda kendime gelip bende ona sarıldım.

Benden ayrıldığında önüme döndüm.

Suga
"Ee? Onları bulmaya ne zaman başlıyoruz."

Ben
"Hemen başlayabiliriz."

Suga
"Ama nerden başlıcaz?"

Ben
"En son onu hastanede bıraktığını söylemiştin. O hastaneye gidebiliriz."

Suga
"Ordan çıkmış olmalı. Belkide iyileşmiştir."

Ben
"Birkaç ay boyunca bacaklarının felçli kalacağını söylemiştin. Kaç ay olduğunu biliyor musun?"

Suga
"O an hiç onu sormamıştım. Orda aklımda sadece ona zarar verdiğim vardı."

Ben
"O zaman en basiti o hastaneye gidelim."

Suga
"Olabilir ama sence de bu fazla uzun sürmez mi?"

Ben
"Sürebilir evet ama sonucunun güzel olacağına eminim."

Suga
"Umarım."

O zaman ilk görev Suga'yla beraber aslında bildiğim ama bilmemiş gibi yaptığım hastaneyi bulmak. Ardından büyü kitabını araştırmaya koyulabilirdim. Aslında bakarsak Özel Güçler okulunun Kore'de olması baya bir işime yaramıştı. Her ne kadar Seul dışında olsada yinede iyiydi.

O zaman ilk görevimize başlayalım bakalım.

Koruyucu Melekler¹ || Min YoongiWhere stories live. Discover now