Üzgün Olmayı Seviyordum

128 19 27
                                    

Bu hikaye bana ait değil, izin alarak çeviriyorum. Hikayenin asıl yazarı: @TyjoSmolJishwaBean

100 okunma için çoook teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz ((:

tyler'ın gözünden

,,Boğmak''

Önümdeki küçük, çizgili sayfaya yazmayı becerebildiğim tek kelime buydu.

Kısaca hüsrana uğramıştım.

Gözlerim her harfin üzerinden geçerek aşağı kaydı. Sanki zihnimin bir şey üretmesini sağlayabilecekmiş gibi...

Herhangi bir şey.

Hüsranla saçımı kavrayarak iç çektim.

Sanki başım büyük bir boşluktu; yakalayıp önümdeki sayfalara koyabileceğim belki de her düşünceyi içine çekiyordu.

Cebimdeki titreşim beni hafifçe sıçrattı.

Buna gerçekten de alışmam lazımdı.

Ben aptallığıma başımı sallarken elim, kotumun küçük cebinden telefonumu çıkarmanın yolunu buldu.

Josh

Başka kim olacaktı ki?

Memnun olmadığımdan değildi tabii ki.

Josh'la mesajlaşmaya bayılıyordum.

Birbirimize yazmaya başlayalı bir hafta olmuştu ve sık görülen bir şeye dönüşmüştü neredeyse.

Okuldan eve döndüğünde her zaman bana yazardı, bazen sabah, bazen akşam ve bazen ikimizin de uyuyamadığı geceler boyunca mesajlaşırdık.

Bu, benim için genelde her geceydi.

Sanırım konuşmalarımızın günümün parlak noktası olması, hayatımın ne kadar da acınası olduğunu kanıtlıyordu.

... Her gün.

Espiri anlayışından gayet keyif alıyordum ve müzik hakkında da çok konuşuyorduk. İkimiz de anlamsız şeyler hakkında konuşmaya bayılıyorduk ve gün geçtikçe yazmak istediğim şeyi beş on kere silmeden cevap vermek benim için kolaylaştı.

Sonuç olarak birkaç gün içerisinde Josh gibi olmuştum.

'Nasıl gidiyor, dosum?'

Ekranımdaki harflere gülümsedim.

Bu onun alay etme yoluydu, birkaç gün önce kitaplarla ilgili yaptığımız günlük bir konuşmada "dost" kelimesini yanlış yazmıştım.(ç/n: Fren'i nasıl çevireceğimi bilemedim, pardon skjsdjd)

Anlaşılan bu şekilde daha çok sevmişti, dolayısıyla böyle kullanmaya devam etti. Ya da sadece benimle dalga geçmekten keyif alıyordu.

Yazım hataları her zaman aramızda bir şaka gibiydi. Bana hissettirdiği duygudan bir nevi hoşlanıyordum. Sanki sadece bizim paylaştığımız bir şeydi, bize aitti, aramızda özel bir espiriydi.

Hâlâ telefonumun ekranındaki mesaja bakarak düşüncelerimden sıyrıldım.

'İyi' – silindi.

Yalancı.

Nefes aldım.

Neden bu soruyu cevaplamak her seferinde çok zordu ki?

Josh'a yalan söylemekten nefret ediyordum sadece. Sanki anlıyordu.

Ama aynı zamanda ona gerçeği söylemek de istemiyordum.. Nereden başlayacağımı bile bilemezdim ki.

Ne hissettiğimi nasıl kağıda dökeceğimi bilirdim. Onu hep yapıyordum.

Ama insanlara ne hissettiğimi söylemek... Hep kendimi savunuyormuşum gibi hissettirirdi.

Bundan nefret ediyordum.

O nedenle asla söylemedim.

Yaptığım şeyi niye yaptığımı bile nasıl açıklayacağımı bilemezdim.

Demek istediğim...

Neden bütün gün hiçbir şey yememiştim?

Çünkü onlara hasta hissettiğimi söylemiştim ki onlarla aynı masada yemek zorunda kalmayayım.

Bunu niye yapmıştım?

Herhalde neden bütün gün odamda hasta olarak kalıp ev eğitimden kaçındıysam o nedenle.

Çünkü yalnız olmak istemiştim.

Neden yalnız olmak istemiştim?

Çünkü karanlığın geldiğini hissetmiştim ve bunu onların görmesini istememiştim.

Niye göremezlerdi ki?

Çünkü bana yardım etmeye çalışacak ve her şeyi sadece daha kötü bir hale getireceklerdi. Çünkü endişelenmeleri beni sadece daha kötü hissettirecekti. Çünkü onların hâlâ endişelenmeleri lazımmış gibi hissetmelerini istemiyordum çünkü öyle olursa bir daha hiç durmazdı.

Ama ayrıca çünkü...

Üzgün olmayı seviyordum.

Durmasını istemiyorsun.

Josh'a cevap vermedim.    

jøshler |-/ sømetimes quiet is viølent [Türkçe Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin