Vazgeçmeyeceğim

105 14 14
                                    

Bu hikaye bana ait değil, izin alarak çeviriyorum. Hikayenin asıl yazarı: @TyjoSmolJishwaBean

josh'un gözünden

"Niye bunu yaptı ki?", diye sordum yutkunarak.

"Bilmiyorum kanka..." dedi Brendon bana sempatik bir bakış atarak.

"Demek istediğim, daha geçen hafta birlikte takılıyorduk ve her şey çok eğlenceliydi. Hatta senle bi ara tanışmak isteyip istemeyeceğini sormayı düşünmüştüm ki sonra...'Siktir git'", dedim acıyla yüzümü yastığıma gömerek.

Brendon rahatlamam için kolumu okşarken iç çekti ve bir anda yastığın altından yer değiştirdiğini duydum ve ona baktım.

"Noldu?", diye sordum ayağa kalkıp masama geçmesini izlerken.

"Bir fikrim var..", dedi düşünceli düşünceli ve yüzünde gördüğüm en ciddi ifadeyle google'ı açtı.

"İnsanları uzağa itmek, onlarla görüşmeyi kesmek, depresyonun en yaygın etkilerinden biri.", diye okudu Brendon yüksek sesle ve onu daha iyi duyabilmek için yastığı yüzümden çektim. "Bazen, depresyondayken, hastalar bir başkasıyla yüz yüze gelmekten tamamıyla aciz olur – veya acı içinde olurlar, kendilerini kötülerler, çaresizlikleri giderek tükenir – bu da onların farkında bile olmadan insanları uzağa itmelerine neden olur."

Bunun üzerine düşündüm ve Brendon'a baktım.

"Ama isteyerek yaptı. Yani.. burada aslında yapmak istemediklerini söylüyor değil mi? Ama o, bir daha geri gelmeyeceğimi garantilemek istiyor gibiydi.", dedim.

Brendon katılarak başını salladı ve başka bir şey yazdı.

"Aslına bakarsan, burada, kişilik ve davranış değişikliğinin genelde kafa karışıklığı veya hezeyan, delilik, dağınık konuşma tarzı veya davranış, halüsinasyon veya depresyon gibi ölçüsüz ruh hallerinden kaynaklandığını söylüyor."

Endişeyle iç çektim.

"Yani, kontrol edemediğini mi düşünüyorsun?"

Brendon hafif omuz silkerek başını salladı.

"Ama ya bunun onla hiçbir ilgisi yoksa ve ben bir şeyin içine etmişsem? Belki de gerektiğinden fazla düşünüyorum."

"Onun üzgün ve aşırı yorgun gözüktüğünü ve annesinin sana onun yine odadan nadiren çıkmaya başladığını söylediğinden bahsettin. – Bence bu, senin onun doğum gününü unutmandan veya başka bir şey yapmandan kaynaklanmıyor.", dedi Brendon gerçekçi olarak.

Başımı salladım. Bu konuda haklıydı.

"Yani evet.. ama ne yapmalıyım? Bana izin vermezken delüzyonal veya depresyonda olan birine nasıl yardım etmeliyim?", diye sordum çaresizce.

"Dur, doktor google'a sorayım.", diye anons yaptı Brendon ve geri ekrana döndü. Birkaç sayfa okudu ve ben de onu bir cevap bulacağı umuduyla izleyerek bekledim.

"Şöyle kiii... Sabırlı olmaktan ve uyuyup atlatabilcekleri bir şey olduğunu düşünmemekten falan çok bahsediyor. – Bir sürü 'Bir uzmandan yardım almalarını sağlamaya çalışın'lar var.", biraz daha aşağı kaydırdı ve sıkıntıyla iç çekerek durdu ve bana geri döndü.

"Bak, okuduğum kadarıyla ya sana yük olduğunu, ya zaten ona yardım edemeyeceğini ya da umursamadığını düşünüyor – ya da onun gibi bir şey. Şu an için nedeni pek önemli değil ama bence sırf umursadığını, sana yük olmadığını, vazgeçmemesi gerektiğini kanıtlamak için daha çok zorlamalısın. Bilirsin – ona sevildiğini hissettirmelisin?"

Titrek bir nefes vererek gözümü kırptım.

"Ama ayrıca burada diyor ki, kendine bakmayı unutmamalı ve onların seni kötüye kullanmasına izin vermemelisin çünkü.. bu olabilir.. ve.. depresyonda olması veya sırf öyle şeylerle baş ediyor olması sana kötü davranması için geçerli bir sebep değil, anlarsın ya?"

Küçük bir gülümsemeyle Brendon'a baktım.

"Sorun değil. Yapmam. Ama ayrıca Tyler'ın bunu yapacağından da emin değilim.", dedim.

"Ne olur ne olmaz.", dedi sıcak bir gülümsemeyle ve ben de ona gülümsemeye çalıştım ama aklımda Tyler'la pek başaramadım.

Sadece çok endişeliydim. Yardım etmek istiyordum.

Umarım hâlâ edebilirdim.

Tek bir şey biliyordum ki o da vazgeçmeyeceğimdi.

jøshler |-/ sømetimes quiet is viølent [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now