Lütfen Vazgeç

111 15 56
                                    

< uuuuuu 700 okunma olmuş sağolun dostlar >

Bu hikaye bana ait değil, izin alarak çeviriyorum. Hikayenin asıl yazarı: @TyjoSmolJishwaBean

tyler'ın gözünden

İki gündür evden dışarı çıkmıyordum ve çıkmayı da planlamıyordum.

Kapının çaldığını duyduğumda defterime yeni fikirler yazmakla meşguldum.

"Tyler? Josh ziyarete gelmiş-"

"Meşgulum.", diye sözünü kestim. "Özür dilerim, sadece şu an pek iyi bir zaman değil.", diye ekledim biraz daha nazikçe ki annem şüphelenmesin.

Üzgün bir ifadeyle başını salladı ve kapıyı kapattı.

Bunu sevmediğini biliyordum. Josh'un ziyarete geldiği ve her zaman gülümseyen halimi daha çok seviyordu. Ama o, ben değildim şu anda.

Ve aslında asla da öyle kalamazdım.

Telefonumun çaldığını duydum ve ekrana baktığımda arayanın Josh olduğunu gördüm.

İç çektim ve çağrıyı engelledim.

Telefonum çok fazla titreştiğinden dolayı masadan aşağı düşene kadar yazmaya devam ettim.

Telefonu elime aldım ve mesajlara baktım.

"Ty?"

"TyJo"

"Smol Bean?"

"Lütfen cevap ver adamım"

"Ty lütfen cevap verir misin?"

"Endişeleniyorum."

"Ayrıca seni özledim de gibi."

Okurken kalbim acıdı.

Yalanlar.

"Niye beni takmıyorsun??"

"Bir şey mi yaptım?"

"Yanlış bir şey yaptıysam özür dilerim"

"Lütfen cevap ver"

"Tyler cidden çok endişeliyim"

"Lütfen yaşadığına dair herhangi bir işaret verebilir misin?"

"Tyloooor"

"Lütfen ne yaptım?

"Her ne idiyse özür dilerim"

İç çektim.

"Lütfen, sadece beni yalnız bırak Josh."

Gönderdikten hemen sonra Josh'un yazdığını gördüm.

Gerçekten de mesajı hiç ama hiç anlamamıştı.

"Neden? Ne yaptım?"

"Hiçbir şey yapmadın."

"Öyleyse neden bunu yapıyorsun?"

"Sadece git Josh."

Telefonumu uzağa koydum ve sonunda durana kadar titreşimleri görmezden geldim.

Rahatlayarak iç çektim ve boş bir ifade ile notlarıma geri baktım.

Vazgeçtiği için cidden üzülmüş müydüm?

Sonsuza dek savaşmasını bekleyemezdim.

Herhalde kızgındı. Haklıydı da.

Sıkıntıyla inledim çünkü şimdi zihnim bomboştu.

Ardından pencere camıma yaslanmış bir başparmak gördüm ve Josh'un orada durduğunu fark ederek zıpladım.

Sırf ona bakmak kalbimi sızlatıyordu.

Gözlerini benimkilere kilitli tuttu.

Git sadece.

Onu orada dikilirken bırak.

Dudağımı ısırdım ve elimi pencere kolunu tutmak için yukarı kaldırdım.

Tyler, dur.

Dikkatlice camı açtım ve hafif serin havanın beni titrettiğini hissettim.

Ona, aşağıya doğru baktım ve o da yukarı, bana doğru baktı.

"Tyler, ne oluyor?", diye sordu yumuşak bir ses tonuyla.

Kızmamıştı. Sadece endişeliydi.

"Lütfen, beni sadece yalnız bırak Josh.", dedim üzgün gözlerle.

"Ama endişeliyim. Sen benim arkadaşımsın, Ty. Eğer bir sorun varsa benle konuşabilirsin."

"Hayır, yapamam ve yapmayacağım. Git.", dedim bundan daha fazlasını söyleyemeyerek.

Kırgın gözüküyordu ve onu kırgın görmek beni de kırıyordu.

"Tyler, lütfen. Bununla yalnız baş etmek zorunda değilsin. Bu her ne ise!", diye yalvardı.

Vazgeçmeyecekti.

Derin bir nefes alarak gözlerimi kapadım.

"Aslında, seninle olmaktansa yalnız olmayı tercih ederim.", dedim boş bir ifadeyle ve kelimelerimin onun kalbini kırdığını görebilirdiniz.

"Tyler, ne diyorsun sen?", dedi açıkça kafası karışmış bir şekilde.

"Siktir git, diyorum Josh.", diyerek gözlerimin hızla dolduğunu hissettim ve bu nedenle başparmağımla pencereyi kapattım ve gözyaşlarımın dökülmesine izin vererek yere oturdum.

Lütfen vazgeç.

jøshler |-/ sømetimes quiet is viølent [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now