BANA BAK

86 13 14
                                    

Bu hikaye bana ait değil, izin alarak çeviriyorum. Hikayenin asıl yazarı: @TyjoSmolJishwaBean

tyler'ın gözünden

!!! Kendine zarar verme, depresif ve intihara meyilli düşünceler, intihara değiniyor.

Bu bölümde anlatılanlar önceki bölümde zaten anlatılmıştı o nedenle bu konulardan herhangi biri sizi rahatsız hissettiriyorsa bu bölümü geçebilirsiniz. Ama önceki bölümde Tyler'ın yaptığının nedenini anlamak isteyen varsa, bu bölüm onu açıklıyor.

Ellerim titriyor, kan, yerdeki beyaz fayanslara damlıyordu.

Tam bir tezat oluşturuyordu, tuhaf ve bana bulanık gözüküyordu çünkü görüşüm gözyaşlarım nedeniyle silik silikti.

Yüzüm bütün yere dağılmıştı.

Hayır, onun yüzü.

Hayır, dağılmış olan aynaydı.

Büyük olasılıkla aynanın hepsi.

O buradaydı, her yerdeydi, bana gülüyordu.

Ağlıyordum, başımı tutarak, saçımı çekiştirerek.

"Kes sesini, kes sesini, kes sesini, kes sesini, ...", fısıldamaya devam ettim, gözlerimi sıkıp öne geriye sallanırken.

Benim sesimi kesemezsin!

Ben kafanın içindeyim, salak!

Hıçkırdım, bacaklarımı sıkıca göğsüme çekerek.

"Yalnız bırak beni.. sadece yalnız bırak..", diye yalvardım.

Yine güldüğünü duydum.

Seni yalnız bırakmamın tek yolu olduğunu biliyorsun.

Hayır.

Bana bak.

Dur.

BANA BAK.

DUR.

Başımı o kadar çok salladım ki, başım dönmeye başladı, durdum ve yerdeki ayna kırıklarına baktım.

Yap şunu, korkak.

Hızlıca nefes alıp veriyordum, hıçkırıklar boğazımdan kaçarken.

Yap şunu.

Bütün odayı kırmızıya boya.

Belki böylece aklından çıkarırsın beni.

KES SESİNİ.

O KADAR DA ERKEK DEĞİLMİŞİZ, HA, DEĞİL Mİ?

HAYDİ KES SESİMİ.

Bir ayna kırığını almak için uzandım, parmaklarımı nasıl da kestiğini umursamadan.

Yumruklarım ve kollarım zaten kanıyordu ve her yerim uyuşmuştu.

YAP ŞUNU.

Kapı ansızın açılmıştı ve Josh gözleri açık bana bakıyordu.

"T-tyler lütfen onu yere koy...", dedi sesi titreyerek ve bana yaklaştı.

"H-hayır.. anlamıyorsun – bu onu susturmanın tek yolu!", dedim ağlayarak ve yansımaya baktım, kırmızı gözleri bana çevriliydi. "Artık dayanamıyorum.. Sikeyim, dayanamıyorum işte..."

"Tyler, lütfen! Bana bak!", Josh yüksek sesle ısrar etti ve bu gözlerimin ona bakmasını sağladı.

Bakışı endişeli, yumuşak ve ürkmüştü.

BANA BAK.

"Hayır! Hayır! Kapa çeneni!", diye bağırdım ve kırığı daha sıkı tutarak başımı salladım.

"Tyler! Dur! Bana bak!", bir noktada Josh'un ve onun sesi bir oldu ve aynı gibi duyuldu ve artık dayanamamaya başladım.

"Sana bakmak istemiyorum! Yalnız bırak beni!", diye bağırdım sesim çatlayarak ve kırığı fırlatıp bir kez daha yüzümü sakladım, kırılma sesi duymadan hemen önce.

Başımı tekrar bacaklarımın arasına gömdüm, ileri geri sallanıp ağlayarak.

Nefes alıp verişim hâlâ hızlıydı ben yukarı Josh'a yavaşça gözlerimi çevirirken, ki o da duvara yaslanarak kırığın denk geldiği yeri eliyle kapatıyordu.

Yanağında kanayan bir kesik vardı ve bana ödü kopmuş bir şekilde baktı.

"H-hayır.. J-josh.."

Annebabam hızla içeri girdi ve çığlıkları, ağlamaları ve sonra da sirenleri duydum.

jøshler |-/ sømetimes quiet is viølent [Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now