Gölge Demirkan, 17 yaşında bir lise öğrencisidir. Yaşadığı yerden ve annesinin yanından ayrıldıktan sonra geçmişinde olduğu kişiyi bir kenara bırakıp yepyeni bir ben yaratmak istesede bu sefer hayallerin içinde yaşadığı yaşamı, hayallerinden daha il...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Florence + The Machine - How Blue, How Big, How Beautiful Uzay Zaman Yolcusu - Kendime Not
***
"How big, how blue, how beautiful..."
Şarkı devam ediyor. Müziğin sesi insana neden kendini bu kadar iyi hissettirir. Duyduğum andan itibaren hareket etmeye başlamam, zihnimim beni kısıtlayan duvarlarından kaçışım ve her şeyin var olma olasılığının olduğu bir dünyaya dalmam..
"How big, how blue, how beautiful.."
Bazı zamanlar kulaklarımın insanların baş şirmekten ve can sıkmaktan başka bir işe yaramayan seslerini kesmek için sadece müzik dinlemek için kulağımın içine kulaklık yerleştirmek istiyordum.
"And every city was a gift And every skyline was like a kiss upon the lips And I was making you a wish In every skyline"
Sessizliğin olduğu ve kimsenin olmadığı yeni evimin içinde bir o yana bir yona sallanarak saçma sapan hareketlerle dans etmeye devam ettim. Bugün okuduğum dergi de enerjimizi arttırmak için yapabileceğimiz 5 basit şeyi okumuş ve çok ihtiyacım olduğunu düşünüp hepsini tek tek denemeye başladım. İlk ikisini şimdilik elemiştim. Yürüyüş ve Spor yapmak. Hiç uğraşamam.
Meditasyonu da denedim. Zihnimi susturmayı başaramayınca bıraktım. Son ikisi ise dans etmek ve yemek yapmaktı. Dans etmeye başladım ve açlık grevimi sonlandırdım.
Mutfağa doğru adım atarken, midemi bulandırmayacak bir şeyler hazırlamam gerekiyordu. İçerisi çok temiz ve düzenliydi ki bu şaşırtıcı. Babam oldukça pasaklı bir adamdır. Gözlerim hızla içeride gezinirken ocakta ağzı kapalı bir şekilde duran tavayı görmemle oraya yaklaştım. Tavanın kabağının üzerinde beyaz bir kağıt vardı.
'Erkenden bir işim çıktı ve evden çıkmak zorunda kaldım. Seversin diye menemen yaptım. Yemeyi unutma lütfen. Ve okul kıyafetlerini almayı unutma. Tezgâhın üstüne para bıraktım.
- baban '
"Aferin sana, uğraştırmadın beni." diye kendi kendime konuşup güldüm. Tavayı alıp, mutfak masasına koyup az az yemeye başladım. Çöpe falan dökeceğimi sanıyorsanız, çok beklersiniz. Bu adam bazı yemekleri yapmada ustadır ve menemende sadece bunlardan bir tanesi.
Yemek yeme işim zorda olsa bittikten sonra etrafı hızlıca topladım ve hazırlanmak için odama geri döndüm.
Odam gerçekten çok dağınıktı. Dolabım ve yatak bazası yoktu. Yatağım çıplak bir şekilde camın altında duruyordu. Kolilerin içinden taşmış eşyaların bir kısmı yere düşmüş, adım atmamı engeller derecedeydi. Kıyafetlerimin olduğu valize ulaştıktan sonra içinden siyah bir pantolon ve kazak alıp üstümü giyindim. Duvara yasılı duran aynanın önüne geçip saçlarımı tam tepeden topladım ve gözlerime pembe göz kalemimi çektikten sonra hazırdım.
