AŞK BİTER Mİ?

35.3K 976 487
                                    

Bu sabah erken uyandım. Sebepsiz nedensiz. Oysa hafta sonları uyumak en büyük lüksümdür. Uyanınca uyuyamayanlardan olunca mecburen kalkıp kahvaltı hazırladım kendime.

Yalnız yaşamanın en büyük eksikliğidir benim için tek başına kahvaltı etmek. Eskiden annemler ile beraber yaşarken ne güzel kalabalık olurdu soframız. Annem, babam, ağabeyim ve küçük erkek kardeşim Halil. Biz didişirken annem ve babam bazen hakem bazen seyirci olurdu. En son dilim yumurtalı ekmek için kavga edince üçe bölünürdü. Şimdi ne yumurtalı ekmek yapabiliyorum ne de o ekmek için kavga edecek birisi var yanımda.

Ben Hande yirmi beş yaşında üniversite okumak için İstanbul'a gelmiş ve okul bittikten sonra burada iş bulup kalmış, hayatın güzelliklerini, kitap okumayı, gezmeyi tozmayı seven, minnoş, ponçik bir kızım.

Yönetici sekreterliği yapıyorum. Patronum genç, dinamik, Mert Bilgi. Yeşil mavi gözleri, kumral saçları düzgün fiziği ve yüz hatları ile genç kızların gözdesi. Benim için ise sadece Mert Bey. Evet Allah var yukarıda çok yakışıklı ama benim aşka güvenim hele hele Mert Bey gibi yakışıklı birinin aşkına güvenim hiç yok.

Üniversite son sınıfın başında staj yaptığım şirketin CEO su sayın Efe Yiğit benim aşka olan tüüm inancımı, erkeklere olan güvenimi bitirdi ve gitti.

Staj yaptığım bir ay boyunca peşimden koştu. Kapılmamak için çok direndim ama yaşım küçük, başımda kavak yelleri, staj bitimine yakın rüzgarına kapıldım. O da beni rüzgarı ile savurdu, un ufak etti ve gitti.

Ben bir altmış yedi boyunda koyu kumral saçlı, kahverengi gözlü, yuvarlak yüz hatlarına sahip elli kilo bir kızım. Dikkat çekici bir havam var evet. Üniversitede de peşimden çok koşan oldu ama bir iki denemeden sonra hepsi bana çocuksu geldiği için erkeklerden uzak durma kararı aldım ve sevgili olmak için bana yaklaşanları kendimden uzak tuttum. Çünkü o yaşlardaki erkeklerin kaprisli, ilgi isteyen, hesap soran halleri beni benden almıştı bir kere uğraşamayacaktım. Devamlı bir mesajlaşma hali, nerdesin? Ne yapıyorsun? Soruları. Yahu yurtta ders çalışıyorum bir sal beni. O yüzden en uzun ilişkim üç ay sürmüştü.

Ama Efe ağır başlı, ciddi haliyle aklımı alıp, kalbimi çalmıştı. Yurda girdiğim andan itibaren sadece bir iki mesaj veya arama yapardı. Onlarda romantik "Özledim, seni seviyorum" mesajları olurdu. Ya da "Sesini duymak istedim. Tamam şimdi ders çalışmaya devam" der telefonu kapatırdı. Bir yıl sürdü ilişkimiz. Mezuniyet balosundan sonra ben evlilik teklifi beklerken o ayrılmayı seçti. Ben ne olduğunu bile anlamadım. Neden bitti? Neden ayrıldık? Anlamadım. Açıklama olarak sadece; "Sen nedenini çok iyi bilirsin" dedi. Ne yaptığım bilmiyordum ama suçluydum, suçluymuşum.

Çok üzüldüm çok ağladım. Hatta Ankara'ya annemlerin yanına dönmeye kalktım. Tam o sırada ben dönmeyeyim diye bir arkadaşım ikimizin cvsini bırakmış Bil-Gi yazılımcılığa. Görüşmelere umarsızca gittim. Kabul edilmek veya edilmemek umurumda bile değildi. Çünkü Ankara'ya dönmek konusunda kesin kararlıydım. İstanbul beni yenmiş ve tüketmişti. Ama şansıma bilgisayar yazılımları konusunda bilgimin olması (Ağabeyim yazılımcı. Bana ilk bilgisayar kullanmayı o öğretti. Kodlarla ilgilide az çok bir şeyler gösterdi. Bilgim oradan geliyor) Mert Beyin dikkatini çekmişti. Beni kendi asistanlığına başvuru yapan Kübra'yı da personel müdürünün sekreteri olarak işe almıştı.

Yaklaşık dört senedir Mert Beyle istikrarlı bir patron çalışan ilişkimiz vardı. Kendisi ciddi bir işveren ama dedikodu sitelerine sorarsanız "Uslanmaz çapkın, serseri ve vurdum duymaz" birisiydi ama bana gelip sorsalar "Otoriter, istediği zamanında yapılmazsa ciddi anlamda sertleşen aşırı disiplinli biri" derdim. Ben onların anlattığı adamı dört senedir bir kere bile görmedim. Sabahlara kadar geziyor dedikleri adam tam vaktinde jilet gibi takım elbisesi ile çakı gibi her sabah benden önce masasının başında oluyordu. Hatta bir iki dakika geç kaldığım için bana fırça çekiyordu.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang