41.BÖLÜM

8.5K 656 212
                                    

Seyfi Baba konuşmaları dinledi önce. Sonra Süleyman'la bana dönüp;

— Çocuklar evde işiniz bitince benim büroya bir uğrayın konuşacaklarım var, dedi ciddi bir şekilde. Süleyman babasına dönüp;

— Hayırdır baba, dedi merakla.

— Önemli bir şey değil oğlum şu Hande'nin olayıyla ilgili gelişmeler var. Şimdi neşeli ortam sinirler gerilmesin, neşemiz kaçmasın, dedi. Annemlerde dikilince;

— Önemli bir şey değil. Bade ve Efe'nin cezaları belli oldu. Bizleri çok mutlu edecek cezalar değil açıkçası. Sinirlerimiz bozulmasın diye anlatmak istemedim, dedi Seyfi Baba başını sallayarak. Babam döndü;

— İkisinin de arkası sağlam dünürüm. Minareyi çalarken kılıfını hazırlar, dedi omuzlarını silkerek.

— Ben pek minareye benzemiyorum ama neyse, dedim ortam biraz yumuşasın diye. Babalar gülüştü ama Süleyman gülümseyerek yemeğine döndü. Kafasında belli ki bir şeyler düşünüyordu. Sofradan kalkınca. İzin isteyip babasının çalışma odasına geçti. Yanına gitmek istedim ama ayıp olacak diye gidemedim. Onun yerine mutfağa gidip kahve yaptım.

Salondakilerin kahvelerini ikram ettim ve çalışma odasının kapısını çalıp içeri kahvesini götürdüm. Yine o ciddi suratıyla telefonda konuşuyordu.

— Tamam babamla konuşup halledeceğim, dedi ve hırsla telefonu kapattı.

— Oradan olmazsa başka türlü olur. İkisininde piyasadaki ömrü bu kadarmış, dedi ve elimdeki tepsiyi masaya bırakıp beni öpmeye başladı. Bıraktığı zaman;

— Benim sevdiğim kadını üzecekler sonrada hiçbir şey olmamış gibi üç kuruş para cezası ile bundan yırtacaklar. Yok öyle bir dünya. Onun gözünden akan bir damla yaşa ben o dünyayı yakarım çünkü. Şimdiii yarın evine geliyorsun değil mi? Diye sordu beni iyice kendine çekerek.

Kollarım kendiliğinden boynuna dolanırken.

— Seve seve dedim. Biz böyle cilveleşirken içeriyi unutmuştuk. Tabii babam bizi unutmamıştı;

— Hande kızım kahven soğuyor, diye seslendi içerden. Süleyman kulaklarından duman çıkarak;

— Yuh ama yuh yani. Ben sana dedim evlenince de her sabah telefonla arayacak senin bu baban. Ama atladığı bir nokta var torun istiyorsa beni sevecek ve bizi rahat bıracak, dedi o p.ç gülümsemesi ile.

— Süleyman varya sen sen çok çok...

— Yine plak takıldı. Söyle ömrüm ben çok ne...

— Edepsizsin, dedim omuzuna vurup kollarından çıkarken. Arkamadan kahkahası geliyordu. Döndüm dil çıkarttım ve koşar adım içeri geçtim.

— Bazı gelişmeler varda biz onu konuşuyorduk, dedim utanarak. Seyfi Baba elinde kahve ile gelen Süleyman'a dikkatli bir şekilde baktı.

— Baba yarın büroda konuşuruz, dedi başı ile selam vererek.

— Tamam oğlum, dedi Seyfi Baba ciddi bir şekilde. Kahve faslından sonra babam izin istedi ve kalktık. Süleyman her ne kadar "Hande'yi ben getirirdim" diye bir ümit fazla zaman geçirme hayalleri kursa da babam insafa gelmedi.

Oturdukları ev bize biraz uzaktı. Annem babama dönüp;

— Evleri uzakmış. İlerde ben kızıma nasıl gidip geleceğim, diye ver yansın edince. Babam anneme dönüp;

— Yıllardır kullanmadığın ehliyetini kullan Nuran Hanım, dedi gülerek.

— Allah Allah ben kullanamam demiyorum gençler trafikte beni ezer geçer diyorum, dedi annem yanaklarını şişirip.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora