31.BÖLÜM

8.2K 619 181
                                    

Akşama mesai falan dedi ama Süleyman nasıl olacaktı bilmiyorum. Babama telefon açıp ilk günden mesai var desem yani en bayat haliyle buna Kadir bile İnanmaz...

Mesai bitimine yakın bir zamanda kapısını çaldım.

— Şey Süleyman Bey ben çıkabilir miyim acaba? Diye sordum şirin şirin gülerek.

— İşimiz daha bitmedi, dedi bilgisayardan kafasını kaldırıp.

— Evdekiler bekliyorlar da babam falan, dedim gayet soğukkanlı bir şekilde.

— Babanı arar söyleriz. Hayri de kalıyor zaten, dedi tek kaşını kaldırıp.

— Ay sizin bu abimle kanka durumlarınız ne? Diye cırladım en sonunda.

— Yeni değil güzelim git abine sor anlatsın o sırada ben şu işlerimi halledeyim, dedi kafasını tekrar bilgisayara gömerken. Hırslan abimin odasına gittim.

— Dökül vak vak yavrusu içindeki şu Süleyman aşkını anlat, dedim elimi masasına vururken.

Durdu, bilgisayarını kapattı, dirseklerini masaya yasladı ve başladı anlatmaya.

— Okul bittikten sonra biliyorsun bir bir buçuk yıl geçici işlerde çalıştım. Askerliğimi yapmadığım için kalıcı iş bulamadım. Sonra askere gittim. O sırada sen de üniversite için İstanbul'a gittin. Yani sen bu konulara uzak kaldın.
Askerden dönünce yine iş bulamadım. En son bulduğuma razı oldum. Patron resmen benim sırıtımdan milyonları götürüyor bana üç kuruş maaş ancak veriyordu.
Süleyman Bey iş için bizim şirkete geldi. Adamı çok iyi tanıyorum bizim sektörün rock starı. Neyse işte benim yazdığım bir programı çok beğenmiş onunla ilgili konuştular ben de oradayım ama eski patronum resmen kendi yazmış gibi konuşuyor ben iyice sinirlendim de sesimi çıkartamıyorum başka iş bulamam diye. Sonra Süleyman Bey bir soru sordu adam hagag hogog cevap veremiyor. Araya ben girdim izah ettim. Bana şöyle bir baktı;
"Programı sen mi yazdın?" Diye sordu dayanamadım "Evet" dedim. Patron esti gürledi. "Onun yazmış olması sonucu değiştirmez. Benim şirketimin bünyesinde yazdığı için benim programım" dedi. Süleyman Bey iyice sinirlendi;
"Tüm telif hakkı için ne kadar istiyorsun?" Diye sordu. Adamda normalinde üç liralık programa üç yüz lira dedi. Süleyman Bey kabul etti beni de yanına aldı. Ben de ki ışığı fark etmişti.
İşte o gün bu gündür buradayım. Benden daha kıdemli elemanlarının üstüne tepeden inme getirdi beni. Annemlerin falan haberi yok ben şirkette ondan sonra gelen kişiyim. Hatta bozulan bir iki elemanına "O bana çok pahalıya mal oldu. Yazdığı program işimi kolaylaştırdığı için her kuruşuna değer ama. Yani sende bul sen de yaz. Şurada kaç kişiydiniz gittim programı dışarıdan satın aldım" dedi alay eder gibi. Sonra işte bilgim ve onun desteğiyle herkes bana saygı duymayı öğrendi, diye anlattı gururla.

— Yani benden önce de siz zaten kankagildiniz, dedim şaşkın bir şekilde.

— Evet kızım ya illa tekrar söyleteceksin. Süleyman Bey şirketin Genel Müdürü ben de ondan sonraki müdürüm anladın mı? Süleyman Bey tek kişilik dev kadro gibi. Bir sürü departmanımızda olsa kendisi her şeyle tek tek ilgileniyor, o yoksa şirkette ben ilgileniyorum, dedi bezgin bir şekilde.

— Ve ben bu tek kişilik dev kadro ile evleniyorum, dedim acı bir tonda.

— Kızım yapma şöyle. Adam gerçekten çok iyi birisi. Kötü olsa ben seni ona bu kadar can-ı gönülden vermeye razı olur muydum? Büyürken en büyük korkumdu senin evlenmen. Biz kardeşten öte arkadaş gibi büyüdük. Lisede, orta okulda, mahallede niye sana kimse yanaşamadı zannediyorsun? Kulağımıza geldiği anda Ziya ile ikimiz façasını alıveriyorduk aşağı. Üniversitede yalnızsın diye çok korkuyordum. Hele hele o Efe denen lavuğu anlattığın zaman kıskançlık krizine girdim resmen. Tabii aramız bozulmasın diye sana bir şey belli etmedim. Yalan yok ilk zamanlar Süleyman Beyi de kıskandım ama sonra benimle konuştu. Seni çok sevdiğini, canı pahasına seni koruyup kollayacağını anlattı bana. Amerika işini yaparken uzun saatler beraber çalıştık. Aralarda tek bahsimiz sendin. O yüzden içim bu kadar rahat yani gavat değil senin abinim karşim rahat ol, dedi gülerek.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now