7.BÖLÜM

11.5K 800 247
                                    

Süleyman'ın yanından ayrılıp direk tuvalete gittim. Önce saçlarımı sıkı sıkı topladım, at kuyruğu yaptım. Sonra da güzel bir makyaj. Aynaya son kez baktığımda gördüğüm silüet hoşuma gitti.

Artık kendime reset atma zamanı gelmişti. Ne Efe ne Bade bana vız gelir tırıs giderdi. Ben yıllardır İstanbul'da tek başına hayat mücadelesi vermiş biriydim. Yanımda ne Süleyman ne de bir başkadı vardı. Derin bir nefes aldım aynadan kendime bir öpücük attım ve eşyalarımı toplayıp standa döndüm.

Efe beni bekliyordu. Şaşırdım mı? Tabii ki hayır. Kolumdan tuttu, beni tekrar sürüklemeye kalktı. İzin verdim. Beni tekrar öptüğü yere doğru sürüklüyordu. Koridora çıkar çıkmaz kolumla böğrüne olanca gücümle dirsek attım.

— Bak Efe geçen sefer sustum, korktum, aptallaştım. O halimden faydalanıp beni öptün ama bu sefer zor, dedim kendimden emin.

— O bir kere oldu. Özür dilerim. Asıl önemlisi ne anlattın da o adam kırmızı görmüş boğa gibi bana saldırdı? Diye sordu hırsla.

— Beni zorla öptüğünden haberi var saklayamadım. Efe artık düş yakamdan. Seninle benden biz diye bir şey olamaz anlıyor musun? Ben senden vazgeçeli yıllar oldu. Ben seni kalbimden söküp atalı sanki yüzyıllar oldu. Ben bizi gömdüm Efe ki sebebi sendin. Şimdi bizi hortlatmaya çalışma. Bırak geçmiş geçmişte huzurla uyusun. Kısmet değilmiş, dedim arkamı dönerken.

— Bu kadar basit mi Hande? Yani bizden vazgeçmek bu kadar basit mi? Ben sana dedim yanlış anlaşılma...

— Efe hadi ben o zamanlar çocuktum. Ya sen? Sen de mi çocuktun? İlişkide olgun olan sendin. Bana bir sorsaydın. Beni bırakıp gideceğine sorsaydın. Ama sen bitirmeyi tercih ettin. Şimdi yıllar sonra karşıma geçmiş "Ben senden vazgeçmem" diyorsun. Çok geç Efe çok geç, dedim ve bir şey demesine izin vermeden standa geri döndüm. Gün boyu bir daha da Efe'yi görmedim.

Gün hızla ilerlerken arkamdan;

— Hande! Diye eskilerden tanıdık bir ses geldi kulağıma. Arkamı döndüm çocukluk arkadaşımız mahallenin delisi Ziya ile karşılaştım. Aslında ağabeyimin arkadaşıydı ama ben de hep onlara takıldığım için benim de arkadaşımdı. Ben üniversite için Ankara'dan ayrılınca kopmuştum.

Belime sarıldı beni havaya kaldırdı, döndürdü. O sırada sanki bir Süleyman gördüm arkamda ama beni yere indirdiğinde sağıma soluma baktım Süleyman yoktu. Hayal gördüm herhalde, dedim içimden ve Ziya'ya dönüp;

— Hiç arama sorma şimdi de kucakla, dedim omuzuna vururken.

— Diyene de bak. Ben aramadıysam sen arasaydın hayırsız. Hem bizi bırakıp İstanbullara giden sendin. Geri de gelmedin, dedi tekrar sarılırken. Mert Bey biz böyle samimi görünce şaşkın şaşkın bakmaya başladı. Yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için hemen  Ziya'yı yanına götürdüm ve;

— Mert Bey Ziya mahalleden çocukluk arkadaşım. Şey izin verirseniz biz ağabeyime uğramak istiyoruz, dedim ikisini tanıştırırken. Tokalaştılar ve Mert Bey;

— Tabii zaten bugün baya bir boş buraları gidin siz gidin, dedi başından savar gibi. Başımla selam verdim ve Ziya ile bizim stanttan ayrıldık.

Ziya okula giderken hep yaptığı gibi kolunu omuzuma attı beni kendine çekti, ben de elimi beline attım gayet sakin Alias'ın stantına geldik. Kapı da Rıdvan ve Yalçın vardı her zamanki gibi. Rıdvan beni Ziya ile sarmaş dolaş görünce suratı daha bir sertleşti. Yüzüme dik dik baktı. Ben de hiç oralı olmadım sonuçta benim için ha ağabeyim ha Ziya'ydı.

Stanttan içeri biz böyle girdik ve Süleyman ile göz göze geldim ki gelmemiş olmayı tercih ederdim. Buz gibi bakışlar ile bana ve Ziya'ya bakıyordu. Refleks olarak önce kolumu çektim belinden sonra kolunun altından çıkıp ağabeyimin yanına doğru gittim. Omuzuna dokundum. "Sürpriz!" Dedim gülerek.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant